Prof. Dr. Ali Akpınar
Camiler Haftasında Namaz çağrısı
Cami, namaz ibadeti başta olmak üzere müslümanları bir araya toplayan merkez demektir. Camide müslümanlar, yalnızca namaz kılmazlar, aynı zamanda dinlerini öğrenirler, Kur’ân, Sünnet başta olmak üzere İslamî ilimleri okurlar. Kadın erkek, genç, yaşlı ve çocuk her kesimin toplanıp tanıştığı, kaynaştığı, dertlerini paylaştığı, sorulara cevap, sorunlara çözüm arandığı yerlerdir camiler.
Mescid ise secde edilen yer demektir. İster cami densin, ister mescid densin müminler, bu merkezlere ezan ile davet edilirler. Tevhidin özeti olan ezanda haydin namaza ve haydin kurtuluşa cümleleri yer alır. Yani ezanlar, beş vakit namaz vakitlerinde namaza çağrı için okunurlar.
Demek ki camiler/mescidler, öncelikle namaz ibadetinin kılındığı yerlerdir. Bu sene Diyanetimiz, Ekim ayının ilk haftasında kutlanan Camiler ve Din Görevlileri Haftası ana konusunu Namazla Huzur’a Çağrı olarak belirlemiştir.
Aslında bu çağrı, namaz kılan kılmayan, arada sırada kılan her müslüman için geçerlidir. Şöyle ki ülkemizde sürekli ve düzenli beş vakit namazı kılanların oranı % kırklarda. Yani namaz kılması gerekenlerin yarıdan fazlası düzenli olarak namaz kılmıyor. Oysa namaz, canımız çekince-keyfimiz yetince kılınacak bir ibadet değildir. Yüce Rabbimizin ifadesiyle, şüphesiz ki namaz, müminler üzerine vakitleri belirlenmiş olarak farz kılınmış bir ibadettir.
Dolayısıyla sürekli ve düzenli namaz kılanlar, namazı ne kadar ikame ediyorlar, ne kadar onu layığıyla kılıyorlar? Namazda okudukları duaları ve yaptıkları hareketleri ne kadar tanıyorlar?
Bazı alimler, cemaatle namazı vacip hatta farz olarak görürken, hiç camiye cemaate uğramayanlar, ne zaman camiyle tanışacaklar?
Namazı arada sırada kılanlar, ne zaman düzenli olarak namaz kılmaya başlayacaklar?
Müslüman olduklarını söyledikleri halde, hiç namaz kılmayanlar yahut bayramdan bayrama namaz kıldıklarını söyleyenler, ne zaman müslümana yaraşır bir biçimde namaz kılacaklar? Büyüyünce mi, emekli olunca mı, yoksa ölüm meleği canlarını almaya gelince mi(!)
Unutmayalım namaz, Yüce Yaratıcının huzuruna çıkıp O’nun olduğumuzu göstermenin adıdır. Namaz Huzur’a varış, Huzur’a çıkış, Huzur’da duruş, Huzur’da doluş, Huzur’da huzura eriş ve Huzur’dan hayata geliştir. O’nunla söyleşinin, O’na ait oluşumuzun göstergesidir namaz.
Namaz dinin direğidir, Peygamberimizin gözünün nurudur, müminin miracıdır, Müslüman’ın yolunu aydınlatan nurudur, kişi ile küfür arasındaki en büyük settir. Namaz mümin olmanın gereğidir, imanın pratiği ve göstergesidir.
Yine unutmayalım ki namaz, sahibini her türlü kötülükten alıykoyan bir ibadettir. Namaz kıldıkları halde kötülük işleyenler, layıkıyla namaz kılmadıkları için o kötülüklere bulaşmaktadırlar. Namaz kılmadıkları halde iyilik yapanlar ise, bir de namaza başlasalar, onlar ne kadar iyi insanlar olacaklardır!
Bugün toplumumuzda, insanlar huzursuz, stres ve buhranlar içerisinde bocalıyorsa, bunun temel sebeplerinden biri de düzenli kılınan namazla huzura durmamalarıdır. Unutmayalım namaz, Huzur’da huzura eriştir. Namazsız insanda Huzur’a çağrıyı kabul etmeyen kimsedir.