Fatıma Nur Mücevher
Çanakkale!
Tarihin yeniden yazıldığı yer. Toprakla bedenin kucak kucak sarıldığı yer. Çanakkale, ecdadın kanıyla sulandığı yer.
Çanakkale deyince aklımıza koca bir savaştan ziyade yürek kabartan ecdadın zaferi geliyor. İman’ın kazandığı zafer. Bedir’de olduğu gibi, Uhud’ta olduğu gibi imanın kazandığı zaferdir ÇANAKKALE…
Hz. Amine Efendiler Efendisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) dünyaya getirdiğinde bir güneş yükselmişti dünya semasına. Kadın, insanlığın anası olmakla birlikte, cennet ayaklarının altına serilen değerli bir hazinedir. Çanakkale savaşına baktığımızda kadının yeri ve konumunu bir kez daha görmüş olacağız.
Çanakkale aslında anaların savaşıdır. Çanakkale savaşını kazandıysak onlar olduğu için kazandık. Çanakkale savaşındaki “yüksek ruh” Annenin değil “Ana” ruhudur. Oğlunu Çanakkale'ye savaşa gönderirken ellerine kına yakıp ta gönderen bizim analarımızdır.
“Biz koça kına yakar Allah'a kurban ederiz,
gelinin eline kına yakar kocasına kurban ederiz,
askere kına yakar vatanına kurban ederiz” diyen ruh Çanakkale savaşındaki anaların yüksek ruhudur.
Şimdilerde bakmayın çocuklarını el üstünde tutan ve daha da ileriye geçip; “Ben görmedim oğlum görsün,ben yaşamadım kızım yaşasın vs “ diyen annelerle Bilecik istasyonunda oğlunu cepheye uğurlayan ana bir mi?!
Değil.
O “Ana” şöyle diyordu:
“Oğul! Babanı Dimeteko’da, dayını Şipka’da ağabeyini Çanakkale’de şehit verdim.! Eğer sen de dönmezsen ‘ Ben Allah’a emanet im!” Minareler ezansız! Camiler Kur’ansız kalacaksa sen de git!”
Soralım o zaman:
Ezan, Kur’an,Vatan kime emanet?!
Sınavkolik haline gelen evlatlarımıza mı? Ya da kafeleri, sokakları, parkları dolduran ve ahlak ve maneviyatı elinden alınan gençliğimize mi? Kime emanet?!
Onbeşliler vardı Çanakkale’de, 15’nde cepheye giden yiğitler. Şimdi 15’ndeki gençlerimiz ya dershane kapısında yada elinde telefon kız peşinde. Alnı secdede olan kardeşlerimizde var elbette,Allah onlardan razı olsun.
Sevgili hanımefendiler;
O onbeşlilerin anneside kadındı,şimdiki 15’lilerin annesi de kadın. Eğitim bizde başlıyor. İlk öğretmenleri biziz. Ayaklarımızın altına serilen cenneti evlatlarımıza iyi öğretmeliyiz. Öğretmeliyiz ki; Onların asıl gayesi Allah’ın rızası olmalı.
Çanakkale'de şahlanan analar vardır. Bu analarımızdan bazıları var ki, ibret dolu öyküleri yüreklerimizi dağlar.Çanakkale savaşı onun için kutsaldır ve bizim için önemi çok büyüktür.
Bir Atıcı Fadime vardır Çanakkale Savaşında. Ben de attığımı vuruyorum. Öyleyse niye duruyorum diyerek savaşa katılmıştır. Kurşun o zamanlar çok kıymetlidir.Herkese atılmazdı. Atacaksam da rütbelisine atarım demiş Fadime anamız. Ağaçlara çıkar, düşman askerlerinin geçmesini beklermiş. Pusuda attığını vurur, boşa mermi atmazmış. Çanakkale savaşı bu vefalı ve yüreği vatan sevgisiyle dolu analarımızın savaşıdır,zaferidir.
Gençlik gitgide dejenere olurken bizi ayakta tutacak ve brbirimize bağlayacak tek ruh iman ruhudur. İmanımızı elimizden almak isteyenlerin savaşıydı Çanakkale. Kadınlığımızı analıktan yana kullanmamızdan rahatsız olan ve “Bayan” klabına oturtmak isteyenlerin mücadelesiydi. O gün düşman tek koldan saldırmadı. Sandılar ki galip gelirizi,sandılar ki Müslümanlar sindirilir sandılar ki bir avuç müslüman çaresizdir. Öyle gördüler bildiler.
Ecdadımızın imanını hesaba katmadılar. Alnı secdeye değen yiğitlerin başı elbette Allah’a fedadır. Söz konusu Kur’an’sa gerisi teferruattır.
Canlarından aziz bildikleri davalarını yüceltmek için canlarından geçtiler. Hatta canlarından geçerken titremediler, korkmadılar, ürkmediler. Sene 2015 gençlik gittikçe yozlaşıyor. Kadın kendine verilen değerden bihaber. Kadın, ticari bir obje haline geldi. Maalesef, siyoniz sistemin çarkına takılmayı bırakın, yağ oldu.
Değerli hanımlar;
Bizler anne olmanın yanında meşaleyiz. Eş olmanın yanında yoldaşız. Biz her şeyden evla kadınız. Allah’ın naif yarattığı ama yanında ince düşünmeyi ve ayrıntıyı görmeyi lütfettiği dervişleriz.
Teknolojinin ve gösterişin hakim olması için mücadele verildiği bu dönemde lütfen özümüze dönelim!
Kadın olmak ÇANAKALE RUHUNA sahip olmaktır. Yürek cephelerimize ayetler yerleştirelim ve sinsice bizi vurmaya çalışan zalimlere karşı yalçın dağlar gibi dik durabilelim.