1 Şubat’ta gösterime girecek olan ‘Hükümet Kadın’ filminde Midyat Belediye Başkanı’nı canlandıran Oyuncu-Senarist-Yazar ve Doktor Ercan Kesal, A Haber’de Selin Ongun’un sunduğu ‘Bi Sormak Lazım’ programında gişe filmlerinden festival jürilerine ve medyatik tartışmalara kadar birçok konuda derin analizde bulundu.

Sinemanın endüstriyel bir sanat dalı olduğunu vurgulayan Kesal, gişe filmlerinin de bu sektörde olmazsa olmaz olduğunu belirtti. ABD sinemasının başını çektiği ana akım sinemanın gişe filmleri üzerine kurulu olduğunu söyleyen Kesal, vizyona giren “Şahan Gökbakar’ın başrolünde oynadığı ‘Celal İle Ceren’ ve benzer filmleri izler misiniz?” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Bu filmleri küçümseyemem çünkü alıcısı var. Bu yemediğin gofreti aşağılamak gibidir. Ben yemiyorum. Ama başka bir sinema anlayışının kendine yaşam alanı bulamaması aslında konuşulması gereken. Derdi olan filmlerde oynuyorum. Bunların kendine yaşam alanı bulamaması, Türk sinemasının kalıcılığı anlamında bir problem. Biz entelektüel bir çöl haline dönüşeceksek konuşacağımız konulardan birisi niye bu tür filmlerin yapılamadığı, salon bulamadığı ve izleyicisinin olmadığıdır.”

“ZEKİ DEMİRKUBUZ HAKLIYDI”

Türkiye’deki film festivallerinde İstanbul Film Festivali dışında temel bir problem olduğunu dile getiren Kesal, şöyle konuştu:

“Cannes Film Festivali’nin seçici direktörünü tanıyorum, sohbet ettim. Ama Altın Koza veya Altın Portakal’ın direktörünü bilmiyorum. Buradaki sorun gelenekselsizliktir. Jüri birilerini seçecek ama jüriyi kim seçecek ve buna kim karar verecek? “Festival basında daha çabuk nasıl yer alabilir?” kaygısıyla her yıl jüri belirleniyor. Cannes Film Festivali’nin seçici direktörü 40 yıldır aynı, değişmedi. Tüm profesyoneller Berlin’in direktörünü bilir. ‘Bundan sonra Türk festivallerinde yarışmak yok’ diyen Zeki’nin sözlerinde haklılık var.”

“HINCAL ULUÇ FESTİVAL FİLMLERİNİ BİLMEZ!”

SİYAD Ödül töreninden eşiyle b irlikte iki ödül kazanarak dönen Ercan Kesal, o dönemde Gazeteci Hıncal Uluç’un ödül alanları sıraladığı ve “Bu isimleri kaç kez duydunuz? Sokakta görseniz tanır mısınız?” sözlerinin olduğu yazısını eleştirdi. Kesal, “Hıncal Uluç kendi içinde haklı bizi tanımıyordur ama onun bildiği, üzerinde akıl yürüttüğü sinema Türkiye’de festivallerde yarışan filmleri analiz

edecek bir sinema değil. O filmleri sevmediğini de zaten ifade ediyor. Ama bu tüm dünyada böyle. Popüler olmak zorunda değiliz. Popüler iyidir diye bir şey de olmaz” dedi.

“HALK ALTAYLI-KIRCA TARTIŞMASIYLA İLGİLENMİYOR”

Gündemde hala tartışılan Fatih Altaylı ve Levent Kırca arasındaki tartışmayı da değerlendiren Kesal şu çarpıcı açıklamaları yaptı: “Fatih Altaylı-Levent Kırca’nın tartışmasını birkaç dakikayı izledim. İlgilenmiyorum… Toplumun ilgilendiğiyle ilgili de net veri yok. Kim nerden çıkartıyor bunları? Biz böyle değildik… İyi bir halde değiliz. Utanma duygusunun insanları fazlasıyla korkuttuğu yıllardan geldik. Nemelazımcı değildik, feda duygusu bizden uzak değildi, Edep, hayâ vardı, bu işlerin miladını 12 Eylül 1980 İhtilalı’na bağlıyorum. Türkiye’nin canı okundu.”