Çingene bir Genelkurmay Başkanı
Gazete gazete demeç veren bir Genelkurmay demokrasilerde pek rastlanan bir şey değil...Mehmet Altan yazdı.
Çingene bir Genelkurmay Başkanı
Öğle üzeri... Zihnim... Dünkü yazımın başlangıcında, cümleye fazladan girmiş “İmparator” kelimesiyle meşgul... “Bizans İmparatorluğu zamanında İnegöl civarına hâkim olan Tekfur’un kızı hastalanmış...”
...Olması gereken cümledeki “İmparator” kelimesini görünce, bu istem dışı gereksiz cömertliğime gülümsedim.
Çünkü “tekfur” Bizans İmparatorluğu’nun bağımsız valilerine verilen ad...
“İnegöl civarındaki Bizans tekfurları” filan derken, öğlen haber bülteni için televizyonu açtım.
İlk haber Genelkurmay Başkanı’nın bir gazeteye verdiği demeçti...
İkinci haber gene Genelkurmay Başkanı’nın Harbiyelilere yaptığı konuşma...
Acaba dedim, yeryüzünde askerlik “savaşkanlıktan konuşkanlığa” mı geçti...
Gazete gazete demeç veren bir Genelkurmay demokrasilerde pek rastlanan bir şey değil çünkü...
Oralarda parlamentolar...
Hükümetler...
Savunma Bakanları var.
Bizde galiba tersi...
“Parlamentolar, hükümetler, Savunma Bakanları” yok, sürekli konuşan ve polemikler yapan Genelkurmay Başkanları var.
***
2010 yılında sürekli askerle açılıp askerle devam eden haber bültenlerinden fazlasıyla sıkılmış olarak bir başka kanala geçtim. Neyse ki orada enerji ve neşelerini gönüllü olarak topluma dağıtan Çingeneler vardı. Davul zurna eşliğinde göbek atıp, kameralara dertlerini anlatıyorlardı.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın “Roman Açılımı”nın Abdi İpekçi Salonu’ndaki konukları, Başbakan’ı beklerken de hem çalıp, hem oynamaktaydılar...
***
Türkiye ne zaman sivilleşir ve demokratik bir cumhuriyet’e dönüşür? Sanırım bu sürekli “mağdur” üreten Birinci Cumhuriyet’in mağdurları, “rejimi” dönüştürmek gerektiğine inanıp... Ayrıca da mağdurlar diğer mağdurlarla uğraşmaktan vazgeçtiğinde... Mağdur üretmeyen ve mağdurun diğer mağdurlarla uğraşmadığı bir demokratik rejimi nasıl kuracağız? Bunun ilkeleri, bunun kuralları nasıl?
***
Sanıyorum bu sorunun peşine düşecek her bilinçli mağdur, “www.abgs.gov.tr” web sitesine girecek... Yayınlar bölümüne tıklayacak ve “AB 2009 İlerleme Raporu’nu” bastıracak...
Emin olun ki “büyük resmi” ve asıl değişmesi gerekeni ve nasıl değiştirileceğini bir anda göreceksiniz...
Dün ben de AB İlerleme Raporu’nu açıp...
Sürekli ortalıkta olan askeriyenin demokratik bir rejimde nerede olması gerektiğini ve bunun için Türkiye’de yapılması gereken yasal düzenlemeleri anlatan bölümü geçtim ve “Romanlar” kısmına ulaştım.
***
Şunlar yazıyordu:
“Türkiye henüz, Romanların karşılaştığı sorunları ele almak için bir strateji belirlememiş ve yeterli yasal koruma sağlamamıştır. Türkiye, Roman Topluluğun Hükümete yapmış olduğu çağrılara rağmen, ‘2005-2015 Roman On Yılı’ uluslararası girişimine katılmamaktadır. Romanlar, eğitim hizmetlerine erişimde sosyal dışlanma ve marjinalleştirme, sağlık hizmetlerinde ayrımcılık, istihdam olanaklarından dışlanma, kimlik kartlarına sahip olmada zorluklar ve kamu işleri ve kamu hayatına katılımdan dışlanma gibi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar.
Barınma konusunda, Romanlar, bazı semtlerde kentsel dönüşüm programları kapsamında yerleşik oldukları mahallelerin yıkılmasıyla karşı karşıya kalmaya devam etmişlerdir.
Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaretin sonunda, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri, Avrupa Konseyi insan hakları standartlarının aksine, aileler için bir barınma alternatifi yaratılmadan yapılan bazı tahliyeler nedeniyle Romanların başka yere yerleştirilmesi sürecine ilişkin kaygılarını dile getirmiştir.
Sonuç olarak, Türkiye, kültürel haklarda, özellikle Kürtçe yayın yapan TV kanalı TRT 6’nın yayına başlaması suretiyle ilerleme kaydetmiştir.
Ancak, başta özel TV ve radyo yayınlarında, siyasi hayatta, eğitimde ve kamu görevlileri ile iletişimde olmak üzere, Türkçe dışındaki diğer dillerin kullanılmasında kısıtlamalar devam etmektedir.”
***
Hükümet...
Ve rejim mağdurları neden bu “AB 2009 İlerleme Raporu”nu “el kitabı” yapmaz, anlaşılır gibi değil...
Hâlbuki bunu bir refleks haline getirseler...
Bir Çingene vatandaşımızın Genelkurmay Başkanı olmasına hiç mi şaşırmayacak hale gelecekler, ama bu gerçekleştiğinde gene de hala sabah akşam konuşmak isteyen askeri yetkililer çıkar ise ona da çok şaşıracaklar...
Açılımların “demokratik cumhuriyet”e dönüşmesinin ölçüsü bu...
Mevcut ile ulaşılması gereken hedef arasındaki mesafeyi de siz değerlendirin...
İmparator ile Tekfur arasındaki farktan daha mı çok, daha mı az?
Mehmet Altan/Star