Çölaşan böyle bir gazeteci işte!..

Çölaşan böyle bir gazeteci işte!..

Eğer önce Fikret Bila’yı sonra Çölaşan’ı okumuşsanız, geriliyorsunuz.. Biri vidanjör, dİğeri ise vantilatör..

ANALİZ- Fikret Bila ve Emin Çölaşan

 Yüzeysel baktığınızda “İki Gazeteci”…

 Derinlemesine baktığınızda biri “Gerçek GAZETECİ…

 Diğeri, eskilerin deyişi ile “KAVGA KAŞAĞISI”…

Gerçek Gazeteci elbette Fikret Bila…

Kavga kaşağısı  ise Emin Çölaşan…

Eğer önce Fikret Bila’yı sonra Çölaşan’ı okumuşsanız, geriliyorsunuz…

Ama önceliği Çölaşan’a verip, sonra Bila’yı okuyorsanız, rahatlıyorsunuz…

Çölaşan, “yandaşlığın ve yangıncılığın” en çarpıcı örneği…

Ülkenin başbakanından küçük ismi ile söz eden, Başbakan Yardımcısı için “O şahıs!” sıfatını kullanan bir “kalem küstahı!”…

Fikret Bila ise; Çölaşan tipindeki yaygara tellallarının yangınlarını söndüren bir itfaiye…

Bir "Güzel ahlak doktoru"...

Çölaşan, vidanjör…

Bila, vantilatör…

Çölaşan, “memleketin gizli sırlarını  çalıyorlar, neden darbe yapmıyorsunuz” diye çığlık atıp orduyu darbe yapmaya çağırıyor…

Bila, “Devlet görevini yapıyor, hiç  kimsenin devlet sırlarına girdiği falan yok”  diye munis bir ses tonuyla ortalığı sakinleştiriyor…

Ve Sözcü Gazetesi’nin genel yayın yönetmeni Metin Yılmaz, köşe verdiği Emin Çölaşan yüzünden meslek hayatının sonuna doğru hızla koşuyor… 

 Adnan Berk Okan