Prof. Dr. Ali Akpınar
CUMA NAMAZINI KAÇIRIYORUM BABA!
CUMA NAMAZINI KAÇIRIYORUM BABA!
Yaz Kur’ân kursuna devam eden ilköğretim öğrencisi oğlum akşam böyle dert yanıyordu: Baba, Cuma saati tam ders saatine denk geliyor, cumaları kılamayacağım, öğle ve ikindi namazları da gidiyor, ne yapacağım?
Yaz kursunda namaz kılmayı ve namaz kılmanın gereğini öğrenen yavrumuz, yaz tatili süresince mümkün mertebe namazlarını kılmaya çalıştı. Ama okullar açılınca namaz saatleri okul saatine denk geldiği için kılamıyor ve bunun huzursuzluğunu yaşıyor.
Bir baba olarak değil, bir ilahiyat hocası olarak ben ona gereken cevapları verdim, işte kaçırdığın namazların kazasını yaparsın dedim, elinde olmayarak Cuma namazını kaçırıyorsan yerine öğle namazının kazasını yaparsın dedim, demesine ama ben de tatmin olmadım bu cevaplarımla. Çünkü zamane çocukları çok hızlı ve çok daha ilerisini düşünüyorlar: Sözgelimi yavrumun zihninden şu ikilemlerin geçtiğini hissettim: Peki baba niye edası varken kaza yapalım? Neden bu işin normal şekilde yapılması sağlanmıyor? Yaz kursunda ve din derslerinde öğrendiklerim doğru değil mi? Doğru değilse neden bize bunlar öğretiliyor? Doğruysa biz neden uygulamayacağımız şeyleri öğreniyoruz? Aslında biz okul günlerinde öğle saati, teneffüs saati, okul öncesi ve sonrası boş saatler geçiriyoruz, o saatler namaz vakitlerine göre ayarlansa ne olur? Her yıl yaz saati, kış saati uygulamasına geçiliyor da bu konuda değişiklikler neden yapılmıyor? Sorular sorular içinde devam edip gidiyor. İçinden çıkabilene aşk olsun!
Kendi kendime düşündüm, ne olurdu yetkililer Cuma namazı başta olmak üzere namaz vakitlerini öğle tatil saatine yahut teneffüs saatlerine denk getirseler, okullarda da namaz kılınabilecek sağlıklı ortamları sağlasalar, namaz kılmak isteyenlerin önünü açsalar, eğitim öğretime ne zararı olurdu. Avrupa’da pek çok yerde ana okulları, ilköğretim ve liseler kilise bahçesinin içerisinde,öğrenciler kilisenin gölgesinde, çan seslerinin altında ders yapıyorlar, sık sık kiliseye gidiyorlar ve bütün bunlar laikliğe falan bir zarar vermiyor!
Bir taraftan namaz temizliktir, namaz disiplindir, namaz manevi huzurdur diyoruz. Öte taraftan bir takım hastalıklara karşı çocuklarımıza ellerini sürekli yıkamalarını, dişlerini fırçalamalarını, okula vaktinde gelip gitmelerini, derslerine zamanında girip çıkmalarını söylüyoruz, ama bir türlü onları istediğimiz seviyeye getiremiyoruz. Namaz ibadetinin tam da bu arzuladığımız temizlik ve disipline büyük katkısının olduğunu söylüyoruz, bu bilgileri din kültürü derslerinde veriyoruz, ama onlara bu bilgileri hayata geçirme imkanı tanımıyoruz.
Ben tam bunları düşünüp dururken, haberlerde memleketimizin farklı yerlerinde düzenlenen Çanakkale gezi otobüslerine başörtülü kızcağızlarının alınmadığını, onların geziden mahrum bırakıldıklarını izliyorum. Allah Allah diyorum, oysa biz Çanakkale’yi yediden yetmişe kadın erkek bir milletin tek yürek halinde katılımı ile kazanmıştık. O kazanımda baş örtülü annelerimizin, bacılarımızın, kızlarımızın çok büyük katkısı vardı. Şimdi Çanakkale zaferi uğruna şehid düşenleri ziyaret etmeye gelenleri ayrıma tabi tutuyoruz. Sen başörtülüsün in aşağı diyerek otobüsten indiriyoruz. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi’nin mezarını ziyaretten onları men ediyoruz. Bütün bunları ne adına yapıyoruz ve bize ne kazandırıyor hiç düşündük mü?
Birileri kanun namına bunları yapıyoruz diyebilir ama o da tartışmalı. Hangi kanuna göre.?! Böyle bir yasağın varlığı konusunda hukukçuların ve siyasilerin farklı açıklamalarının olduğunu biliyoruz. Hem kanunların varlığı ülkemizin birlik ve bütünlüğünü koruma adına, vatandaşlarımızın huzuru için değil midir? Şayet böyle bir uygulama varsa ve bu uygulama insanımızı rahatsız ediyorsa gerekli değişikliklerin yapılması gerekmez mi?
Sağlam temeller üzerine kurulmuş olan bir devlet, milleti ile bütünleşmiş olan bir devlet asla korkular ve düşmanlar üretmez/üretmemelidir. Etkili ve yetkilileri bir kez daha düşünmeye davet edeyim dedim de!