Malum…

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Müstakil evlerde kız-erkek kalması uygun değil, yasal düzenleme yapabiliriz” deyince, yine bir kıyamet koptu…

Meğer “muasır medeniyetler seviyesine erişmek isterken” bazılarımız ne kadar da genişlemişler…

***

Sayılara bakın… Sabancı Üniversitesi ile Koç Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma var.

Buna göre ankete katılanların yüzde 72’si, evli olmayan çiftlerin bir arada yaşamalarının kabul edilmez olduğunu savunurken, yüzde 13’ü çiftlerin evlenmeden de bir arada yaşayabileceğini ileri sürüyor…

Bizde böyle, peki ABD’de…

Amerikalıların;

-Yüzde 26’sı evlilik öncesi cinsel ilişkinin kabul edilemez olduğu görüşünde.

-Yüzde 36’sı evlilik dışı çocuğa karşı…

Söz konusu yer ABD olunca bu sayılar hiç de düşük değil!

***

Önce hikâyeyi anlatalım:

Su, Ateş ve Namus arkadaş olmuşlar; çok iyi bir dostlukları varmış.

Yedikleri içtikleri ayrı gitmezmiş. Bir gün ayrılmaları gerekmiş...

“Bir daha nasıl buluşabiliriz” diye birbirlerine sormuşlar…

Su: Nerede bir şırıltı duyarsanız bilin ki ben ordayım gelirseniz görüşürüz.

Ateş: Nerede bir duman görürseniz bilin ki ben ordayım, gelirseniz buluşuruz.

Su ve Ateş Namus'a dönüp:

“Seni nasıl bulabiliriz” diye sormuşlar…

Namus şöyle cevap vermiş: Beni kaybederseniz bir daha asla bulamazsınız.

***

Tabi olayın tek bir yönü yok…

Televizyonlardan hepimizin evine konuk olan dizilerdeki ilişkilere bakınca; gençliğe de yaptıkları son derece normal geliyor…

Bir de bazı gençler ‘özgürlük’ olarak değerlendirdikleri konunun büyük bir oranda ‘emeksiz’ ekmek gibi olduğunu bilmiyorlar…

***

Bu arada devletin, bir olaya yaklaşırken onun etrafına da çeki düzen vermesi şart…

Politik gerekçelerle pek çok ilçeye MYO’lar açılıyor…

Fakat buralarda gençlerin barınmasını sağlayacak yurtlar ve yurt şarları yeterli mi, buna bakılmıyor.

***

Sonra gençlerin evlenmelerini kolaylaştıracak faizsiz evlilik kredileri de konuşuluyor ama henüz ortaya çıkmadı. 10 bin TL olarak konuşulan rakamın da en az birkaç katı yükseltilmesi gerekiyor.

***

Ateşle barutun yan yana durmasındaki probleme paralel… Onları bir araya iten nedenlerin de ortadan kaldırılması gerekiyor.

Önce yasaklayarak değil; belki de ilk olarak güzel olanı teşvikle bu konuda daha makul yol alınabilir.

***

İnşallah bu süreç bizim zaman zaman işaret ettiğimiz ‘sosyal ve kültürel’ çalışmaların şehirlerde hız kazanmasına vesile olur… Bu arada Selçuklu Belediyesi’nin sürdürdüğü ‘Selçuklu Değerler Eğitimi Projesi’nin laftan öte ‘kıymetli’ bir ‘iş’ olduğunun da altını çizelim… Başkan Uğur İbrahim Altay’ı alkışlayalım.

***

Hangi değerlere sahip olduğunu öğretmediğiniz bir nesilden kendi ‘değerlerine’ sahip çıkmasını bekliyorsunuz.

Öncelikli olanı belirlemek lazım... Önce bütün değersizliklere karşı ‘değerler eğitimi’ vermek şart.

Değerli olanı teşvik şart…