Demirel hakkında şok iddia!

Demirel hakkında şok iddia!

Demirel neden hâlâ milleti alenen "işletmeye" çalışıyor?

Ergenekon mu yoksa bizi işletiyorlar mı?
Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın tutuklanmasına bakacak olursanız Ergenekon'un kılcal damarlarına iniliyor zannedersiniz.

Lakin (ne hikmetse) kılcal damarlara inildikçe ana damarlar daralmaya, dahası tıkanmaya başladı.

Şamil Tayyar kardeşimiz (bir yılı aşkın süre önce) "Ergenekon soruşturması bundan sonra dikey değil yatay ilerleyecek" diye tevekkeli söylememişti.

Bakın işte "1 Numara"yı kimsecikler sormuyor bile.

Kaldı ki, son dalgayla Ergenekon'un kılcal damarlarına mı giriliyor, "karavana" mı atılıyor ya da atılan taş ürkütülen kurbağaya değmiyor mu, tastamam muamma!

Muamma olmayan bir şey var ama:

Cengiz Çandar'dan Ahmet Altan'a, Akif Beki'den Taha Akyol'a, Hadi Uluengin'den Ahmet Kekeç'e, Hasan Cemal'den Ali Bayramoğlu'na kadar birçok demokrat kalem son dalgayı içlerine sindiremedi.

Ergenekon'un "1 Numarası" kimdir, nerdedir, son operasyon hakkında ne düşünüyor, "Oh be! En sonunda sütrenin kralını bulduk..." diyerek ellerini mi ovuşturuyor, bilemem.

Cehaletimi hoş görün; ben değil 1'inci numarayı, 2'nci, 3'üncü, 4'üncü, 5'inci, 6'ncı, 7'nci, 8'inci numarayı da bilmiyorum

Benim bildiğim 9'uncu numara!

Gelgelelim o da bambaşka bir numara: 9'uncu Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel.

Geçenlerde öyle bir laf etti ki, olursa o kadar olur!

28 Şubat'ın "postmodern" darbe olduğu kanaatine şiddetle karşı çıkarak, "O gün devlet normal işledi..." dedi.

Demek ki, o balans ayarları, savcılara garnizonlarda verilen o brifingler, "Gerekirse silah bile kullanırız" şeklindeki o tehditlerin alayı devleti hep normal işletmek içindi.

Demirel de devleti normal işletenlerin önde gideniydi zaten. Cumhurbaşkanı olarak devletin başıydı.

Refah Partisi'nin (Doğru Yol Partisi'nden evvel) ANAP'la koalisyon kurma çalışmaları sırasında "devreye" girmişti.

Kanıt mı istiyorsunuz?

O halde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ağzından Ali Bayramoğlu'nun naklettiği şu satırlara buyurun: "Herkes hükümetin kurulmasını bekliyordu. Her şeyde anlaşmıştık. Diyanet'i bile ANAP'a vermiştik. / O günlerde, emekli profesör İlhan Arsel, Demirel'e bizi keyfi fikirlerle suçlayan şahsi bir mektup yazmış. Demirel, ne ilginçtir, tutup bu mektubu Genelkurmay Başkanlığı'na göndermiş. Onlar da TBMM Başkanı Mustafa Kalemli'ye havale etmişler. / Kalemli almış mektubu Mesut Yılmaz'a götürmüş. Yılmaz, hemen çark etti, hükümeti kurmaktan vazgeçti. / Mektupta bir şey yok ama prosedür önemli. Bunu başlatan da Cumhurbaşkanı. Askeri daha bu aşamada devreye sokan o..."

Sizi bilmem ama beni hiç şaşırtmadı bu.

Zira 28 Şubat sürecinde de buna benzer bir "devre yapmıştı."

Dönemin içişleri bakanı Meral Akşener, Onbaşı Kadir Sarmusak marifetiyle cunta oluşumunu Erbakan'a rapor etmiş, Erbakan da Demirel'e bildirmişti.

Demirel ne yaptı biliyor musunuz?

Erbakan'dan edindiği bu bilgiyi tuttu Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'ya iletti.

"İletti" dedim ama "gammazladı" desem daha doğru. Çünkü "cuntacılar" yerine "cuntayı" faş edenlerden hesap sorulmuştu.

Demek ki devlet böyle işliyordu.

Kimi zaman "devre yapmakla..."

Kimi zaman Maraş katliamıyla...

Kimi zaman devlet için kurşun atan da kurşun yiyen de şereflidir demekle...

Kimi zaman Koramiral Atilla Kıyat'ın "Devlet politikasıydı..." tesmiye ettiği faili meçhullerle...

Kimi zaman "Biz cumhuriyeti 10 milyon devraldık..." şeklindeki psikolojik savaş ürünü kolpalarla...

Kimi zaman garnizonda savcılara brifing vermekle...

Kimi zaman tankları Sincan'da yürütmekle...

Kimi zaman gazetelere bomba atmakla...

Kimi zaman da Danıştay suikastıyla "devlet normal işliyordu."

Biz de bi güzel "işletilmiş" oluyorduk: Demokrasiyle yönetildiğimize, hukuk devleti olduğumuza, hakimiyetin kayıtsız şartsız milletin olduğuna falan inanıyorduk.

Soru şudur:

Madem devlet böyle "işletiliyor", "devleti normal işletmek" için faaliyet göstereler neden Silivri'ye dolduruluyor?

Şimdiye değin devlet milleti "işletiliyordu", şimdiyse millet devleti "işletmeye" başladı mı diyorsunuz?

Peki...

Demirel neden hâlâ milleti alenen "işletmeye" çalışıyor?

SALİH TUNA - YENİ ŞAFAK