Deniz Baykal'ı bekleyen acı son
Baykal, ‘Balyozcular'ın gözaltına alınmasına şiddetle karşı çıkıyor..
Öyle az buz değil.. Tam 17 emekli general, 4 muvazzaf amiral, 27 emekli ve muvazzaf subay ve bir emekli astsubay gözaltına alındı.. Demek ki bu ülke cuntacılarla yüzleşmeye gerçekten kararlı..
Tabi Baykal öyle düşünmüyor.. ‘Balyozcular'ın gözaltına alınmasına şiddetle karşı çıkıyor..
‘Manzara üzüntü verici..' diyor.. (Kendince haklı elbette.. Onca cuntacı ‘dava arkadaşı' gözaltına alınmış, bir üzüntü.. Müvekkillerinin sayısında dramatik bir artış var, iş çoğaldı, daha çok çalışması lazım, o da başka bir üzüntü..)
Ve şöyle devam ediyor; “Bir süre önce toplumda yüksek sorumluluklar üstlenmiş saygın insanların birdenbire böyle suçlanıyor olması, suçluluklarının altında nelerin yattığıyla ilgili kamuoyunu tatmin edecek açıklamaların yapılamamış olması üzücü...”
Cuntacıları savunanların ortak dili bu.. Ve genellikle şöyle başlarlar söze; ‘Devletin en üst kademelerinde bulunmuş!'
Ya da Baykal'ın dediği gibi; ‘Bir süre önce toplumda yüksek sorumluluklar üstlenmiş saygın insanlar...' (‘Toplumda yüksek sorumluluklar üstlenmiş?!!.. Ne demekse?!..)
Eee??!... Bunlar suç işleyemezler mi? İşleyemezler!.. Onların mutlak masumiyeti toplumsal statülerinden menkûldur..
‘Devletin en üst makamlarında yıllarca görev yapanların hiçbir şekilde suç işleme imkan ve ihtimalleri yoktur bu memlekette!.. (asker ve bürokrattan söz ediyoruz elbette... Yoksa başbakan, bakan gibi seçilmişler suç işlerler..)
Yani ‘koskoca general, koskoca yargıç' dediğin zaman orada duracaksın!
Atanmışlar ‘pirüpak'tır!.. Sorgulanamazlar, yargılanamazlar!..
Onlar devletin asli unsurlarıdır! (Peki halk nedir?..Teferruat mı?!..)
‘Koskoca bilmem ne' gerekçesi dışında cuntacıları savunurken kullandıkları başka bir jargon daha var; ‘Ne için yargılandıklarını dahi bilmeden....' (Bunu en çok Ruhat kullanır.. Her hafta yaptığı ‘Dar Açıdan (!)' programında en az bir defa söyler..)
Ergenekon sanıkları ne için yargılandıklarını bilmiyorlarmış!.. (O sayfa sayfa iddianameler “sanıklar ve avukatları yokken” mahkeme duvarlarına okundu herhalde!)
Baykal'ın Balyozcu askerler için sarfettiği o cümleyi tekrarlayalım; ‘Saygın insanların birdenbire böyle suçlanıyor olması üzücü...' (Cümle olduğu gibi Baykal'a aittir..)
‘Saygın insanları öyle birdenbire suçlamayacaksın!..'
Peki nasıl yapacaksın?.. Yavaş yavaş, alıştıra alıştıra mı? ‘Bak çekiç çivi çakmak için kullanılan küçük bir el aletidir.. Balyoz ise onun büyüğü olup' şeklinde başlasalardı soruşturmaya, daha mı iyi olurdu acaba? Böylece ‘birdenbire suçlama' olmazdı, şok yaşamazdı Balyozcular..
Peki şu ifade için ne diyeceksiniz?
“Suçluluklarının altında nelerin yattığıyla ilgili kamuoyunu tatmin edecek açıklamaların yapılamamış olması üzücü...' (Bu cümle de olduğu gibi Baykal'a ait...)
Yahu ‘suçluluklarının altında neler yattığını' Taraf'ın manşetlerinden okumadı mı kamuoyu?..
Haftalardır ‘Balyoz'la yatıp ‘Balyoz'la kalkmıyor muyuz?.. Ses kayıtlarına kadar birçok bilgi ve belge sızmadı mı basına?..
Kamuoyunu tatmin edecek o açıklamaları kim yapacaktı? Savcı mı?.. Bakan mı?.. Yoksa Erdoğan mı?..
O zaman ne diyecektiniz; ‘siyasi iktidar soruşturmayı yönlendiriyor.. Açıklama yapmazlarsa da bu sefer kamuoyu tatmin olmuyor..
Baykal bir türlü memnun olamıyor.. Aslında belki karar veremiyor!..
Zira Taraf Gazetesi'nin ‘Balyoz Darbe Planı'nı yayınlamasından sonra Baykal ne diyor Başbakan'a?
“İddialar ciddiyse Genelkurmay Başkanı'nı görevden al.. Ben olsam alırdım!..”
Akıllara ziyan siyasetçi olmak böyle bir şeydir herhalde..
Balyoz'u gazete manşetlerinden öğrenen Baykal, ‘İddialar ciddiyse' diyebiliyor, yani kafasında bir istifham oluşabiliyor..
Hatta ‘Balyoz doğru ise benim dünyam sarsılır' deyip yaşayabileceği muhtemel bir travmadan dahi söz edebiliyor..
Lakin bugün ne diyor; “Gözaltıları kaygıyla izliyoruz.. Bunlar darbe dönemlerinin görüntüleri..”
Ve işte o cümle; “Bir süre önce toplumda yüksek sorumluluklar üstlenmiş saygın insanların birdenbire böyle suçlanıyor olması, suçluluklarının altında nelerin yattığıyla ilgili kamuoyunu tatmin edecek açıklamaların yapılamamış olması üzücü...”
Basında çıkan bilgi doğrultusunda “İddialar ciddiyse, Balyoz doğruysa” diyebilen Baykal birden çark ediyor..
Üstelik 4'ü muvazzaf amiral olmak üzere onca muvazzaf ve emekli subayı gözaltına alabilecek kadar yeterli belge ve delil olduğu gerçeğinin ortaya çıkmasından sonra yapıyor bu dönüşü..
Valla onu bunu bilmem de, ola ki bu cuntacılar yargılandılar ve Ergenekoncular, Balyozcular, Kafesçiler vs, suçlu bulundular..
İşte o zaman Baykal'ın dünyası gerçekten sarsılır..
Bir şey değil, işin içinde siyasi hayatını cunta avukatı olarak bitirme riski de var..
Bir siyasetçi için çok acı bir son.. Lakin Baykal'ın gidişatı bu yönde..
HİKMET GENÇ - STAR GAZETESİ