Başladığı günden bu yana, Suriye krizi ile ilgili binlerce makale ve köşe yazısı yazılmış, belki bir o kadar da TV programı yapılmıştır. İç savaş, 2011 yılından bu yana, Türkiye gibi tüm dünyanın ilk gündem maddesi olmuş ve halen de bu sıralama değişmemiştir. Şimdilerde yaşadığımız ABD’nin Kuzey Kore fantezisi ne kadar devam eder, onu bilmiyoruz, ama yaşanmış tüm acılara rağmen Türkiye, Rusya, İran üçlüsünün katılımıyla gerçekleşen Astana süreciyle bitirilmek üzere olan Suriye krizini, ABD yeniden tırmandırmakta kararlı gözüküyor.

ABD’nin her işgal etmeyi planladığı ülkeyi öncesinde kurduğu örgütler eliyle kaosa sürüklemesi yeni bir şey değil. DEAŞ ve kimi El Kaide artığı örgütler eliyle de Suriye iç savaşına zemin hazırlaması, bildik bir durum. Kriz, her ne kadar DEAŞ eliyle hazırlansa da, ABD son vuruşu PYD’nin kazanması için yapacak. Hepimiz biliyoruz ki, Suriye iç savaşında sahneye en son çıkartılan örgüt PYD’dir. Muhalif diye isimlendirilen irili ufaklı onlarca örgütün açtığı alana, bir gecelik operasyonlarla PYD yerleştirilmiş, PYD’ye gerekli olan alan hariç Suriye coğrafyasının tamamı yeniden Esed’e devredilmiştir. Güncel haritaya baktığımızda bunu anlamak için çok zeki olmaya gerek yok.

Türkiye’de kimi kesimlerin “Suriye Cihadı”, kimi kesimlerin “Suriye Direnişi”, kimi kesimlerin de “Suriye’yi Baas zulmünden ve zalim Esed’den kurtarmak” olarak isimlendirdiği Suriye iç savaşı, yuvarlana yuvarlana bir “Kürt Devleti” olmaya kadar geldi.  ABD ve İsrail, Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’yi kuşatan bir Kürt devleti kurulmasını çok istiyor.  2011 yılından bu yana da bunu ilmik ilmik dokudular. Bizim geç fark etmemiz bu planın yeni olduğu anlamına gelmez.

Ahlaksızlığı tavan yapmış ABD, Suriye iç savaşının tüm yükünü bize taşıtmasına rağmen şimdi İdlib üzerinden gerçekleştirdiği operasyonlarla içerisinde binlerce silahlı militanın da olduğu milyonları “açık kapı” projesiyle Türkiye’ye sokmaya çalışıyor. Bununla da belki 2019 seçimlerinden önce içeride yeni bir çatışma planlıyor. Türkiye tarafından Afrin, Münbiç ve Tel Abyad’dan PYD’nin temizlenmesine mani olmak için İdlib’de El Kaide var iddiasıyla oraya operasyon yapmak istiyor. Eğer İdlib’de El Kaide varsa bunu en iyi ABD bilir. Çünkü onları oraya o yerleştirmiştir.

Kendi yerleştirdiği unsurların hesabını bize ödetmek isteyen ABD’nin anladığı dil nedir?

Ben ilk günden itibaren Suriye’de iç savaşın sebepsiz başladığına inananlardanım. Savaşın yıkıcılığını Suriye halkının sırtına bir ABD, İsrail oldubittisiyle dünya devletlerinin taşıttığına inanıyorum. Suriye iç savaşı boyunca ilgili olduğum tek kesim, mazlum Suriye halkı olmuştur. Onun dışındaki gelişmelere hep mesafeli hatta tümden uzak durdum. Ama bugün Suriye’de gerçekler ortaya çıktıktan sonra ABD’nin Suriye işgaline direnecek ve ABD’yi geldiği tüm güçlerle ve desteklediği PYD’yle birlikte Suriye’ye gömecek bir direnişe de dilimle dua eder, bedenimle katılırım.

Dünyanın Suriye konusunda sadece terane okuduğunu, akıl verdiğini, sinsi tuzaklarını gizleyerek Suriye üzerinden Türkiye’yi hedefe oturttuğunu artık biliyoruz. Bunun arkasındaki en büyük gücün ABD olduğu artık tartışmasız bir gerçek. Suriye’deki karışıklığı en çok besleyen ülkelerin de ABD, İsrail ve AB ülkeleri ile onların maşası körfez olduğunu çok net olarak görebiliyoruz.

An itibariyle ABD’yi evine göndermeden ne Suriye’ye ne de bize huzur yok. Türkiye’yi ABD’nin merhametine bırakamayacağımıza göre, Suriye’de geliştireceği  yeni oyunu  o start vermeden bozmak gerek. Zamanlaması mükemmel “Fırat Kalkanı” operasyonu yapılmasaydı, bugün başka şeyler konuşuyorduk. Zamanı gelmiş “Fırat Kılıcı” operasyonunu da yapmaz ve ABD’nin oyunu başlatmasına fırsat verirsek yarın başka şeyler konuşuruz. Artık Suriye’de, Suriye’nin çocuklarının oluşturduğu ve Suriye dertlisi  muhalifler ile bizim ortak düşmanımız olan ABD ve PYD ortaklığı, başını göstermiştir.