Hepinizin evinde kuru soğan vardır mutlaka. Kuru soğanı alıp saçınıza rendelerseniz, istediğiniz saç rengine ulaşırsınız.Günde yarım saat hayvan postuna sarılıp oturursanız 3 ayda 90 kilodan 48 kiloya düşebilirsiniz.Tezeği bilirsiniz! Tırnak batmalarına, ayaklardaki kaşıntı ve mantara birebir. Hatta ayak güzelliğiniz için bulunmaz bir şey…Renkli gözlere sahip olmayı isteyenler, lenslerle uğraşmanıza gerek kalmadı. Bir istakoz bulup çiş yaptırmayı başarabilirseniz ve bu kıymetli ilaçtan gözlerinize birkaç damla damlatabilirseniz, dünyaya mavi gözlerle bakabilirsiniz.Mavi göz rengi değil de hayallerinizdeki göz rengi yeşil ise, istakoz yerine çiş yaptıracağınız mahluk kurbağa olacaktır. Hayvanı bulup da çiş yaptırmak mümkün olur mu orası sizin bileceğiniz iş.Bir öneri de kellere… Kirpi dışkısı saç çıkarıyor ve kepek oluşumunu engelliyor.Peki karpuzla güzelleşmeyi hiç denediniz mi?Evet asrın buluşu sayılabilecek bu reçeteleri nereden aldığımı merak ediyor musunuz? Okuyunca şaşırmayacaksınız. Son dönemde magazin televizyonculuğunda önemli mesafe almış TGRT’nin akıllara durgunluk veren bir programından. Pazar akşamları bu televizyonda yayınlanan Surprise adlı programı izlemeyenler varsa çok şey kaçırdılar, benden söylemesi. TGRT adını görünce şaşırmamış olabilirsiniz, çünkü televizyonumuz son yıllarda programları abidik gubidikle kotarıyor. Bu yayınlara rağmen Enver Ören’e toz kondurmayan İhlaslılar, kanalın geçtiğimiz günlerde 200 milyon dolara satıldığı haberini duyduklarında nasıl bir tepki verdiler, merak ediyorum.Bu arada kuruluşunda milliyetçi muhafazakar kimliği öne çıkmış insanların katkıları olduğu bilinen TGRT’nin İşadamı Ahmet Ertegün’ün de ortağı olan Yahudi firmasına satıldığı haberi henüz doğrulanmadı. Önümüzdeki günler bakalım neler getirecek. Ertegün, geçtiğimiz günlerde TGRT'nin de içinde bulunduğu farklı televizyon şirketleriyle görüşmelere başladıklarını, ancak bu görüşmeler ve incelemelerin devam ettiğini söylemişti. Bu haberler İhlas Finans’a kaptırdıkları paraları almak için yıllardır sabırla bekleyen mudiler için de önem arz ediyor.Söz televizyon satışına gelmişken, STAR satışa çıkarıldığında bir umut belirmişti içimde. Belki de toplumun kültürel değerlerine sahip çıkan yayınları Türkiye’nin ilk özel televizyonuna taşıyacak birileri talip olur diye. Geçen hafta bu kanalı 306 milyon dolar vererek Aydın Doğan satın aldı. Duyunca şaşırmadım desem yalan olur, ne gerek vardı bir üçüncü televizyona! Medyada tekelleşmenin önüne geçecek adımlar atılmazsa böyle bir sonuç kaçınılmaz olur tabi. Ayrıca alternatif yayınlar yapmadıktan sonra bütün kanallar senin olsa ne fark eder?Ramazan geldi! Şöyle bir baktım da bu gözde (!) kanalların yayın akışı Ramazan ayında da aynı. Bu ülkede Ramazan gibi bir değeri nasıl gözardı edebiliyorlar… Çocuklarımızın terbiyesini bile kendisine emanet ettiğimiz televizyonun envai çeşit programlarını izlerken Ramazan’ın hayatımızdaki önemini anlatmayı başarabilecek miyiz ?Belki de iftar saatlerini Mehmet Ali Erbil’le “ya şundadır ya bunda” diyerek ya da “Serdar Ortaç’la hep birlikte” geçireceksiniz. Akşamları müptelası olduğunuz dizilerde oruçtan, zekattan, iftardan söz açılır mı, diye beklerken bakmışsınız bayram geliverecek…Bir de Ramazan ruhunu ve sevincini bizimle paylaşacağını umduğumuz kanallara bakalım, ne var ne yok, diye… Geçen yıllarda iftar ve sahur vakitlerini, magazin medyasının vazgeçilmez(!) tiplerine özenerek alternatif şov programlarıyla zenginleştiren(!) kanallarımızda bu Ramazan’da da değişen bir şey yok gibi…Hatırlarsanız, iftar ve sahur vakitlerinde Reha Yeprem, İbrahim Sadri, Uğur Aslan, Hüseyin Goncagül, Şoray Uzun, alternatif televizyon yayıncılığının önemli aktörleri olmuşlardı. Bu isimlere yeni iktidarla “değişen” TRT’de yer alan Senai Demirci de katılmıştı.Peki bu yıl ne olacak? “Alternatif” yayıncılığın adı geçen simaları bu yıl da ekranlardan inmeyecek. Umarım bu yıl, Ramazan coşkusu ve havası önceki senelerde olduğu gibi ekranlarda “Ramazan Televoleciliği”ne dönüşmez de tadıyla tuzuyla güzel bir Ramazan ihya ederiz. Hepinizin Ramazan’ını kutlarım.