yazar-45
Erdoğan’nın Köln Konuşması
Başbakan Erdoğan’nın Köln Konuşması
Tam bir haftadır başta Almanya olmak üzere Hollanda ve Belçika basın yayın organlarında, başbakan Erdoğan’nın, yaklaşık yirmibin Avrupalı Türke yapmış olduğu konuşmasına karşı yapılan yorumlar, açıklamalara şahit olduk. Hollanda gazeteleri daha konuşmanın üzerinden oniki saat bile geçmeden başbakanın Köln’de Türklerle buluşmasından duydukları rahatsızlıkları yazamaya başlamışlardı bile.
Ertesi sabah, Başbakan’ın yaptığı konuşmayla ilgili haberleri gazetlerde okuduğumuzda gözlerimize, radyodaki yayınlarda ise kulaklarımıza inanamadık. Zira konuşmanın yapıldığı salonda biz de vardık. Doğru salonda heyecan vardı. Başbakan da zaman zaman coşmuştu. Ama bazı Avrupalıları bu derece kızdıracak neler söylemişti? Doğrusu biz de merak ettik. Öğleden sonra yayınlanan gazeteler ve daha sonraki gün yayınlanan gazetelerde de kritikler devam etti.
Gazetelerdeki bazı başlıklar aynen şöyleydi: “- Başbakan Erdoğan: Türklere uyum sağlamayın dedi -Erdoğan Türkleri kışkırttı - Erdoğan entegrasyonu bloke ediyor”...
Bir haber ancak bu kadar çarpıtılabilirdi. Haksılık diz boyu. Tüm Hollanda medyasına karşı bir bilidiri hazırlanıp işin doğrusu söylenmesi gerekiyordu. Hazırlık çalışmaları devam ederken, hiç beklenmedik başka kuruluştan hem de Arap Avrupa Birliği’nden bir karşı bildiri gelmişti bile. Bildiride sayın Erdoğan’nın entegrasyona karşı olmadığı, sayın Erdoğan’ın asimilasyona karşı olduğu yer alıyordu. Şaştık kaldık. Onlarca, yüzlerce Türk kuruuşundan cevap beklenirken ilk cevabın bir Arap kuruluşu tarafından gelmesi oldukça anlamlıydı. Sanki Erdoğan Arapların ya da Avrupa’daki tüm müslüman azınlıkların da başbakanıydı.
Bu arada başbakanın Köln konuşmasının çözülmüş Türkçe ve Almanya metni elimize ulaşdı. Metni yeniden, baştan sona kadar bir defa daha okuduk. Anladık ki, Hollanda basını başbakanın şu cümlelerinden hareket etmiş: "47 yıldır Almanya\'nın yükselmesine katkı verdiniz. Çalışırken kendi kimliğinizi de korumanın mücadelesini verdiniz. Asimilasyona karşı gösterdiğiniz duyarlılığı çok iyi anlıyoruz. Kimse sizden asimilasyona hoşgörü göstermenizi beklemesin. Asimilasyon bir insanlık suçudur."
Şimdi bu cümlelerden, başbakan Erdoğan’ın Türklerin Almanya’ya entegre olmasına karşı olduğunu çıkartabilir miyiz? Ya da Türkler kendi kimliklerinin korunması mücadelesi vermesinler mi? Yabancılaşsınlar mı? Erisinler mi? Peki! Asimilasyon bir insanlık suçu değil mi? Var olma hakkını ortadan kaldırmak suç değil mi? Elbette bu bir insanlık suçudur...
Oysa başbakan Erdoğan aynı konuşmasında şunları da söyledi: “ Bizim çocuklarımız elbette Türkçe öğrenecekler, bu sizin anadiliniz ve bunu çocuklarınıza aktarmanız da en tabii hakkınızdır.
Ancak, bulunduğunuz ülkenin dilini, hatta bununla birlikte fazladan birkaç dili öğrenmeniz, her alanda her noktada sizi avantajlı duruma getirecektir”... “Neden bizim Almanya’da, Hollanda’da, Belçika’da, diğer Avrupa ülkelerinde belediye başkanlarımız olmasın, Neden bizim siyasi partilerde temsilcilerimiz, faaliyet gösteren gruplarımız olmasın? Neden bizim Almanya parlamentosunda Avrupa birliği parlamentosunda daha çok temsilcimiz olmasın.”
Evet bu sözleri öne çıkaran yok. Neden yok? Çünkü başbakan burada entegrasyonun en önemli temel unsuru olan ülke dilini öğrenin diyor. Bu dili öğrenmeyle birçok kapının açılacağını söylüyor. Devamla katılımcılığı, özellikle siyasi katılımı öneriyor vatandaşlarına. Yani içinde yaşanılan ülkede sorumluluk almalarını, yönetime katılmalarını ve temsil edilmelerini öneriyor. Bundan daha iyi entegrasyon olabilir mi?
Peki neden başbakanın Köln konuşması sorun oluşturdu? Bazı medya mensuplarının sorumsuzca haber yapmalarına ya da bazı politikacıların sinirlenmelerine sebep oldu?
Cevabı oldukca manidardı.
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti başbakanı belkide ilk defa bir Avrupa ülkesinde kendine güven duyarak, başı dık ve alnı açık bir şekilde onbinlerin önünde konuşma yaptı. Asimileyi kafalarının arka tarafında saklayanları sert bir dille, hem de insanlık suçuyla tanımladı. Türklerin başta Almanya olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinde artık –çok yönlü- bir güç olduğuğunu söyledi. Almanya’nın Türkiye’de okulları varken, neden bu ülkede Türk okulu olmasın dedi. Türkiye’nin Avrupa ve küresel gelişmeler için önemli olduğunu, Avrupa Birliği yolundan dönülemeyeceğini bağırarak söyledi. Avrupa ülkelerine bir ‘entegrasyon’ tanımı dikte etti. Bir millet için anadilin önemli olduğunu, vazgeçilemeyeceğini vurguladı.
Yani çağdaş Avrupa’yı tanımladı. Çeşitli kültürlerden insanların bir arada yaşadığı bir Avrupa gerçeğinin altını çizdi. Avrupa sorunlarını bu gerçeği görerek çözmek zorunda olduğunu ifade etti. Dünya’nın ve Avrupa’nın değiştiğini ve artık yeni düzende Türkiye ve Türklerin de yer aldığını belirtti.
Eee bütün bunları Avrupalılar bir Türk başbakanından mı duyacaklar? Olacak şey mi? Bir Türk başbakanının Avrupalılara ders vermesi...
Dahası var. Bu mesajı anlamayan Hollanda parlamentosu, tam iki gün süren tartışmadan sonra başbakan Erdoğan’ın Almanya konuşmasını Avrupa Dışişleri Bakanları toplantısına taşımayı düşünüyor. Aman Allah’ım ne isabetli bir karar. Toplantı gündemi hazırlanırken bir şey asla unutulmasın. Türklerin lideri Tayyip Erdoğan bir saat onbeş dakika konuşur...