M. Mustafa Özdemir
Esed düşer, Portakal düşer Türkmen Dağı düşmez!
Suriye’de işler karışıyor…
IŞİD’le mücadele adı altında Suriye’ye giren Rusya ve İran, Esed’le birlikte namluları rejim karşıtı Muhaliflere ve Bayır Bucak Türkmenlerine çevirmiş durumda.
IŞİD’in arkasında kimlerin olduğu ya da IŞİD’in mücadelesinin kimlere yaradığını düşünürsek, IŞİD’in bir bahane olduğunu anlamak için kahin olmaya gerek yok elbette.
***
Türkiye’nin işi gerçekten zor... Türkiye yalnız!
Neden yalnız?
Küresel emperyalist düzene çomak sokup, dünya 5’ten büyüktür diyen, Müslümanların ve tüm ezilmişlerin umudu “Güçlü bir Türkiye”yi, maalesef Rusya, İran ve onların kuklası Esed istemediği gibi Amerika da, Batı da ve Ortadağu’da onların kuklası durumundaki, darbeci Sisi gibi, çoğu İslam ülkesinin yöneticisi de istemiyor.
Ama Türkiye’nin bu yalnızlığı, giderek güçlendiğinin bir göstergesi ve daha da güçlenmesi için de büyük bir fırsat.
***
Tabii Türkiye sadece dışarıdaki düşmanlarla mücadele etmiyor.
Bir de onların içerideki bizim malum Muhalefetimiz var.
Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde, uluslararası meseleleri ve ülke menfaatlerini, iç siyaset malzemesi yapan, ülkesinin hareket kabiliyetini kısıtlayan bir muhalefet göremezsiniz.
Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde, gizli servislerinin çalışmalarını deşifre eden, onları pazarlayan anlayışa sahip çıkan Muhalefeti göremezsiniz!
Amerika, Rusya, Batılı ülkeler binlerce kilometre öteden gelirken, burnumuzun dibinde, sınır komşumuz Türkiye’nin Suriye’ye karışmamasını isteyen bir Muhalefet anlayışını ancak 4. sınıf Afrika ülkelerinde görebilirsiniz.
“Erdoğan düşecekse, Türkmen Dağı da düşsün” zihniyetinde bir Muhalefet anlayışını göremezsiniz!
Zaten biliyoruz.
Muhalefet etmeyi; köprüye, yola, baraja, havaalanına bile karşı çıkmak olarak algılayan bizim Muhalefet, Türkiye’nin Suriye’ye müdahale etmesine de karşı, etmemesine de…
Müdahale etmezse neden bekliyor, mübadele ederse neden giriyor?
İnşallah, bu anlayışı değiştirirler de dış politikayı bari siyaset malzemesi yapmazlar!
***
Bir de İslam düşmanı, insanlık düşmanı, küresel emperyalist patronların içerideki yerli işbirlikçileri var.
Onların gazeteleri, televizyonları, şirketleri…
Acı verici de olsa, Türkiye bu muhalefete ve bu içerdeki işbirlikçi yapıya rağmen yol alıyor bundan sonra da almaya devam edecek…
Esed hamiliği yapan Paralelcilere, Fox’ta “Türkiye Suriye’ye girecek de Esed gidecek” diye ödü patlayan, gözleri faltaşı gibi açılan, bunun için PKK’yı bile hami olarak kabul eden Fatih Portakal gibilere rağmen yol almaya devam edecek.
***
Aradan geçen zaman zarfında anlaşılmıştır ve kesinleşmiştir.
Esed gitmeden Suriye’ye barışın ver huzurun gelmesi mümkün değil!
Ve bu konuda Türkiye haklı çıkmıştır.
Erdoğan düşmanları üzülecek olsa da; Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan bir kez daha haklı çıkmıştır.
Siz bakmayın Türkiye’nin Suriye politikasını karalayanlara…
Siz bakmayın içimizdeki Esed hayranı Baas kafalılara.
***
Suriye’yle bizim etnik, dini, mezhepsel, tarihi bağlarımız var.
Hatay bizim için neyse, Türkmen Dağı da odur.
Türkiye, bu yapıyı değiştirecek hiç birşeye müsaade etmeyecektir.
Türkiye bunun için “Kara Harekatı” da dahil (son çare de olsa) her türlü girişimde bulunmaktan çekinmeyeceği konusunda en ufak bir şüpheniz olmasın.
MİT tırları, (bu sefer ihanet saldırılarına maruz kalmadan) aklınıza gelecek “her türlü” yardımı götürecektir.
Ezcümle;
Türkmen Dağı, Allah’ın inayetiyle, düşmeyecek!
Rahat olun, müsterih olun;
Esed düşer, Rusya düşer, bizim Muhalefet düşer (zaten yerden kalkmıyor da…), Fatih Portakal düşer ama Türkmen Dağı düşmez!