Filistin İslam Arap toprağıdır, Siyonistlerin değil!

Filistin İslam Arap toprağıdır, Siyonistlerin değil!

Memleket Gazetesi İmtiyaz Sahibi Adem Alemdar, Gazze izlenimlerini anlatmaya devam ediyor

Gazze oldukça düzenli cadde ve sokaklarıyla, gösterişli binalarıyla zihnimizdeki yıkık dökük perişan algısını yıktı attı. İsrail uçaklarının veya roketlerinin yıktığı binaları elbette hayretle karşılıyoruz, ama bu insanlar ölümden korkmayı unutmuşlar. Yıkılan yerleri hemen yeniden yapmışlar. Gördüğümüz Gazze ile algımızdaki Gazze’yi aynı bulmadık yani…

Gazzeliler’in Sicil Taşı Zaferi diye niteledikleri 14 Kasım’da başlayıp 8 gün süren savaşın başlamasına sebep olan İzzettin Kassam Tugayları’nın komutanı Ahmed Caberi’den bahsetmiştim önceki gün. İşte o şanlı şehidin evine gittik heyetimizle birlikte. Şehit Caberi’nin evinin olduğu sokak ziyaretçilerle dolup taşıyordu; çünkü Hamas’ın siyasi lideri Halid Meşal ömründe ilk kez Gazze’ye ayak basmıştı ve Caberi’nin evine taziyeye gelecekti. Biz onlardan az evvel varmışız eve. şehidin yetimlerini kucağımıza alıp sevdik. Türkiye’den geldiğimizi öğrenen oradaki Gazeliler de bize saygılarını ve teşekkürlerini ilettiler…

Filistin devlet olmuştu 30 Kasım’da ve bu devletin seçilmiş hâlihazır başbakanı İsmail Haniye idi. Hamas’ın önemli isimlerinden olan Haniye, Hamas lideri Halid Meşal’i Refah kapısında karşılamış ve 4 gün boyunca Gazze’de misafir etmişti. Gazze topraklarına girer girmez yere uzanıp Allah’a şükür secdesi yapan Meşal’i Gazze gazeteleri de gidinceye kadar manşetlerinden indirmedi.

Yarın önemli bir gündü. Hamas’ın kuruluşunun 25. kuruluş yıldönümü kutlanacaktı. Kutlamaların yapılacağı miting alanı İHH’nın Gazze’deki merkezinin hemen önündeydi. İHH’ya yaptığımız ziyarette miting alanının sabaha kadar bir gelin gibi süslenmesine şahit olduk. Alanda en dikkat çeken şey M75 adı verilen ve son savaşta Telaviv’i vuran füzenin maketiydi. Maketin ortasına bir kapı yapıldı ki ertesi gün Haniye ile Meşal füzenin içinden çıkacaklardı kalabalığın huzuruna; öyle de oldu…

pdf-copy.jpg

Gazze seyahatimiz boyunca bize eşlik eden Mahir Bey miting alanında bize protokol bileti ayarlayarak taltif etti. Çocukluğumuzdan beri duya geldiğimiz Hamas’ın 25. yaş gününü bizzat yerinde protokolden izleyecektik. Bu bizim için olağanüstü heyecan verici bir şeydi. Sabahın erken saatlerinden itibaren dolmaya başladı alan ve saatler ilerledikçe marşlarla çoştu herkes. Bulutlar kararıyor, biraz sonra yağacak yağmuru haber veriyordu, ama kalabalık halinden memnundu. Elli binden fazla Gazeli sabırsızlıkla başbakanları Haniye ve ardından Hamas lideri Meşal’in konuşmasını bekliyordu. Beklenen misafirler sahneye çıkmadan yağmur indi tepemize, ama aldırmadık…

Önce başbakan Haniye seslendi kalabalığa ve Filistin davasında gelinen noktayı anlattı. Son savaşta şehit olanlara rahmet diledi ve Gazze’nin artık eskisi yalnız olmadığını söyledi. Ardından gelen Halid Meşal çok daha heyecanlı bir konuşma yaptı. “Filistin İslam Arap toprağıdır. Siyonistlerin değildir. Bir tane bile Yahudi bırakmayacağız topraklarımızda. Hepsini temizleyeceğiz, biz Kudüs için savaşıyoruz” dedi. Meşal İslam alemine seslenerek, “Sizin paranıza ve silahınıza ihtiyacımız var. Savaşarak kazanacağız, çünkü şimdiye kadar siyasetle bir şey kazanmadık” dedi. Türkiye ve Arap Birliği’nin duruşuna teşekkür etti. Oldukça coşkulu konuşmasını Türkiye’de dahil dünyanın pek çok TV’si canlı yayımladı. Halid Meşal’in Gazze’de olması ve sizi yok edeceğiz demesi İsrail’i sinir krizlerine sokmaya yetti…

Akşam bir başka otele davet edildik. Katarlılar’ın çoğunlukta olduğu birkaç tane de Mısırlı’nın yer aldığı bir salon toplantısıydı bu ki konuşmacıları Haniye ve Meşal’di ve salona gelişlerinde Türk heyeti nerede diyerek yanımıza geldiler ve teker teker kucaklaşıp hal hatır sorduk. Bize Dışişleri Bakanımız Davutoğlu’nun ve Başbakanımız Erdoğan’nın sürekli yanlarında olmasından dolayı hassaten teşekkür ve dua ettiler. Tabi en çok parayı veren en çok iltifatı kaptı. Savaştan birkaç gün evvel Gazze’yi ziyaret eden Katar emiri bir seferde tam 400 milyon dolar bağışlayıp gitmişti. Bir devlet başkanının orayı böyle bir ortamda ziyaret etmesi bile önemliydi oysa…

Bir yandan Haniye ve Meşal’ı dinliyor bir yandan da twit alemine göz atıyorduk ki Mısırlı kaynaklardan İsrail’in barış anlaşmasını bozup Gazze’de rahatça dolanan Hamas liderini vuracağı konuşuluyordu. Gerçekten böyle bir şey olabilir miydi, diye kendimize soruyor ve vurursa inşallah biz de şehit oluruz diyerek tatlı bir huzurla tebessüm ediyorduk. Ertesi sabah İsrail TV’lerini izleyenlerin anlattıklarına göre İsrail muhalefeti iktidarı çok sıkıştırmış, ‘bulunmaz bir fırsat bu, gidip oteli Meşal’in tepesine yıkalım’ diye. Ama dirgeni yiyen sıpa misali İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu yanaşmamış saldırıya…

foto-1-007.jpg

Gündüz mitingde de akşam salonda da altı çizilerek vurgulanan bir husus vardı. Bu son savaş Filistin davası için savaşan irili ufaklı pek çok grubu bir araya getirmişti. Hamas denince akla gelen Gazze olsa da bu savaşta Batı Şeria da yalnız bırakmadı Gazze’yi. Gruplar ilk kez bu kadar yakınlaştı birbirlerine. Yani bir tarafından hayırlara vesile olmuş bu savaş…

İHH Gazze sorumlusu Mehmet Kaya ağabeyle sohbet etme imkanı bulduk uzun uzun. Kendisi bir zamanlar Konya ve Karaman’da gazetecilik yapmış bizleri iyi tanıyordu. İHH’nın Gazze’de çok önemli bir yeri olduğunu gördük seyahatimizde. Mehmet Bey büyükelçi gibi karşılanıyor, bir dediği iki edilmiyordu. Çünkü İHH Gazze’de çok büyük hizmetlere vesile oluyordu. 11 bin yetime bakıyor, binlerce dul ve bakıma muhtaca yardım ediyor ve belki hepsinden de önemlisi eğitim yatırımı yapıyordu. Yeni bir merkeze taşınınca eski binasını şube olarak elinde tutan İHH, burada meslek edindirme kursları açmış, yüzlerce genç iş güç sahibi olmuşlar. Bizim ziyaretimiz esnasında kapısını açtığımız bir sınıfta İngilizce kursu veriliyordu, bir başka sınıfta dikiş nakış diğerinde bilgisayar…

Bu seyahatimiz çok önemli bir zaman dilimine denk gelmişti doğrusu. Bunlardan ilki; Hamas’ın 25. kuruluş yıldönümü, ikincisi Halid Meşal ilk kez Gazze’ye geldiğinde orada bulunmak ve üçüncüsü bizim için ayrıca önemli bir tarihe denk geliyordu. Osmanlı ordusu bu topraklardan 9 Aralık 1917 tarihinde çıkmıştı ve 9 Aralık’ta biz yeniden oradaydık. İnşallah Müslümanlar bir kez daha bu güzel topraklardan çıkmak zorunda kalmazlar. Devamı Yarın