Fahri Kubilay
Gelen yeni bankalar esnafın derdine çare olur mu?
Gelen yeni bankalar esnafın derdine çare olur mu?
Alüminyum Tesislerinde 8 bin kişinin çalıştığı, ekonomide zirvenin yaşandığı o günlerde ilçemizde hemen hemen tüm bankaların şubesi vardı… Zamanla Seydişehir’de faaliyet gösteren bankaların kapanmasına; dövize endeksli paraya para kazandıranların çoğunluğunu, para satın alanların azlığının sebep olduğuna dair tespitler ağırlıktaydı…
Yaklaşık on yıl geçti ve kapanan bankalar şubelerini açmaya başladılar… Ve ilçemize geçtiğimiz yılda iki özel banka geldi. Yakın zamanda üç tane daha özel bankanın şube açması bekleniyor.
İlk akla gelen düz mantık; “Ekonomik kriterlerimiz zirve yapmaya mı başladı. Buna bağlı olarak bankalar şubelerini yeniden açıyor” şeklinde olabilir ancak banka sayısının artmasının bu mantıkla bağdaşır bir tarafı yok.
Bankalar parayı hangi işlemden kazanır, günümüzde artık çokta konuşulmaya değer değil… Bilinir ki! bankalar ne mevduat hesaplarından nede para transferlerinden kar eder…
2009 yılını 20 milyar 168 milyon TL'lik rekor bir karla kapatan bankacılık sektörü, karlılık oranını artırabilmek için daha çok şube ve daha çok para satabilme politikalarını geliştirme gayreti içerisinde…
Bu karlılık devam ederse bankalar millete paranı şeklini unutturacak politikalar üretmeye devam eder..
Nasıl mı?
Vatandaşın cebinde üç beş kredi kartı, bunun yanında konut kredisi, taşıt kredisi, işletme kredisi işlem tamam. Bu şekilde para bankadan dışarı çıkar mı dersiniz?
Sözün özü; Eskiden belki daha az mevduat hesabı oluyor diye Seydişehir’i tek terk eden bankalar şimdiler mevduatta değil de kredi kullanımı ve kredi kartların büyük paralar kazandığı açık.
Dünyada ağır bir ekonomik kriz yaşandığı 2009 yılında Türkiye en çok kar eden kurumlar bankalar olduğunu okuduğunuz doğru ama benim anlamadığım ise; karlılık oranı artan bu bankalardan aynı zamanda takipteki kredilerde yüzde 46 arttığını açıklamalardan anlıyoruz. Bu nasıl çelişkidir anlamadım gitti.
Bir ara elinde çanta kapı kapı kredi kartı dağıtan bir banka vardı bu banka başka bankaların kredi kartı borcunu da ödediğini söylüyordu. Bu bankadan aldıkları kredi kartı ile başka bankanın kredi kartını ödeyenleri ben biliyorum...
Söz konusu aynı banka Konya’nın bir köyünde tüm köylülere uzun vadeli kredi vererek ihtiyacı olana da olmayana da traktör alıvermiş. Karşılığında köylülerin tarlalarına ipotek koymuş ve kredilerin zamanı gelince köylülerin büyük bir kısmı kredi borçlarını bankaya bir türlü ödeyememiş. Sonuç; banka köydeki tarlaların hepsine el koymuş köyün adı şimdilerde bilmem ne bank köyü olarak anılır olmuş ne güzel değil mi?
Eskiden beri bir söz vardır bankaya bulaşan iflah olmaz…
Kredi ile uğraşmayan esnaf neredeyse kalmadı diyebiliriz. Esnafın durumuna bakarak bunu da anlayabilirsiniz.
Velhasıl kelam; yeni banka şubeleri gelince esnafın işi düzelecek mi dersiniz. Kesinlikle olacak belli “al takke ver külah”. Bu şu demek; vatandaş mevcut kredi borçlarını yeni gelecek bankalardan tekrar kredi çekerek kapatmaya çalışacak, tabi kapatabilirse. Bu usul ile ayakta durabilme hesapları tutar mı? bilinmez ama bildiğimim bir şey krizden kurtuluşun geçer akçesinin bu olduğuna kani değilim…
Rabbim hakkımızda hayırlısını versin demekten başka çaremiz yok gibi…