Adem Alemdar
Gözünüz aydın, iktidar değişiyor!
Bir süredir özellikle tv ekranlarındaki tartışma programlarında iktidarın değişeceğine yönelik algı operasyonları başarılı olmuşa benziyor! Sosyal medyada zaten çoktan iş bitmiş vaziyette!..
Haber kanalları hemen her akşam muhalif milletvekillerini AK Partili(!) gazetecilerle karşı karşıya getirerek vazifelerini bi güzel yapıyorlar. Ekonomi kötü, Çözüm sürecini siz yaptınız, Öcalan’ın kardeşini TV’ye çıkardınız, Fetö sizin zamanınızda büyüdü vesaire vesaire…
Bozuk plak gibi aynı şeyleri söyleye söyleye sakız ettiler, ancak algı da böyle değiştirilir zaten…
Binlerce kilometre yolu, gittiğiniz hastaneleri, eğitim gördüğünüz okulları, adliye saraylarını, devlet dairelerini, bindiğiniz arabaları, oturduğunuz evleri, yediğiniz yemekleri şöyle 15-20 evveliyle bir kıyaslayın anlarsınız hizmeti. Ama dolar çıktı, maaş yetmedi, domates pahalandıdan başka diyecek sözleri de yok! Peki iktidara geldiniz domatesi nasıl ucuzlatacaksınız, milletin malına mı çökeceksiniz? Doları nasıl indireceksiniz? ABD’ye sözünüzden çıkmayacağız diye yalvararak mı?
Unutmayın bir nevi savaştayız ve savaşı onlara benzeyince kaybedeceğiz. Aslan gibi dursanız da şu savaşın neticesini bir görseniz olmaz mı?
Hükümetin yanlışlarını sayıyorlar. Evet, haklı eleştirilere katılıyoruz biz de. Ancak şunu da gayet iyi biliyoruz ki iktidar sizde olursa bu eleştirilerin kırk katını siz yaşatacaksınız. Güven vermiyorsunuz arkadaş, güvenmiyoruz! Hem nasıl güveneceğiz ki size. Birbirine kağıt üzerinde benzemeyen, ancak masaya oturunca aynı dili kullanan ve ülkeyi kaosa sürükleyeceği çok belli bir ekipsiniz!
Karizmatik bir lideriniz bile yok! Aday ihtimali olan isimler ise tam bir boş teneke. İnsanlar sırf değişiklik olsun diye mi size oy verecekler! Aynaya bakın bize bakmadan önce ve bu koca ülkeyi ben nasıl yönetirim diye bir sorun kendinize. Boyunuz da çapınız da yetmez, karar veremez, imza atamazsınız! Haaa mesele o değil, biz direksiyona geçelim her şey olur gider diyorsanız biz de size diyoruz, sizden olmaz! Olsaydı, konuşmaya bile gerek olmaz, doğal olarak gelirdiniz başa…
2023’te AK Parti ve MHP’den oluşan Cumhur ittifakı, CHP, İP, HDP, SP, Gelecek, Deva vb partilerden oluşacak Millet ittifakıyla yarışacak. Seçimi Cumhur ittifakı kazanırsa Türkiye’yi köklü bir değişiklik beklemiyor. Dünya konjonktürüne göre ekonomik düzelme ve pek çok moral artırıcı gelişmeler olabilir. Türkiye ileriye bakmaya devam eder, bölgesel güç olmayı artırarak devam ettirir…
Yıllarca bin zahmetle ekilen tohumların meyveleri yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlar, kısaca yarın dünden daha iyi olur. En önemlisi ise bağımsız bir ülke olmaya devam ederiz. Hani aç kalsak da bağımsızlıktan vaz geçmeyiz deniyor ya! İşte Suriyeliler; evleri, arabaları, hesaplarındaki paraları orada kaldı, kendileri burada hayatta kalmaya çalışıyorlar. Türkiye bir öğretmen kaybetti, Almanya bir bulaşıkçı daha kazandı diyen yalınayaklar bağımsızlığın manasını unutsa da biz kıymetini biliyoruz…
Seçimi Millet ittifakı kazanırsa ne olur peki?
İstanbul’daki gibi olur! Halkı uyutmak için bir süre ciddi bir şey yapılmaz, AK Partinin temelini attığı hizmetlerin kendileri yapmış gibi tantanalı açılışları yapılır, devlet kadrolarına 20 yıldır uzak kalan marjinal tipler ufak ufak doldurulmaya başlanır. İlk kararname ile valiler ve kaymakamlar değiştirilir. Bakanlıklarda en geç bir ay içinde AK Partili veya MHP’li tek bir kişi kalmaz…
Ekonomi Mısır’da olduğu gibi dışardan gelen parayla bir süre düzeliyormuş gibi görülse de bir seneye varmadan her şey altüst olur. Bu arada hazinenin kasasına fareler dadanır ve devlet bankaları zarar etmeye başlar. Olmadığı iddia edilerek günlerce yollarda yürüyüşler yapılan ‘adalet’, eski günlerine döner, solcu-alevi kökenli vatandaşların borusunun öttüğü günlere…
Fetö’den KHK ile atılan memurlar, amirler işlerine iade edilir ve büyük bir hınçla kendilerini yargılayanların canlarına okunur. Aleyhlerinde yazanların kalemi kırılır, yan bakanların gözleri oyulur…
Suriye’nin kuzeyinde İsrail uydusu bir Kürt görünümlü Ermeni devleti kurulur, Doğu Akdeniz’deki tüm iddialarımızdan vaz geçip ABD ve Avrupa’nın vereceği minik bir sus payına razı olunur. Ege’de Yunanistan’ın borusu öter, Azerbaycan, İran ve Rusya’ya meze olur, Libya’nın adı bile geçmez, Katar’a selam verilmez ve 20 yıl boyunca biriken para da güç de kaybolur gider…
Dünyayı kasıp kavurmaya başlayan gıda ve enerji krizi Türkiye’ye de gelir ve “bu dünyanın sorunu bizim suçumuz değil” denilerek kitleler sakinleştirilir. TRT ve pek çok haber kanalı çok zorlanmadan yeni duruma ayak uydurur, Anadolu Ajansı bol bol şişirme haber servis eder abonelerine. Keçi sakallı takavit proflara gün doğar ekranlarda her şeyin güzel olacağına dair umutlar savrulur havaya…
İstanbul Belediyesi çivi çakmadan sosyal medya algısıyla başarılı gösteriliyor ya, İstanbul’da yaşayanlar biliyorlar ki belediyecilik bitmiş, ihalecilik almış başını gitmiş ama ne fayda! Oy verdiğimiz ellerimiz kırılsaydı diyen Zombi kuşağı pişmanlıktan dudaklarını ısırır, ama artık bitmiştir iş. Her şey çok güzel olmuştur bir kere…
Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu mu olur, Akşener mi, İmamoğlu veya Yavaş mı artık bilinmez, ama yardımcıları ve bakanları koalisyon mantığıyla paylaşılmıştır. Ekonomiyi Ali Babacan, Dışişlerini Davutoğlu, İçişlerini Pervin Buldan mı deruhte eder artık bilemiyoruz. Bildiğimiz Demirtaş’ın serbest bırakılacağı ve ‘Başkan Apo’sunun heykelini yapmak’ için yer bakmaya başlayacağıdır…
Peki, bu kadar karanlık bir dehlize koca ülke niye sokulur?
İnsanlar, 20 yıldır iktidarda olan AK Parti’den bıktığı için mi, yoksa rağbet azgını olduğu için mi?
Patates pahalandı, soğan çürüdü, mazot uçtu, dolar çıktı diye gözünü karartırsan, ülken elinden gider bakakalırsın! Sen Fransızların benzine 50 kuruş zam yapıldı diye 2 yıldır sokakları yıktıklarını, Yunanistan’ın ise ülke olarak kalabilmek için Almanya ve ABD’ye ülkeyi ipotek ettiklerini bilmezsin tabi. Bulgarlar Edirne’ye geliyor 1 euro verip 10 TL’ye alışveriş yapıyorlar diye kızıyorsun ya, hiç mi akletmiyorsun bu Bulgarlar niye gidiyorlar başka bir ülkeye gömlek almaya diye. Bizde hala ucuz olduğu için. Zannettiğin gibi refah içinde olsalardı ucuz gömlek için o kadar yolu gelirler miydi?
Londra’da karı koca emekli ihtiyarlar geçinemediği için Fethiye’ye taşınıyor, sen onun parasını TL’ye çevirmeye çalışıyorsun! Düşünsene, adamlar iki emekli maaşıyla ülkelerinde yaşayamıyorlar da başka bir ülkeye kaçıyorlar. Demek ki bu ülkede hala yaşanabiliyor, gelecekte daha da yaşanır ülke olacağız diye umutlan…
Boşa konuştuğumu düşünüyorsan sen bilirsin, ancak yarın sadece ben değil sen de pişman olursun!
Daha iyi, daha disiplinli, daha becerikli, daha çalışkan, daha vizyonlu, tam özgürlüğü, adam gibi bağımsızlığı savunan bir parti varsa ve tek başına seçimi alacaksa beraber oy verelim. Derdimiz parti değil Türkiye’dir. Tek başına iktidar olma ihtimalin yoksa senin yıktığın yere sen değil, başkası gelecek!
Düne kadar ülkeyi bölmek için binlerce askerimizi, polisimizi ve masum vatandaşımızı katleden, ülkenin trilyonlarca lira kaynağına mal olan terör örgütünün elemanlarına sırf Erdoğan’ı indirmek için şirinlik yapan sizler var ya yatacak yeriniz yok! HDP’siz ittifak yapın, yıkabiliyorsanız buyrun!
Basireti bağlananlardan, feraseti kapananlardan, gizli hesapları olanlardan Allah yurdumuzu ve milletimizi korusun inşallah…