Gülen'in Vefatı Sonrası FETÖ'de Liderlik Yarışı ve Türkiye ile Barış İhtimali
Fethullah Gülen'in ölümünün ardından FETÖ’nün geleceği belirsizliğini koruyor. Hareketin liderliğini kimin devralacağı merak edilirken, Türkiye ile barışma hamlesi yapma olasılığı da gündemde.
Fethullah Gülen'in vefatı, uzun yıllar boyunca Türkiye'nin ve dünya genelindeki takipçileriyle Gülen Hareketi’nin (FETÖ) sembolik lideri olarak tanınan bir figürün kaybı anlamına geliyor. Ancak bu gelişme, örgütün geleceği hakkında pek çok soru işaretini de beraberinde getiriyor. Cemaatin yapısı, merkezi bir liderlikten ziyade hücre tarzı yapılanmalara ve yerel liderlere dayanıyor. Bu nedenle, Gülen’in yerine doğrudan bir halefin kim olacağı sorusu net bir cevaba sahip değil.
Olası senaryolar arasında, hareketin ABD'deki önde gelen isimlerinden birinin liderliği devralması ya da hareketin yerel düzeyde bir "kolektif liderlik" modeli benimsemesi öne çıkıyor. Cemaatin üst düzey isimleri arasında ABD merkezli bazı isimlerin daha fazla ön plana çıkabileceği, özellikle eğitim ve medya ağları üzerinden hareketin gelecekte nasıl şekilleneceği konusunda stratejiler geliştirileceği konuşuluyor.
Ancak şu an için hareketin iç dinamikleri kapalı kapılar ardında yürütüldüğünden, kim ya da kimlerin liderliği devralacağı net değil. Gülen’in ölümü, FETÖ'nün gelecekteki stratejilerini ve etkisini ciddi anlamda şekillendirecek önemli bir dönüm noktası olabilir.
Fethullah Gülen'in vefatının ardından en merak edilen konulardan biri de Gülen Hareketi'nin (FETÖ) Türkiye Cumhuriyeti Devleti'yle ilişkilerinde bir değişiklik olup olmayacağı. Gülen’in hayatta olduğu dönemde hareket ile devlet arasındaki gerilim zirveye çıkmış, özellikle 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından FETÖ, Türkiye’de terör örgütü olarak kabul edilmişti. Gülen’in ölümü sonrası, cemaatin mevcut lider kadrosunun devlete karşı farklı bir yaklaşım sergileyip sergilemeyeceği tartışma konusu.
Bazı uzmanlar, cemaatin hayatta kalma stratejileri çerçevesinde Türkiye ile barışma yönünde adımlar atabileceğini öne sürüyor. Özellikle yeni liderlik kadrosunun, yurt dışındaki operasyonlarını sürdürebilmek için daha ılımlı bir çizgi benimseme ve devletle bir uzlaşma arayışına girme olasılığı bulunuyor. Ancak Türkiye’nin FETÖ’ye karşı tavrının son derece katı olması, böyle bir hamlenin başarıya ulaşıp ulaşamayacağı konusunda ciddi şüpheler doğuruyor. Barış girişimi için atılacak herhangi bir adımın, devlet tarafından kabul görmesi için çok daha derin ve somut değişiklikler gerekeceği belirtiliyor.
Gülen’in vefatı sonrası hareketin nasıl bir yol izleyeceği netleşmemiş olsa da, Türkiye ile ilişkilerde olası bir yumuşama ihtimali, hem içeride hem dışarıda yakından takip edilecek.