M. Faik Özdengül
Hadi gelin siz de!
Konya’da Kültür Park’ın bize göre arka girişini, biz derken kastım Konyalılar zira eskiden adı geçen kısmı adlandırırken fuarın arka kapısı derdik, tramvay yolu keser. Yolun caddeye yakın kısmından doğuya doğru yürüyünce eski bir Konya evi önünüze çıkar. Eskinin yıkık mahallesinde yıkılmaktan kurtulmuş nadir yapılardan biri. Rivayete göre eski bir Mevlevi dedesine aitmiş ev. Avlusu olan iki katlı klasik Konya evlerinden. Diğerleri gibi yıkılmama nedenine gelince o bölgede yaşayan eskilerin yalancısıyım: Atatürk Konya’yı ziyaretinde o evden götürülen bir fincandan kahve içmiş.
Bugüne değin restore edilip çeşitli amaçlar için kullanılan bina bugünlerde Bosna Hersek Fahri Konsolosluğu ve SADAV(Sosyal Araştırmalar Ve Dayanışma Vakfı) hizmet binası olarak faaliyette. Geç vakte kadar uyanık kalanların özellikle Ramazan ayında mutlaka bir şekilde uğrak verdikleri bir mekan. Konya içinden ve dışından özellikle de yurtdışından her gün mutlaka çok özel misafirleri olur binanın. Gündüz ya da gece fark etmez. Lakin gece daha bir güzel görünür. Özelikle de sıcak yaz akşamlarında bahçesi hep taze nefeslerle doludur.
Bu Ramazanda Yakup Şafak Hocamızın Mesnevi Dersleri de burada yapılıyor. Nefesi bambaşka bugünlerde bahçenin. Teravih sonrası başlıyor dersler ve ardından klasik tasavvufi eserler gönülleri kendi bahçesi gibi yapıyor. Müzik ziyafetinin ardındansa tadı damakta bırakan sohbetler. Hoca diyor ki: Ben bu yıl daha çok memnunum, zira özellikle de her gün farklı ülkelerden gelen ziyaretçilerle tanışmak ümidimi artırıyor. Derslerin takipçilerinin yarısı sabit diğer yarısı da günübirlikçiler. Bu da ayrı bir tat veriyor.
Yine eskilerden öğrendiğimize göre mekan Hz Pir’in de ayak bastığı yerlerde kurulmuş. Rivayet öyleymiş.
Ben genellikle her gün katılmaya çalışıyorum eğer aksi bir durum olmazsa. Malum Ramazan. İftar davetleri.
Bazen ön sıralarda oturuyorum. Bazen de bahçenin arka kısmında daha çok müzisyen arkadaşların keşfettiği çimlerin üzerine kurulmuş masada. Özellikle de arkadayken görüş açısı daha genişliyor. Gökyüzü de görünüyor. İki büyük ağacın arasında ayın her gün değişen görünümü ve yıldızlar. Rüzgar da arkadan daha iyi fark ediliyor.
Hocam her geçen yıl ve gün daha gençleşiyor sanki. İlk başladığımız yıllardan hiç farkı yok her dersin benim için. Her gün başka bir tazelik. Fırından yeni çıkmış sıcak ekmek gibi. Her gün yeniden çıkıyor. Her gün taze. Her gün sıcak. Çok lezzetli.
Bu Ramazan ikinci defterden okuyoruz. Konu haset.
Dersin başında Hocamız genel bir toparlama yapıp o güne ait beyitleri okuyor ve arada bir de saati kontrol ediyor. Kendisine verilen zamanı pek aşmaz çünkü. Disiplinlidir. Dağınıklığı ve tutarsızlığı sevmez. Gerçek bir bilim adamı tavrını taşır hep eskiden beri. Fakat biz zavallı öğrencilerin dağınıklığı da gözünden kaçmaz. Yine de dayanır ve katlanır bizlere. Sağ olsun. Var olsun. Çok emeği var üstümüzde.
Yediklerimiz ve içtiklerimiz bizim olsun. Bol miktarda ikram da var çünkü. Hem ruha yönelik hem bedene. Konuşulanlardan da söz etmek uygun olmaz mı?
İnsanı konuşuyoruz her gün. Kaç kat olduğunu bilmediğimiz insanı. Hazza meyilli oluşunu, acıdan kaçınma eğilimini, bir türlü teslim olamayışını, feryadını, savunmalarını, korkularını.
Bir türlü geçemediği haset evresini. İçine döndüremediği gözlerini ve bakışını. Cömertliğin kazanımlarını. Cömertlik deyince iki tür cömertlikten bahsediyor Hz Pir: birisi mal cömertliği diğeri ise can cömertliği. Mal verirse mal veriyorlar. Can Verene ise can. Sonra alışkanlıkları. Alışkanlıkların gençken düzeltilmesi ve çaba harcanması gereğini. Yaşlılıkta bu işlerin zorlaştığını. Ve sabır tabi ki. İş bir şekilde gelip sabra dayanıyor. Sabrı olmayanın imanı da yok. İman başlı başına sabır işi. Oruç hele. Ne çok sever Hz Pir orucu ve tavsiye eder. Hazza direnmenin, nefsi ve bedeni terbiye etmenin biricik yolu oruç. Sen şad ol.
Hadi gelin siz de. Yolunuzu düşürün Konya’ya bu Ramazan ve her Ramazan. Bahçede size de yer var. Çay var. Meyve var. Daha çeşit çeşit yemişler. Ve Mesnevi ziyafeti var. Doyurun ruhunuzu öyle gidin Konya’dan. Orucunuzu tutun. İftar bizden.
Gelirken getirecekleriniz kalsın Konya’da. Götürecekleriniz size yeter.
.