Hakan'dan Özdil'e: Yerim senin antropolojini
İki Hürriyet yazarı Ahmet Hakan ve Yılmaz Özdil bu defa ırkçılık tartışması üzerine karşı karşıya geldi..
Başbakan Erdoğan'ın ırkçılıkla ilgili sözleri sırasında parti gurubunda gösterdiği kafatası inceleme fotoğrafları iki Hürriyet yazarını karşı karşıya getirdi.
1930'lu yıllarda yapılan kafatası incelemelerini bilimsel bir çalışma olduğunu iddia eden Yılmaz Özdil'e Ahmet Hakan bugünkü köşesinde sert çıktı ve 'Yerim senin antropolojini' diye yazdı.
YILMAZ ÖZDİL'İN KÖŞESİNDE YER ALAN SATIRLARIN ÖNE ÇIKAN BAŞLIKLARI
'Mustafa Kemal'le İsmet kafatasıyla voleybol oynardı' başlıklı yazısında Özdil, antropolojinin bir bilim olduğunu kaydederek kafatası ölçme tartışmalarına şu sözlerle tepki gösteriyordu:
Kafatası gösteriyor.
*
Antropoloji Enstitüsü'nün 73 sene önce basılmış kitabını kameralara uzatıyor, "bakın raflarda kafatası var, olur mu böyle şey demeyin, işte vesika burada, reisicumhur Mustafa Kemal, aynı şekilde İsmet Paşa'nın başbakan olarak altında imzası var"diyor...
Sonra da "insani midir, vicdani midir?" diye soruyor.
*
Arkeoloji'ye "çanak-çömlek" diyen başbakanın, antropoloji'yi ırkçılık zannetmesi normaldir.
*
İnsani midir diye sorulan...
Zaten, insanbilimi'dir.
*
O kitabı yazan Ankara Üniversitesi'nin ilk rektörü, Ordinaryüs Profesör Şevket Aziz Kansu kafatasçıysa... İngiltere Kraliçesi'nin oğlu, veliaht prens Charles "nazi"dir! Çünkü, diplomalı ırkçı olabilmek için, Cambridge Üniversitesi'nde antropoloji eğitimi almıştır.
Sadece İngiltere olsa gene iyi...
Beyaz Saray'da da bi kafatasçının oğlu oturmaktadır, Obama'nın annesi doktoralı antropolog'tur.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
AHMET HAKAN'IN YILMAZ ÖZDİL'E SERT ÇIKIŞI
Yerim senin antropolojini
1930'larda kafatası ölçümlerine falan girişilmesinin tek bir nedeni varmış:
"Bilim".
Antropoloji yapılıyormuş... Maksat antropolojiymiş, başka da bir maksat yokmuş.
* * *
O zaman soralım:
Türk Tarih Kurumu sempozyumlarında Bağlum'dan getirilen köylüyü kürsüye çıkarıp, "İşte Ankara'nın şimalinden köylü Aptullah... Bakın nasıl da kumral, nasıl da açık renk gözlü... İşte halis Türk" diye takdim ederlerken de maksatları antropoloji miydi?
Mimar Sinan'ın mezardan kafatasını çıkarıp cetvelle ölçüp Türk olduğunu kanıtlamaya çalışırlarken de maksatları bilim miydi?
1937'de tam 64 bin kişi üzerinde kafatası ölçüm anketi yaparlarken de sadece antropoloji sahasına mütevazı bir katkıda mı bulunmak istiyorlardı?
İlk ve ortaokul yaşındaki gençler üzerinde kafatası ölçümleri yaparak Türk kafatasının tıpkı batılılar gibi "brakisefal" olduğunu kanıtlamaya çalışırlarken de gözleri bilimden başka bir şey görmüyor muydu?
Beyaz ırkın kökeninin Orta Asya olduğu hipotezini doğrulatmak için ortaya atılan "Türk Tarih Tezi", bilimsellik adına mı ortaya atılmıştı?
Türklerin "aşağılık" sarı ırktan değil de üstün beyaz ırktan olduğunu kanıtlamak için yaptıkları araştırmalar saf antropoloji sevdasının bir ürünü müydü?
* * *
Sonuç?
Yerim senin antropolojini...