Hangisi Doğru...

Gazetelerde dün bir haber vardı. Biraz iddialı ama, habere konu olan olaylar vaktinde de bu şekilde fısıltılarla konuşulmuştu. Geçen sene ANAP ve DYP nin e-muhtıra sonrası meclise girmeyerek düştükleri durum. Her iki partide bu olay sonrası adeta tasfiye dilmiş ve AKP nin önü açılmıştı. Daha garibi giderek oy oranı düşen bir parti bir anda tavan yaparak iktidar olmuştu.

 

Bu olay sonrası herkeste bir soru işareti. Acaba e-muhtıra AKP yi iktidar yapmak için mi verildi. Hani milyonluk yürüyüşler vardı ya, acaba onlarda birer manüplasyonmuydu. Eğer öyle ise vay memleketin başına gelenlere demekten başka çare kalmıyor.

 

Şimdi açıklanan olay şu.

“ Cumhurbaşkanlığı oylaması bitmiş, 22 Temmuz seçimi çoktan geçmiş, geriye 27 Nisan'ın iç muhasebesi kalmıştı.
"Eski milletvekili" sıfatını alan Anavatanlı Turan Tüysüz, Genel Başkanı Erkan Mumcu'ya ekranı göstererek sordu: "Bakın efendim, Genelkurmay Başkanı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü ziyaret ediyor.

Biz 27 Nisan'da Cumhurbaşkanlığı seçimi oylamasına niye katılmadık da bugünlere geldik?" Mumcu sakin, biraz da esprili ses tonuyla yanıtladı: "Turan, eğer girseydik, askerin zorunlu ikamet için götüreceği yer de, götüreceği isimler de o günden belliydi... Gidecek kişilerin arasında sen ve ben de vardık..."

 

İddia sadece bu kadarla da kalmıyor.

 

Pişman olan sadece Anavatanlılar değildi. DYP (DP) lideri Mehmet Ağar da 22 Temmuz sonrası, "Oylamaya girmemekle hata ettik" diyordu. Peki DYP, Cumhurbaşkanlığı oylamasına niçin katılmadı? Hükümetin yıkılıp, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in bir seçim hükümeti atamasını mı bekliyordu? Yoksa, şu iddia mı söz konusuydu?

"Generaller devreye girdi; Mumcu'ya ve Ağar'a baskı yaptı. Hatta son gün Mumcu'ya telefonla 'Oylamaya katılmayın' talimatı verildi..."
İddia Mumcu'ya sorulduğunda, "Anlatmamam gerekirdi ama açıklayayım" deyip, aktardı:

"Askerle temas ettiğimiz iddialarının hepsi yalan. Oylamaya katılmadan hemen önce yaptığım telefon konuşmasına dönük de benzer şeyler dile getirildi. Oysa o telefondaki kişi Mehmet Ağar'dı. İki arkadaşının (Ümmet Kandoğan ve Mehmet Erarslan) kendisini terk edip oylamaya gitmesinden yakınıyordu..."

Bunlar son derece ciddi iddalar.

 

Ortada ciddi bir manüplasyon var. Üstelik AKP yi tek başına ve daha güçlü ve moralli olarak iktidara taşıyan bir senaryo.

 

Olay incelerseniz sadece burada kalmıyor. AKP nin kapatılma başvurusu da öyle bir zamanda yapıldı ki, kendi kamuoyu yoklamalarında bile taban yapmaya başladıkları bizzat AKP yönetimince kabul edilmişken..

 

Bazen Serdar Turğut gibi düşünüyorum. Derin devlet bir hikaye mi. Yoksa bizim fark etmemiz istenmeyen başka derinler mi var diye....

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.