Prof. Dr. Ali Akpınar
Hepimiz sınavdayız
Hepimiz, her yer ve her zamanda sınavdayız
Kur’ân’ımız, Şanı yüce olan Allah, hanginizin daha güzel iş yapacağınızı denemek için ölümü ve hayâtı yarattı. O, üstündür, bağışlayandır,[1] buyurarak hayatın imtihan için olduğunu söylüyor. Hepimizin, her zaman ve her yerde sınavda olduğumuzu bildiren daha pek çok ayet var. Çoğu zaman sınavda olduğumuzu unutuyoruz. Dünyevî küçük sınavlar, asıl içerisinde bulunduğumuz büyük sınavdan gaflet içerisinde olmamıza sebep oluyor. Oysa bu sınavlar, bize asıl o büyük sınavı hatırlatmalı ve bizleri ona hazırlamalıdır.
İşte dünyanın bir sınav salonu olduğunu ve bizim de o salonda her zaman sınavda olduğumuzu hatırlatan ayetlerden bir kaçı:
Bizim sizi boş yere, bir oyun ve eğlence olarak yarattığımızı ve sizin bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sandınız?[2]
Biz göğü, yeri ve bunlar arasında bulunanları, eğlence için yaratmadık.[3]
Demek ki yer ve gök, ikisi içerisinde bulunan her şey boşuna ve anlamsız olarak yaratılmamıştır. Yaratılan her şeyin bir hikmeti, gayesi ve amacı vardır. İnsan ve cinlerin asıl yaratılış gayesi, Allah’ı tanımaları, O’na inanıp, Ona kulluk etmeleridir. Yaratılışın asıl ve yegâne amacı budur. Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.[4]
İnsanlar yalnız "inandık" demekle, hiç sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar?[5]
Allâh göğüslerinizdekini denemek, kalplerinizdekini açığa çıkarmak için (bunları başınıza getirdi). Allâh göğüslerin özünü/ciğerinizi bilir.[6]
İnandık demekle iş bitmiyor, aksine inandık demekle iş başlıyor. İman ettik, sözümüzde ne kadar sadık olup olmadığımız konusunda sınav başlıyor. Zira iman, kalpte kökleşen, dil ile cihana ilan edilen ve davranışlarda kendisini gösteren ruhtur. İman, hayata yansımalıdır ki bizi yaşatsın. Aksi takdirde hayata yansımayan bir iman ölü demektir. Bu yüzden iman, kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve organlarla amel diye tanımlanmıştır.
İman sınavı, ibadetlerimizle ve hayatta karşılaşacağımız değişik olaylarla devam edecektir. Kalbimizdeki imanın, kendisini göstermesi gerekir. Bu da salih amellerle olacaktır. Namaz, oruc, hac, zekat, cihâd ve benzeri ibadetler. Bunlar, kimi zaman nefsimize ağır gelecek, zorumuza gidecektir. Ama meşakkat arttıkça, sınav sorusu zorlaştıkça, elde edilecek mükâfat/ puan da o derece fazla olacaktır. Zaten sınav anlamında kullanılan iki temel kavram bela ve fitnedir. Buna göre sınav soruları, görünüşte fitne ve bela gibi görünürse de aslında onlar bizim kazanmamız için gerekli olan şeylerdir. Bu yolda karşılaşacağımız her olayın iki yüzü olacaktır. Biri hoşumuza gitmeyen yanı, diğeri ise başardığımız zaman elde edeceğimiz güzel sonuç.
Andolsun biz sizi deneyeceğiz ki içinizden cihâd edenleri (güçlüklere) sabredenleri bilelim ve söylediğiniz sözlerin (doğru olup olmadığını) sınayalım.[7]
Biz sizi sınamak için şerre de hayra da müptelâ kılıyoruz. Ve (sonunda) bize döndürüleceksiniz.[8]
Mallarınız ve canlarınız hususunda deneneceksiniz…[9]
Bize emanet olarak bahşedilen mallarımız, canlarımız, evlad ü ıyalimiz, bu büyük sınavın parçası. Bunlardan her biri hakkında karşımıza değişik sorular çıkacaktır… Kimimiz mal çokluğu ile sınanırken, kimimiz de fakr u zaruretle sınanacaktır…
Kimimiz bize verilen akıl, ses, fizikî güzellik ve benzeri nimetlerle, bunları yerli yerinde kullanıp kullanmamakla, fedakârlık yapıp yapmamakla deneneceğiz.
Kimimi sağlık sınavının içerisinde, kimimiz ise hastalık sınavı ile karşı karşıya olacaktır…
Kimimiz de kız olsun erkek olsun, az olsun çok olsun, olsun yahut olmasın çocuk konusunda sınanacaktır…
Ve diğer tüm alanlarda sınav devam ediyor.
Böylece biz onların kimini kimi ile denedik…[10]
Dahası nerede, hangi zamanda ve kiminle yaşıyorsak/ yaşamak durumunda isek onlarla sınanacağız. Sözgelimi, zengin fakir birbirleriyle sınanacak. Zengin, infak sorusuna muhataptır, fakir ise sabır sorusu ile karşı karşıyadır.
İyi, iyilikleriyle sınanmakta; kötü kötülükleriyle…
Mümin imanıyla, imanının gereğini yerine getirip getirmediği ile, yanı başındaki inkarcılara imanı tanıtıp tanıtmaması ile sınanacaktır.
Kısaca herkes birbiriyle sınanıyor. Buna göre, hayatımızda ve sabahtan akşama karşılaştığımız herkesin, acı tatlı her olayın bize yöneltilmiş bir sınav sorusu olduğunu düşünelim, onlarla sınandığımızı unutmayalım. O zaman hayata, insanlara, olaylara bakışımız değişecek ve hayatta yaşadıklarımız çok daha anlamlı hale gelecek demektir.
Hayatı sınav bilip, bu sınavın hakkını verenlere ne mutlu!