yazar-45
Hollanda’ya yeni dönmüşken…
Uzun sayılabilecek bir yaz tatilinden sonra tekrar Hollanda’dayız. Antalya’dan, 36 derece sıcaklıktan Amsterdam’a 13 derece sıcaklığa gelmenin ne demek olduğunu ancak yaşayanlar bilir. Sıcak taa kemiklerimize, iliklerimize kadar işlemişken, birden serin bir atmosfere girmek, yelek giymek nasıl bir duygu anlatamam. Ya iki gündür hiç durmayan yağmura ne dersiniz. Mubarek, sanki gökyüzü delindi. Şarıl şarıl yağmur yağıyor. İnsana göz açtırmıyor. Dört haftadır bahçede, yağan yağmurlardan olsa gerek salatalık fidanı hemen hemen kurumuş ancak tam altı adet salatalık vermiş. Aşık Çağlari’nin Belçika’dan getirttiği büber fidanları öyle gelişmişki, neredeyse otuz santim uzunluğunda yeşil büber var. Yaşil fasülyelerin ne kadar büyüdüğünü hiç burada anlatmayayım. Bal kabakları da öyle. Yayılmış. Suyu bol bulmuş. Velhasıl Ağustos yağmurlarından bahçemiz nasibini almış. Yemyeşil…
Hollanda’ya geri dönüşümüzün ikinci günü siyasetle uğraşmaya başlıyoruz. 22 Kasım 2006 tarihinde yapılacak olağanüstü milletvekili seçimleri için siyasi partiler Türk kökenli adaylarını açıklamaya başlamışlar. İlk gelen haberlere göre iktidar partisi Hiristiyan Demokratlar (CDA) da 3 Türk kökenli milletvekili adayı bulunmakta. İki dönemdir CDA’dan milletvekili olan Coşkun Çörüz seçilebilecek bir yere konulmuş. Eski Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu başkanı Ayhan Tonca da seçilebilecek bir yerde listede yerini almış. Üçüncü Türk kökenli adayımız bir çoğumuzun yakından tanıdığı, eski Avrupa Parlamentosu millevekili adayı Osman Elmacı. Elmacı biraz gerilerde. Ancak tercihli oylarla seçilebilebilir. Zira sayın Elmacı geride kalan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ondörtbine yakın tercihli oy almıştı. Şimdi biraz gayret edilerek bu sayının üstüne çıkılabilir. Yaklaşık yüzellibin Türk kökenli insanın oy kullanma hakkı bulunduğundan hareketle onbeşbin tercihli oyun bir arkadaşımız için kullanılması kolay olsa gerek. Gerçi diğer partilerde, İşçi partisinde şu anda milletvekili olan Nebahat Albayrak, muhtemelen devam edecek. Bu partiden yeni isimlerin (Songül Akkaya, Erdinç Saçan) çıkması da bekleniyor. Diğer taraftan Yeşil Sol’da Nevin Özütok da adaylığını devam ettirecek. Demokrat 66’da siyaset yapan aktif milletvekilimiz Fatma Koşer Kaya da adaylığını açıklamış oldu. VVD’de milletvekili olan Fadime Örgü’nün siyaseti bırakacağı gelen haberler arasında. Şu anda CDA milletvekili olan Nihat Eski’nin ismi ortalarda pek dolaşmıyor. Velhasıl Hollanda’da milletvekili seçimleri havası başlamış durumda. Şu anda meçliste 5 ayrı siyasi partiden 6 Türk kökenli milletvekili bulunmakta. Umarım Hollanda Türk toplumu bu sayısı korur ve daha fazla sayıda milletvekili çıkartır.
Tatilden dönüşümüzün üçüncü günü sabah erkenden işe gitmek üzere yollardayız. Yağmur alabildiğine hızıyla yağmaya devam ediyor. Otobanda her zamanki kuyruk. Güneş’ten iz yok. Her taraf kapkaranlık. Ve kalabalık. Kuyrukta adım adım ilerlerken günlük gazeteye göz atıyorum. Bir taraftan da radyodan haberleri dinliyorum. Radyoda birinci haber, İstanbul’da ve Marmaris’te patlama meydana geldi. Spiker İstanbul’daki temsilcisine bağlanıyor. Yaralıların olduğunu haber veriyor İstanbul’daki Hollandalı gazeteci. Ve yorum yapıyor kendince. Patlamaları şu ana kadar hiç bir örgüt üstlenmedi ama, millet PKK’nın yaptığını düşünüyor diyor. Spiker neden diye soruyor. PKK’ya göre Türkiye’de Kürtler ikinci sınıf vatandaşmış(!), onun için Türkiye’ye yabancı turistlerin gelmesini, ülke ekonomisinin büyümesini istemiyormuş PKK. Yabancı turistleri önceden ikaz etmiş. Bunun için bu tür olaylara baş vuruyormuş sözkonusu örgüt.
Hey Haat! Bir ülkede yaşayacaksınız. O ülkenin ekmeğini yiyeceksiniz, suyunu içeceksiniz, havasını yutacaksınız... Ve o ülkenin kalkınmasını engellemek için bu tür insanlık dışı olaylara girişeceksiniz. Bu kadar hainlik, bu kadar nankörlük, kim yaparsa yapsın, insanlık tarihinde pek görülmez herhalde. Kürtler ikinci sınıf vatandaşmış. Yesinler bu ayakları. Uzaklardan gelen bir ses de bu ülkede Türklerin ikinci sınıf vatandaş olduğunu haykırıyor… Buna ne demeli…
Akşam iş dönüşü yine radyodan haberleri dinliyorum. Bu sefer de Antalya’da bir patlama. Hem de şehir merkezinde. Ve bir kaç ölü. Onlarca yaralı. Bu patlamaların kime ne faydası var bilmemki. Türkiye’ye az turist gelince, Türkiye ekonomisi zayıflayınca, ülkede kaos belirince bunun zararı tüm ülkede yaşayanlara yansımıyacak mı?
Hangi hain eller –ne adına olursa olsun, hangi argüman kullanılırsa kullanılsın- bunu planlıyor ve uyguluyor, anlamak mümkün mü?..