Türk hukuk ve siyaset tarihinin önde gelen isimlerinden Hatemi çifti şimdi torunlarıyla mutlu bir hayat geçiriyor. Türkiye'nin en çok konuşulan davalarına bakan Kezban Hatemi ve Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, evliliklerini yaşam mücadelelerini Star Gazetesi'nden Selim Efe Erdem'e anlattı.

İşte Hüseyin Hatemi'nin ağzından şaşırtan evlilik teklifi hatırası:

MEDENİ KANUN'UN 82. MADDESİNE GÖRE

Tanışma 1968 yılında oldu. İstanbul Üniversitesi'nde doktor asistandım ve o da birinci sınıf öğrencisiydi. Büyük amfideki sınıfta ön sırada her soruya parmak kaldırarak göze çarpıyordu. Giydiği paltosu nedeniyle adı 'kırmızı paltolu kız' kalmıştı. İlk günden itibaren ilgimi çekti ama evlenme teklifi son sınıfta oldu. Kardeşim (Hüsrev Hatemi) nişanlanmadan önceki dönemi üçe ayırır: İlki 'tek taraflı gözetleme' dönemi. İki taraflı gözetlemeye dönünce etraf sezmesin diye ürkek davranılan 'tavşanlaşma' dönemi. Son dönemdeyse 'battı balık yan gider' diye teklif gelir.

MEDENİ KANUN KİTABINI ÖNÜNE KOYDUM..

Üçüncü sınıftan dördüncü sınıfa geçme yazında kısa bir tavşanlaşmadan sonra 'battı balık yan gider' aşaması başladı. Kütüphanenin tenha bir köşesinde, kitapların yanındaki masada 'Sizinle Medeni Kanun'un 82'nci maddesine göre bir sözleşme yapabilir miyiz?' diye sordum. Bilmezlikten geldi. Ben de 'Nasıl bilmezsiniz?' diye kızıp bir Medeni Kanun kitabı önüne koydum. Bu madde o zaman nişanlılığı düzenliyordu. 'Siz bana layık değilsiniz' dedi. Gülerek 'Doğru' dedim ama 'Bir daha düşünün' diye ekledim. Yanlış yaptığının farkına vararak 'Onu demek istemedim. Ben size layık değilim' diye düzeltti.