İhanet ettiğiniz müktesabat yakanızı bırakmayacak

 

Aktif siyasetle hiç ilgim olmadı. Siyasete ve kimi siyasilere hep uzaktan ve platonik bir sevgi besledim. Çocukluğum babamın Akıncılar Derneğinden satın aldığı üzerinde MSP logosu olan anahtarın bulunduğu bardaktan çay içerek kahvaltı yapmakla geçti.  Sadece bizim değil, babam gibi işçilik yaparak elleri paramparça olan ve çalışmaktan tırnakları sökülen yüzlerce aile de aynı bardaklardan çay içti. 

12 Eylül darbesinden sonra siyasi yasaklar kalkıp partiler yeniden kurulmaya başlayınca bizim de işyerimiz, bu siyasi partilerin hemen hemen tamamının olduğu sokaktaydı. O günlerden de hatırlarım, koca koca amcaların, yaşlı dedelerin Refah Partisi logolu bayraklarla tur yapan konvoylara yetişmeye çalıştığını. Yine nice yağız delikanlıların altlarındaki motorlarla ölümü pahasına rahmetli Necmeddin Erbakan hocamın ilçelerde yapacağı mitingin konvoyuna yetişmeye çalıştığını. Sonradan öğrenirdik ki motorlu bu gençler günlerce süren bu koşturmacada hocanın hiçbir kahve ya da ilçe meydanı toplantısına yetişemezlermiş. Onlar nereye varsalar, hoca konuşmasını bitirip, oradan ayrılmış olurmuş. Ama bu yiğit gençler altlarında motorlarla o köy yollarında yılmadan hocalarına yetişmeye çalışırlarmış.

Şimdi bu yiğit gençlerle aynı niyetleri taşıyan nice hasbi insanlar,  kadınıyla erkeğiyle Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde bir mücadelenin içinde canı pahasına bir kavga veriyorlar. Bu mücadele, 15 Temmuz gecesi kanların toprakla buluştuğu, kardeşliğin en üst perdeden pekiştiği bir çizgiye ulaştı. Bu ülkeyi sokakta bulmadığına inanan ve her isteyene de vermeyeceğini haykıran yüzbinler o gece tüm ideolojik farklılıklarına rağmen omuz omuza bir mücadele verdiler. Kimse yanındakinin hangi siyasi görüşten olduğuna ya da hangi partiye oy verdiğine bakmadı. Dahası aklına bile gelmedi. Tek gerçekliğin Türkiye olduğundan hareketle bir direniş ortaya kondu ve hamdolsun kazanıldı.

16 Nisan öncesi ne kendi dünyamda ne de bu yazıyı okuyacak olan zihinlerde bir fitne ya da bulanıklığa sebep olmak istemem. Fitne kıtalden beterdir. Ölüm unutulur ama fitne unutulanı tekrar tekrar yaşatarak acıyı tazeler durur. O sebeple de ölüme talip olmak, fitneye sebep olmaktan çok daha şereflidir.

Türkiye’nin yaşadığı bunca acıya rağmen birilerinin halen sayısal açıdan küçük bile olsa kimi kitleleri kişisel ihtiraslarına hapsetmesi kabul edilir bir şey değil. Hayatı sadece siyaset olanlar, ekmeğini hep siyasetten çıkaranlar, siyaseti bir yaşam biçimi olarak kabul edenler, elde ettiği itibarın tamamını siyaset zemininde gösterdikleri kıvraklıktan devşirenler, 16 Nisan’da siyasetle ilgisi sadece vermek ve fedakârlık yapmak olan nice hasbi insanın kalbini çalmakta, kendi iğrenç dünyalarına onları da kapatarak bir bölünmeye sebep olmaktadırlar.

16 Nisan’da “hayır” çıkmasını isteyen CHP, HDP, PKK ve FETÖ’ nün 17 Nisan’da ne istediğini biliyoruz. Onlar, Gezi’de kolektif bir çalışma sergileyerek neyi arzulamışlarsa 16 Nisan’da hayır çıkmasını isteyerek de onu arzuluyorlar.  Yani kaosu, çatışmayı, kitlesel parçalanmışlığı, toplumsal dayanışmanın yok edilmesini. Oluşacak kargaşada elde edilecek inisiyatifle hakkı olmayan yetkileri ve imkânları kullanma arzusu. Bu hem CHP ve HDP gibi partiler hem de PKK ve FETÖ gibi örgütler bağlamında anlaşılabilir. Varoluş sebepleri kaos ve kargaşa olan yapıların bu mekanizmayı beslemesinden doğal bir şey olamaz. Ama İslamcı olduğu iddiasında olan kimi partiler ve hayatını siyasetten kazanmış kimi İslamcı isimlerin 16 Nisan’a kayıtsızlıkları ve hayır cephesinde yer almaları anlaşılamaz. Bu toplum tam kırk yıldır mütemadiyen kaybederken sizin yanınızda olmuş. Sizin de bu çabaya cevabınız 15 Temmuz gecesi onları yalnız bırakmak, 16 Nisan günü de karşıya geçmek olmamalıdır. Çünkü bu, tüm siyasi hissiyatın bir köşeye bırakılması gereken bir referandumdur. 17 Nisan günü kaos isteyenlerle aynı çizgide durmak sizi daha dindar yapmayacağı gibi bu toplumla aranızdaki son zayıf ipi de koparmak anlamına gelecektir.

Muhtemelen 16 Nisan’ın size ihtiyacı olmayacak ama İhanet ettiğiniz müktesebat, itaat ettiğiniz benliğinizden bir gün hesap soracaktır.  

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum