Dr. Faik Özdengül
İki kardeşin hikayesi
Konya’da Alaeddin tepesinin kuzey eteğinde, iki kardeş gibi yan yana yaşayan iki eski medrese, 1939 yılında zorla birbirinden koparılır. Aralarından yol geçer. Yürümenin öğrenmekten daha popüler olduğu zamanlardır.
Küçük kardeş olan Kemaliye medresesinden daha çok pay alınır ve sembolik bir bölüm hariç gerisi yıkılır. Büyük abi olan Karatay medresesi ise daha dirençlidir. Birer yıl arayla yapılan her iki medreseyi yaptıranlar gerçekte de kardeştir. Birisi Celaleddin Karatay, diğeri ise Kemalettin Turumtaş.
Küçük olan Kemaliye medresesinden kalan bölümün üstü ahşapla kapatılıp bugün kitap satış yeri olmuş. Büyük kardeş olan Karatay medresesi ise ya görkemli geçmişini aktarabilmek veya banisi olan Celaleddin Karatay’ı koynunda yatırabilmek için müze olmaya razı olmuş. Eskisi gibi içinde Hadis ve Tefsir okuyan öğrencileri yok. Müderrisler ve muidler gezinmiyor bugün bahçesinde. Kapalı bölümdeki havuzunda astronomi öğretilmiyor. Muhteşem çinileri sadece turistler ve ziyaretçiler için.
Karatay Medresesi boş durumu? Durmamış. O yolun kenarında müze olup gelen gideni oyalarken gizli bir antlaşma yapıp öğrenme ve öğretme görevini hemen yakınındaki bir başka yere devretmiş.
Medresenin arkasındaki Kılıçarslan meydanında batıya doğru yürürseniz restore edilmiş eski Konya evleri görürsünüz. Onların da arkasında, hemen demiryolu kenarında şimdilerde Bosna Hersek Fahri Konsolosluğu ve SADAV’I bünyesinde barındıran iki katlı eski bir Mevlevi dedesine ait bina sizi karşılar.
Şimdilerde buranın Mekinleri Hz Mevlana’nın da hemşehrileri olan Afganistan’dan ilim tahsili için gelen öğrenciler. Şükrullah, İsmetullah, Taki, Can Muhammet, Nurettin ve diğerleri. Artık Tefsir, Hadis, Kelam, Fıkıh, Tasavvuf burada okunmaya devam ediyor. Tıpkı eskiden Karatay Medresesinin yaptığı gibi uzak diyarlardan gelen misafirler karşılanıp ağırlanıyor ve ihtiyaçları karşılanıyor.
Şimdilerde günün hemen her saati Şükrullah orada. Bahçedeki çiçekleri sularken bir yandan zihni uzaklarda Maveraünnehir’i düşler. Uğrayana çay ikram eder. Dileyene ise çayın yanında Hz Mevlana’nın da anavatanı olan toprakların şarkısını hikaye eder.