Derviş Argun
İnce İşçilikli Medya Cambazlığı
Telegram’da “Daily İslamist “ isimli bir kanal var. Sahibi kimdir, haberi oluşturanlar, videoları yükleyenler kimlerdir bilmiyorum. Bildiğim şey, iyi ki varlar. Ve iyi ki 7 Ekim’den bu yana Aksa Tufan’ı onurlu çıkışının haberlerini bu kanaldan takip ediyorum.
Bunu niye yazıyorum;
Maalesef Türkiye Müslümanları olarak Aksa Tufanı ve Gazze cihadına henüz eğilemedik. Eğilemedik çünkü neredeyse beşinci ayını doldurmakta olan bu kutlu cihadın derin analizleri bitmedi. Toplumu yönlendiren kimi köşe yazarları, TV programcıları, analistler, stratejistler v.s. ulaştırma bakanının bile bizzat kabul edip açıkladığı, rakam olarak da kabul edip teyit etiği günlük sekiz gemi ile savaş zamanı stratejik sayılabilecek ürünlerin İsrail’e el ’an ihracatının makullüğüne kafa yoruyorlar.
Kimi Müslüman tüccarların gönderdiği çelik ve kimyasalların, kuru ekmeğin bile girmesine izin verilmeyen Gazze’ye ve Müslüman Filistinlilere gittiğini ispat etmeye çalışıyorlar. Bunu yapabilmek ve bu kadar büyük bir utancın üzerini örtebilmek için de mümkün mertebe toplumun ilgisini başka alanlara çekebilmek için ona buna çamur atıp, kendi sorumluluklarımızın sorgulanmasının üzerini örtüyorlar.
Arkasında Türkiye, ABD, İsrail ve tüm batı ile körfez ülkelerinin tamamının olduğu Suriye muhalefeti ile Allah’tan başka kimsesi olmayan Gazze’li Mücahitlerin savaşını kıyas ederek yaşanan acıyı, Esed rejiminin mazlum Suriye halkına yaşattığı üzerinden normalleştirmeye çalışıyorlar. Tabii ki acılar yarıştırılmaz. Ama Türkiye’den bile binlerce tır yardımın hükümet ve STK’lar eliyle gönderildiği Suriye ile henüz kimsenin kibrit çöpü bile göndermediği, nedense gönderemediği ve nedense bu konuda bir irade de ortaya koyamadığı Gazze cihadı aynı değil. İşin aslı düşman ve savaşın niteliği bile aynı değil. Birisi iç savaş. Diğeri, İzzettin Kassam’dan bu güne on binlerce şehit verdiğimiz bir kavganın tarafı olan Siyonist rejim. Oysa bu kanaat önderi(!) şahıslar bizim buna ikna olmamızı ve Türkiye’nin hükümeti, STK’sı ve tüm toplumuyla durduğu yerin doğru yer olduğunu kabul etmemizi bekliyorlar. Bu, olsa olsa ince işçilikli medya cambazlığıdır.
O sebepten iyi ki “Daily İslamist” kanalı var diyorum. Eğrisiyle, doğrusuyla, Gazze Cihadına kimler ne kadar katkı sağlamış, kimler İsrail ile omuz omuza olmuş ve kimler bu cihada bedenini feda edip, Gazze halkıyla kanları birbirine karışmış öğrenebiliyoruz. Öğrendikse ne olmuş demeyin. Zihnin iğfali, tedavisi olmayan bir hastalıktır. Zihnimiz kirlenir de, kirli zihnin kılavuzluğunda yol almaya başlarsak, aldığımız yolun yükünden, dönüş yapmanın izzetini yaşayamayız. Bu da bizim kirlendikçe kirlenmemize, çirkinleştikçe çirkinleşmemize sebep olur.
Bugün işgalci çetenin güvende olacakları vaadiyle zorla göç ettirdiği Refah’ta yaşayan 1,5 milyon Gazze’li bombalanmaya başlandı. Yeniden tarifsiz büyük bir insani felaketin yaşanacağı açık. Hayvan yemlerini ekmek yapıp yiyen bu mazlum insanlara bunu da çok gören bir dünyada nefes alıp veriyoruz. Dünya diyorum çünkü hepimiz bu suçun ortaklarıyız. İsrail, cürmü işlerken ne kadar sorumluysa, imkânı olup işgalci çetenin kolunu kırmayan rejimler de o kadar sorumludur. Bu rejimlerin ayıplarını örtmeye çalışan ve toplumun dikkatini başka yönlere çekerek yalan yanlış bilgilerle toplumları manipüle eden maaşı medyasından sözde kanaat önderleri, STK temsilcileri ve hükümette o kadar bu suçun merkezindedir. Hiç değilse Fransız parlamenterlerin yaptığı gibi Refah sınır kapısına kadar gidip, işgalci çeteyi tel’in edemeyen tüm parlamenterlerimiz ve siyasilerimiz de bu suçun şu veya bu oranda ortağıdır. Bu siyasilerin bu ayıplarını her gördükleri yerde yüzlerine vurup onları bu sürecin içine çekemeyen bizler de şu veya bu düzeyde yaşanan bu acının müsebbipleriyiz.
Allah, lütfuyla keremiyle bizi bu utancın ortasından çekip çıkarsın. Bize görmek değil, basiret, duymak değil, kavrayış nasip etsin. Bizi, kendi süfli beklentileri için oluşturduğu kutsalların iğrençliğine teslim olan bireyler kılmasın. Kılmasın ki, bu aşağılık tezgâhların ve medya cambazlarının oyuncağı olmayalım.