Fatma Şeref
İşaret taşlarını değiştirmek
Uzun bir çöl yolculuğundan sonra , yeşil bir şehrin kapılarından mutlulukla giren adam kafasına gelen bir taş darbesi ile sarıldı. Alnından damlayan kanı eliyle durdurmaya çalışarak doğrulduğunda bir duvarın üstünde oturan üç kişinin kahkalarla kendisine güldüğünü görerek şaşırdı. Adamlar birden yere atlayıp yolcuya yaklaştılar ve taşı atan :
"Bana olan borcunu öde! " dedi. Yabancı şaşkındı : " Ne borcu , ben bu şehre ilk kez geliyorum ve sizi de hayatımda hiç görmedim ." Diye itiraz etti. Fakat saldırgan kendinden oldukça emin gözüküyordu :
"Tamam, zaten az önce borçlandın bana . Senin kafana o taşı atarak yaran benim , işte iki de şahidim var." Arkadaşları da hemen "Evet , tanığız ." diye onu onaylayınca . Genç adam konunun yanlış izah edildiğini ya da bir dil farkı olduğunu sandı. " Anlıyorum, siz beni yaraladığınız için tazminat hakkım olduğunu söylemek istiyorsunuz. Fakat her halde bir yanlışlık oldu kastınız yoktu. Şikayetçi olmayacağım , gerçekten , bana bir borcunuz falan yok" diye onları yatıştırmaya kalıştı. Ancak durum gerçekten ciddiydi. Tartışma hakimin huzuruna kadar gitti.Misafir duyup da inanamadığı ne varsa hakime heyecanla bir çırpıda özetledi: "Sayın hakim ben bu şehre ilk kez geliyorum. Ama bu arkadaşlar , kapıdan gireni hedef alarak aralarında bir iddiaya girişmişler. O kendi aralarında bir şey beni ilgilendirmez . Ama kafama taş isabet etti ve yarıldı diye kendilerine para ödememi bekliyorlar. Buradaki kanunların böyle olduğunu söyleyip beni kandırmaya çalıştılar ama inanmadım. Dünyanın neresinde görülmüş böyle kanun. Eğer bir ödeme olacaksa haksız yere zarar görene , ona zarar verenin ödeme yapması gerekir değil mi?"
Hakim , önündeki et yığınından bir lokma almış gönülsüzce dinliyordu. Ancak hiç ilgisiz de değildi. Tarafları ve şahitleri bütün ayrıntılara kadar sorup dinledi. Bu arada önündeki iri but parçası bitmeye yaklaşmıştı. Sonra şehrin yabancısı şikayetçiye dönüp : "Adam haklı bizim kanunlarımıza göre sen borçlusun." Dedi. İnanamayan yolcuya biraz daha açıklama lütfunda bulundu :" Şimdi bu şikayet ettiğin insan, o kadar taş aramış , sonra oturup birinin gelmesini beklemiş , sonra hedef alıp sana isabet ettirmiş , tam isabet ki kafan kanamış kolay mı bunlar ? Kaç kişi yapabilir bunu sanıyorsun. Hem işin içinde onca emek var .Öde parasını elbette borçlusun!"
Delikanlı bir an afallasa da birden yerinden kaltı. Hakimin önündeki kemiği alıp , hızla kafasına indirdi. Şişman adam henüz panikle yüzündeki kanı yoklarken: "Peki, öyleyse madem kanunuz bu , şimdi de senin bana borcun var. Bana olan borcunu kafamı yaran adama öde dava kapansın " dedi ve oradan uzaklaştı.
Bu olayın kahramanın, Hz. İbrahim'e inanlardan Mahmud isimli bir genç olduğu geçer bazı kaynaklarda ve diyar ise lanetli Sodom şehri...
Hz. İbrahim, yeğeni Lut(a.s)' a bir mesaj göndermek için Mahmud'u görevlendirmiş, delikanlının başına buna benzer bir çok olay gelmiştir.
Lut (a.s) 'ın kavmi cinsel sapkınlıkları ile şöhret bulsa da onları helake götüren ve gözden kaçan başka çok önemli bir özellikleri daha vardır: İşaret taşlarını değiştirmek yolları saptırmak ve insanlarla dalga geçmek... İşaret taşlarının değiştirlmesi hem fiziki yollardaki tabela görevi gören semboller hem de manevi yollardaki saptırmaları ifade eder. Somut olarak bir şehri işaret eden ok yönü ile oynandığında Şam'a gidecek kervan kendini Bağdat'ta bulabiliyordu. Ama daha tehlikelisi insan algı ve düşünce metodlarında yapılan oyunlardı. İnsan zihni çeşitli yöntemlerle o kadar etki altında bırakılır ki işin ucu yukarıdaki gibi bir kanunu adil bulmaya kadar gider.
Ama bu mahkeme sahnesini tarihin her döneminde farklı yansımaları ile izlemek mümkün günümüze uyarlamayı ise sizlerin hayal gücüne bırakıyorum.
Aslında benim anlatmak istediğim köşemin adını neden “İŞARET TAŞLARI” olarak seçtiğimdi.
Eski zamanlarda yol güzergâhlarına dikilen işâret taşları seyyâhlara şehirlerin hangi tarafa düştüğünü gösterirdi. Bu yüzden yolunu yitiren son gördüğü taşa geri dönüp, yönünü bir kez daha gözden geçirme şansı bulurdu. Her işaret taşının yolcuya gösterdiği bir yön bir yol vardı. Gösterilen yönde bir yanlışlık olursa o yoldan defalarca geçmiş bir bilen tarafından hemen düzeltilirdi ki yeni yolcular yanlış yollarda vakit kaybetmesin.
Bunun gibi bizden önce bu yollardan geçmiş , insan doğasının girift bilmecelerini adım adım çözmüş olan tarihi şahsiyetler de arkadan gelenlerin kişisel gelişiminde bir işaret taşı kıymetinde yer alır. Ya da gerçekten sadece bir taş bir ağaç bir yosun bu işlevi görür.
Bazen defalarca tarihi bir mekanın ya da bir türbenin yanından geçer biraz duraklamaya bile vakit bulamaz gönlümüz çekse de bir başka zamana erteleriz. Bazen de o bulamadığımız vakti bile peşimize takar, ayağımızı bağlayan ne varsa yolda bırakıp , hayatı erteleyip, o büyülü kapının eşiğinden adım atarız. Ve oradan yeni şeyler fark etmiş farklı kararlar almış olarak çıkarız genellikle.
Sesini duymadan yanı başından geçip gittiğimiz aslında sedâsız ama ağır ve dimdik kaç işaret taşı vardır hafızamızın dolambaçlı haritasında …Bir gün mutlaka uğramak kaydıyla ertelediklerimiz.
Tarihi, felsefi, sanatsal bir çok eser , mesaj dolu simgesel ögeler vardır bu hayat yolculuğunda yönümüzü düzeltmemize sebep olan. Ben bu köşede küçük veya büyük bu abideleri bulup paylaşma çabasındayım. Sizler de kendi keşfettiğiniz işaret taşlarını ve hikayenizi bana yazarak bu seyahate eşlik edebilirsiniz. Ya da düzeltmek istediğiniz işaret taşlar olabilir.E-Mail veya sosyal medyadaki diğer hesaplarımladan bana ulaşmanız mümkün.
Unutmayın , hala işaret tataşlarının yerini değiştirip yön saptıranlar her alanda güncelleyerek varlığını devam ediyor. Hadi buyurun , işaret taşlarını düzeltelim..