yazar-45
İstanbul Konferansı’nın Yankıları
İstanbul Konferansı’nın Yankıları ve
Avrupalı Türkler’in Ankara’da Temsil Edilmeleri
Geçtiğimiz hafta İstanbul’da, Sirkeci’de gerçekleştirilen “Avrupalı Türkler ve Türkiye-Avrupa Birliği Entegrasyonu” adlı konferansa aldığımız tepkiler artarak devam ediyor. Bilindiği gibi konferans ilk hafta Cengiz Özdemir tarafından Hürriyet’te, Hikmet Çetinkaya tarafından Cumhuriyet’te, Şahin Alpay tarafından Zaman’da, İlhan Karacay tarafından DÜNYA’da, Ali Kılıçarslan tarafından Türkiye gazetesinde, Şadi Tatlı tarafından Intertürk’te yorumlanmıştı. Bununla birlikte DHA, AA ve CİHAN Haber ajanslarının dağıtımıyla konferanstaki mesaj milyonlarca insana ulaşmış oldu. Devamla konferans TRT- Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda 25 dakika süreyle ele alınmıştı.
Ayrıca DÜNYA Gazetesi konferansın içeriğini dört sayfa olmak üzere özel ek ile yayımladı.
Konferansa katılanlar arasında stratejik ve konuyla ilgili olan otuzbeş ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluş yer aldı.
Bu hafta da elimize ulaşan tebrikler her geçen gün artmakta. Rotterdam’dan gazeteci yazar Yavuz Nufel başta olmak üzere, dilbilimci Kemal Kırar, Hollanda Yazarlar Kulübü Başkanı Sadık Yemni, etkinliklerimizi ilgiyle izleyen ve Hollanda’da Türkçe’nin yeniden okullarda seçmeli ders olarak konulması hareketinin başını çeken Dr. Kutlay Yağmur konferansın başarılı geçmesinden duydukları sevinç ve heyecanı bildirenler arasındaydı. Devamla sosyal demokratların başkanı Cezmi Doğaner, Avrupa Parlamentosu milletvekili adayı Osman Elmacı, eski belediye başkanı Ali İhsan Ünal arayıp tebrik edenler arasında yer aldı. Tabiiki henüz deneme yayınlarında olan internet gazetesi Intertürk patronu Ahmet Evsen’in ‘Demokratların İstanbul Çıkartması’ başlıklı haberi burada anılmaya değer bir başka güzelliktir. DÜNYA Gazetesi’nde İlhan Karacay’ın konferansla ilgili yazısını okuyup, gece geç saatlere kadar devam eden İstanbul sohbetlerini kaçıran Ahmet Suat Arı da konferansa gitmediğine bin pişman olanlar arasında yer adlı.
Hakikaten İstanbul konferansı bir çok açıdan önemli bir dönüm noktasını oluşturacağa benziyor. Burada, sadece bir noktayı sizinle paylaşmakta yarar görmekteyim. Bu konu yıllardır ihmal edilen ve bir türlü çözüm yolu bulunmayan Avrupalı Türkler’in aktif bir şekilde seçme ve seçilme haklarıdır. Bugüne kadar pasif olan bu hak, hatta verilmesinde geç kalınmış bir hak, konferansta tartışma konusu oldu.
Avrupa’daki Türklerden sorumlu devlet bakanı Mehmet Aydın’ın yapmış olduğu konuşmasında vermiş olduğu İtalya örneğiyle konferansın can alıcı noktası haline gelen bu mesele, Avrupalı Türklerin aktif seçme ve seçilme haklarıydı.
Günümüzde onlarca örneği olan ancak en pratik ve en son İtalya seçimlerinde yaşanan ve uygulanan bu siyasi hak ve siyasi temsil, yasada küçük bir değişmeyle halledilebilecek bir mesele olarak karşımıza çıkıyor.
İtalya örneği nedir?
İsterseniz bu sorunun cevabını Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Cengiz Özdemir’in 11 Nisan 2006 tarihli yazısından alalım. Cengiz Özdemir yazısının bir bölümünde şunları söylüyor: ....... Bu seçimlerde, ülke dışında yaşayan İtalyanlar da oy kullandılar. İtalya seçimlerinde 47 milyon kayıtlı seçmenin yanı sıra, ülke dışında da 2 milyon İtalyan seçmen vardı. Yurtdışında Yaşayan İtalyanlar Bakanlığı'nın koordinasyonuyla sandığa giden bu seçmenlerin oylarıyla, yine onların arasından 12 milletvekili ve senato için de 6 üye seçilecek. Konuyu getireceğim yeri anladınız; yurtdışında yaşayan Türkler. Sadece Batı Avrupa ülkelerinde sayısı milyonlarla ölçülen vatandaşımız yaşıyor. İş vergi vermeye, askerlik yapmaya, ülke için lobi faaliyetine geldi mi, bu insanlar "sorumluluk" taşıyan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları.
Ama seçme ve seçilmeye gelince, böyle bir "hakları" yok!
Neden?
Cevap hazır: "Anayasa'nın filanca maddesine aykırı!"
"Mübarek" sanki Anayasa'nın değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerinden!
Başımıza ne gelirse, sorumluluk ve yetki karmaşasından gelmiyor mu?........
........Sonuç olarak, Türkiye'nin siyasi geleceği üzerinde seçme ve seçilme yoluyla söz sahibi olmak, yurtdışında yaşayan Türklerin hakkıdır.
O zaman, önümüzdeki seçimlerde, yine "Anayasa" mazeretine sığınılmamalı.
Seçimlere 1.5 yıl kaldığı düşünülerek, şimdiden ilk adımlar atılmalıdır.”
Evet Avrupa ile entegrasyona niyetlenmiş ve bu konuda gayet ciddi olan Türkiye bu meseleyi bir an önce halletmelidir. Artık geleceğin tek Avrupası’nda Avrupalı Türkler tıpkı İtalya dışında yaşayan İtalyanlar gibi kendilerini temsil eden insanları seçebilmelidir. Zira bu mesele muhtemelen Avrupa Birliğinin tarama sürecinde Türkiye’nin önüne getirilecek bir meseledir. Türkiye bu meseleyi şimdiden halletmelidir. Çünkü tarih Avrupalı Türkler’in omuzlarına ‘transnational bir sorumluluk’ yüklemiştir. Gelecek hafta transnational sorumluluk üzerinde duracağız.