Selman S. Akyüz
İyi, kötü, çirkin
Yazının başlığı “kötü”den aklıma geldi. Baştan söyleyelim; Clint Eastwood’un unutulmaz western filmiyle bir bağlantı kurmuyorum. Yani bu benim filmim.
Konyaspor “iyi” bir kulüp. İyi bir taraftarı var. Türkiye’nin köklü, sevilen, futbol arenasında varlığına alışılmış kulüplerinden biri. Kimsenin tavuğuna kış dememiş, antipati toplamamış ama istenilen ve beklenen başarıyı da bir türlü yakalayamamış bir takım.
Benim filmimde “kötü” karakteri, Konyaspor’u saha içinde yöneten teknik ekip. Ligin ilk yarısı boyunca türlü şikayetler, bahaneler, “elimdeki malzeme bu” diyerek oyuncuları suçlamalar ile topladığı 14 puanın berbat halini gizlemeye çalışan Teknik Direktör Ziya Doğan, umut tacirliği yapma konusunda üzerine olmadığını bir kez daha kanıtladı ve devre arası transferini işaret etti.
Filmdeki bir diğer “iyi” ise önemli hatalar yapsa da Konyaspor yönetimidir. Sezon başında yapılan transferlerin faturasını Ziya Doğan’a kesmeyen, hataların ve panikleyerek ne yaptığını bilmeyen bir teknik direktörün arkasında sabırla duran ama yine de devre arasında olağanüstü çaba sarf ederek gerçekten önemli transferler yapan Bahattin Karapınar yönetimi, gerçekten şu an itibariyle (Robak’a verilen 800 bin euro hariç) “iyi” sıfatını hak ediyor.
Ama “kötü” yine kötülüğünü yaptı ve ligin ikinci yarısının daha ikinci haftasında, bu kez yönetimin özverisiyle hazırlanan elindeki iyi oyuncu grubunu, bir teknik direktörün ne kadar yanlış oynatabileceğini gösterdi. Ve hala umut tacirliği yapıyor. “İyi sinyaller gördüm” diyor. Süper Ligde sahaya ayak basmamış ve yalnızca Galatasaray alt yapısından alındığı için 19 yaşındaki Emre Yüksektepe’yi gözünü kapalı oynatan, Barbaros’un o deplasmanda bir şey yapamayacağını göremeyen, Hakan Aslantaş’ı sol açık oynatan ve bitiren, Fenerbahçe’nin karşısına çıkıyormuş gibi 9 savunmacıyla oynayan ve gol atamayacak bir kadro çıkarıp sonra oyuncuya yüklenen bir teknik direktör...
Gaziantepspor maçının sonucu Konyaspor için tek ihtimalli. Ya galibiyet ya galibiyet. O yüzden bu maç için “son şans” dememe gerek yok sanırım. Bu maç kazanılsa bile panik halinde olduğu için ne yaptığını kimsenin anlamadığı Ziya Doğan’ın, Konyaspor’a vereceği bir şey kalmadığı apaçık ortadadır.
Artık takım içerisindeki sıkıntılar da basına direkt olarak ulaşmaya başladı. Özellikle futbolcuların yakınmaları ayyuka çıktı. Onlarcasından en yenisini söyleyelim. İddiaya göre; ilk yarısı 0-0 biten Eskişehirspor maçının devre arasında Ziya Doğan soyunma odasına girer. Tribündeki taraftar, yönetici ve Bülent Uygun Konyaspor’un ilk yarıda iyi oynadığını söylemesine rağmen Sayın Doğan futbolculara sanki 3-0 yenik bir takım gibi inanılmaz, hatta katlanılmaz şekilde “fırçalar” atar. Ve iddiaya göre daha da ileri gider. Ayrıntısını siz anlayın. Futbolcular bundan büyük rahatsızlık duyar. İkinci yarı o iyi takımın Eskişehir karşısında performansının düşmesinde bu ağır ve haksız fırçaların da etkisinin olduğu söylenir.
Konyaspor yönetimi “iyi” olarak kalmaya devam etmek istiyorsa, Türkiye’nin önemli kulüplerinden Konyaspor’un “Çirkin” bir tabloyla karşılaşmasını istemiyorsa “iyi” düşünmeli.
KISACA ŞEKERSPOR
Şekerspor’da işler uzun süredir iyi gitmiyor. Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birini yöneten Sayın Recep Konuk maalesef spor kulübünü yönetenlerde aynı başarıyı yakalayamıyor. Mehmet Altıparmak “işine hiç karışılmadan” daha erken gönderilmeliydi. Bu yönetimin ve maalesef Sayın Yavuz Erence’nin zaafıdır. Şekerspor yönetimi bu takımı mutlaka Bank Asya 1. Lig’e çıkarmalıdır. Tabi Sayın Erence hala “bizim şampiyonluk hedefimiz yok” demiyorsa…