Zeki Oğuz
Kadınlar Pazarı
Geçtiğimiz Pazar günü sabahı tanık olduğum bir olay, yirmi yıl önce devlet zoruyla domates sattığım günlerde yaşadığım bir olayı anımsattı.
Seyyar satıcı arkadaşım Durmuşla, arabalarımızı Onsun Camisinin karşısına çekmiş, yemek yiyorduk. Bir Cuma günüydü ve çok kalabalıktı caminin çevresi. Bir zabıta arabası yanımızda durdu. Zabıtalar öfkeli suratlarla arabadan inip terazilerimizi alıp gittiler. Yediğimiz ekmek boğazımıza durdu.
Yaşadığımız olayı Derbentli Mustafa Efendi görmüş. O gün tüm Cuma hutbesini bu olaya ayırdı. Belediye Başkanı da Cuma namazlarını Onsun Camisinde kılardı. O gün Mustafa Hocanın bir sözü hala kulaklarımda çınlar: Hortumcuya, vurguncuya gücünüz yetmez; gelir bu garibanlarla uğraşırsınız.
Cumadan sonra getirildi bizim teraziler.
Pazar günü tanık olduğum olay ise yüreğimi burktu.
Geçmişin Konyasında belli nirengi noktaları vardı. İnsanlar biriyle buluşacakları zaman Kırmızı Kütüphanenin önünde, Kibrit Apartmanının orda, Buğday Pazarında... gibi buluşma noktaları seçerlerdi. Bunlardan biri de Kadınlar Pazarıydı. Halkın deyimiyle Karılar Pazarı. Bu pazarda, bahardan güz aylarına kadar, çevre köy ve kasabalardan kadınlar kendi ürettikleri meyve ve sebzeleri satarlardı. Sonra bu pazar yıkıldı. Yerine yapılan binaya Melike Hatun Çarşısı dediler. Halk yine Kadınlar Pazarı diyor.
Bu pazar, adını çevre köy ve kasabalardan gelen kadın esnaflardan almıştı. Bu güzel insanlarımız şimdi zulüm görüyor.
Pazar sabahı, zabıtalar bu üretici satıcı kadınlarımızın yalvarmalarına, ağlamalarına aldırmadan, sebzeleri, meyveleri çuvallara doldurup gittiler. Yaşlı kadın onca emeği, alın teri pahasına ürettiği sebzelerinin ardından ağlıyordu.
Adını bile bu üretici-satıcı kadınlarımızdan alan Kadınlar Pazarında, kadınlarımıza yapılan bu davranış zulümdür. Sıkıysa, İş Bankasının karşı sırasındaki birkaç büyük mağazanın yaptıklarını önleyin. Bütün malları kaldırımlarda. Çığırtkanları bas bas bağırıyor, bir de iğrenç müzik koyuyorlar ve şehrin en işlek caddesi kasaba panayırına dönüyor.
Yüzlerce yıllık bir geleneği oluşturan üretici-satıcı kadınlarla uğraşacağınıza şehrin göbeğinde yaratılan kirliliği önleyin.
Seyyar satıcı arkadaşım Durmuşla, arabalarımızı Onsun Camisinin karşısına çekmiş, yemek yiyorduk. Bir Cuma günüydü ve çok kalabalıktı caminin çevresi. Bir zabıta arabası yanımızda durdu. Zabıtalar öfkeli suratlarla arabadan inip terazilerimizi alıp gittiler. Yediğimiz ekmek boğazımıza durdu.
Yaşadığımız olayı Derbentli Mustafa Efendi görmüş. O gün tüm Cuma hutbesini bu olaya ayırdı. Belediye Başkanı da Cuma namazlarını Onsun Camisinde kılardı. O gün Mustafa Hocanın bir sözü hala kulaklarımda çınlar: Hortumcuya, vurguncuya gücünüz yetmez; gelir bu garibanlarla uğraşırsınız.
Cumadan sonra getirildi bizim teraziler.
Pazar günü tanık olduğum olay ise yüreğimi burktu.
Geçmişin Konyasında belli nirengi noktaları vardı. İnsanlar biriyle buluşacakları zaman Kırmızı Kütüphanenin önünde, Kibrit Apartmanının orda, Buğday Pazarında... gibi buluşma noktaları seçerlerdi. Bunlardan biri de Kadınlar Pazarıydı. Halkın deyimiyle Karılar Pazarı. Bu pazarda, bahardan güz aylarına kadar, çevre köy ve kasabalardan kadınlar kendi ürettikleri meyve ve sebzeleri satarlardı. Sonra bu pazar yıkıldı. Yerine yapılan binaya Melike Hatun Çarşısı dediler. Halk yine Kadınlar Pazarı diyor.
Bu pazar, adını çevre köy ve kasabalardan gelen kadın esnaflardan almıştı. Bu güzel insanlarımız şimdi zulüm görüyor.
Pazar sabahı, zabıtalar bu üretici satıcı kadınlarımızın yalvarmalarına, ağlamalarına aldırmadan, sebzeleri, meyveleri çuvallara doldurup gittiler. Yaşlı kadın onca emeği, alın teri pahasına ürettiği sebzelerinin ardından ağlıyordu.
Adını bile bu üretici-satıcı kadınlarımızdan alan Kadınlar Pazarında, kadınlarımıza yapılan bu davranış zulümdür. Sıkıysa, İş Bankasının karşı sırasındaki birkaç büyük mağazanın yaptıklarını önleyin. Bütün malları kaldırımlarda. Çığırtkanları bas bas bağırıyor, bir de iğrenç müzik koyuyorlar ve şehrin en işlek caddesi kasaba panayırına dönüyor.
Yüzlerce yıllık bir geleneği oluşturan üretici-satıcı kadınlarla uğraşacağınıza şehrin göbeğinde yaratılan kirliliği önleyin.
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.