Prof. Dr. Ali Alaş
Kâinat kitabını okumada yaratılış kongreleri
Sevgili okurlar, ülkemizde yaklaşık iki asırlık bir geçmişi olan materyalist felsefenin Türkiye’ye girmesi için batılılar tarafından özel bir gayret sarf edilmiştir. Çünkü batılılar Türkiye’nin diğer İslâm ülkeleri üzerindeki nüfuzu bildiği için, ülkemiz üzerinden surda gedik açmak istiyorlardı. Allah inancını yıkmayı amaçlayan materyalizmim Türkiye’ye girişi; edebiyat akımlarıyla, okullara konan müspet bilim dersleriyle, Fransızca eğitim yapan okullarla, Avrupa’ya eğitim için gönderilen bazı talebelerle, eğitim müesseselerimize gelen yabancı uzmanlarla, bazı derneklerin vasıtasıyla olmuştur. Avrupa’ya gerek öğretim için gidenler ve gerekse Osmanlı Devlet idaresine karşı olup orada siyasî ve sosyal faaliyette bulunanlar genelde materyalist düşüncenin etkisinde kalmışlardır. Ayrıca bu felsefî akımın tercüme edilen kitapları da büyük etki yapmıştır. 1860’lı yıllarda kurulan Fransız Galatasaray Lisesi ve 1874’te Amerikalılar tarafından kurulan Robert Koleji bu felsefî akımın Türkiye’de yerleşmesinde önemli rol oynamışlardır. Diğer taraftan Türk Millî Eğitim sistemi, 1950 yılından itibaren de Amerika’dan 4-5 kişinin iştirakiyle kurulan daimî Türk-Amerikan komisyonuna havale edildi. Şimdiye kadar yaratıcıyı ve yaratılışı İslâm inancı ve değerleri açısından yüksek eğitimde gündeme getirmek ve değerlendirmek İslâmiyet ve Müslümanlar üzerindeki manevî nüfuz ve baskıdan dolayı mümkün olmamıştır (1).
Sadece insan aklını doyurmaya odaklı materyalist felsefeye göre şekillenmiş batı eğitim sistemi, insanın kalp ve ruhunu manen doyuramamış, insanoğlunu bunalımdan bunalıma sürüklemiş, ateizm ve deizmin pençesine mahkûm etmiştir. Bu eğitim sisteminin sonucu olarak Rabbimizi bize tarif eden üç büyük üç büyük külli muarriften (kitab-kâinat, Hâtem-ül Enbiya Aleyhissalâtü Vesselâm ve Kur’an-ı Azîmüşşan) habersiz yetişen gençler kalabalıklar içinde yalnızlaşmış, fırsatçı (oportunist) ve bencil bir insan tipi ortaya çıkmıştır.
Bu acı gerçeklerden hareketle ülkemizde İslâm medeniyetine gönül vermiş her görüşten bilim adamları, ülkemizde milli ve manevi değerlerimize uygun çağın ötesine geçecek nesiller yetiştirme gayesi ile çok sayıda yerli ve yabancı bilim adamı ile 30 Kasım- 2 Aralık 2017 tarihinde Harran Üniversitesinde 1.Uluslararası Bilimlerin Işığında Yaratılış Kongresini gerçekleştirmiştir. Bu kongrenin ikincisi Atatürk Üniversitesi bünyesinde, üçüncüsü Iğdır Üniversitesi himayesinde çok sayıda yerli ve yabancı bilim adamının bildirili katılımları yapılmıştır. Bu kongrelerde sunulan bildirilerden bir kısmı Bilimlerin Dilinden Yaratılış Serisi adı altında kitaplaştırılıp, Türkçe ve İngilizce olarak neşredilmiştir. Söz konusu bu kitaplara bir çok İslâm ülkesinden yoğun talepler gelmektedir. Her yıl yapılmakta olan yaratılış kongresinin dördüncüsü, Kütahya’da Dumlupınar Üniversitesi bünyesinde 22-24 Ekim 2020 tarihlerinde online ortamda interaktif olarak gerçekleştirilmiş ve bu kongreyi 3500 kişi izlemiştir. Bu kongrede kongrede Genetik, Biyokimya, Moleküler Biyoloji, Fizik, Bilgisayar Mühendisliği, Matematik, Astrofizik, Sosyoloji, Dinler Tarihi, Sanat Tarihi, Uluslararası İlişkiler, Temel İslâm Bilimleri, Biyoloji, Jeoloji, Felsefe, Tıp, Ziraat, Eczacılık, Edebiyat, Antropoloji, Eğitim, Psikoloji, Sümeroloji bilim dallarında yurt içi ve yurt dışındaki üniversitelerden katılan bilim adamları tarafından 85 adet bildiri sunulmuştur.
Kongrede sunulan bildiriler ile kâinat kitabından süzülen bilimsel bilgiler, tevhid inancı ve tevhid diliyle yorumlanmış, milletimizin hamurunda olan bizi biz yapan milli ve manevi değerlerimizin eğitim sistemimiz ile bütünleştirilip, gençlerimizin akıllarının yanı sıra kalp ve ruhlarını da doyuracak manevi dinamiklerimizin harekete geçirilmesi hedeflenmiştir. Ayrıca geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin ufuklarını çağın ötesine taşıyacak bir zemin hazırlanması için sonuç bildirisi yayınlanmıştır(2).
Sonuç Bildirgesi özet olarak şu şekildedir:
İslâm dini gerçek bilimle çatışmaz. “Din ayrı, bilim ayrıdır” düşüncesi materyalist felsefenin ürünüdür. Bilimle din, akılla vahiy arasındaki kavga, İslâm medeniyetinin kavgası değildir. Kur’an kâinat kitabının bir nevi tefsiridir. Çok sayıda ayet ve hadis metninden anlaşıldığı üzere, İslâm dini ilme ve ilim adamına büyük önem vermektedir.
Bilim dünyası yaklaşık 200 yıldır ateizmin tesiri altındadır. Hâlbuki kâinatın ve insanın yaratılışını anlamada sadece fizik, kimya ve biyoloji kanunları yeterli değildir. Bunun için bütüncül düşünceye ihtiyaç vardır. Yani maddenin yanında mananın da dikkate alınarak bilimin metotları çerçevesinde yaratılış hakikatinin değerlendirilmesi gerekir.
Bilim, ‘Allah’ın kâinattaki eserlerini inceleme san’atı’dır. Nobel’le mükâfatlandırılan Pakistanlı fizikçi Prof. Dr. Muhammed Abdüsselam, ilimleri; “Allah’ın kâinattaki eserlerini inceleme san’atı” olarak tarif eder. Bilimler kâinattaki varlıkları inceler. Dolayısıyla bilimlerin ele aldığı konular kendi dilleriyle yaratıcılarının varlığını ve birliğini gösterirler.
Yaratılış, küllidir ve umumidir. Bu yaratılış bütün varlıkların teşkilini içerisine alır. Yani, Cenab-ı Hak bir varlığı belli süreçler içinde yarattığı gibi, ani ve def’i olarak bir anda da yaratabilir. Tedrici ve sebepler çerçevesinde yaratılış, hikmetin gereği ve imtihanın muktezasıdır.
Evrim ve yaratılış konusunda bir kavram kargaşası ve bilgi kirliliği vardır. Herkesin evrimden anladığı ve kastettiği farklı olmaktadır. Evrim kelimesi; tekâmül, tebeddül, tegayyür, tahavvül ve evolusyon gibi otuza yakın tabir ve terim yerine kullanılmaktadır. Bunlardan tekâmül, tebeddül, tegayyür ve tahavvül gibi tabirler, değişimi, başkalaşmayı ve farklılaşmayı ifade etmektedirler. Bunlar teori değil birer kanundur. Ancak bir türden bir başka türün tesadüfen meydana geldiğini ifade eden evolüsyon manasındaki evrim ise herhangi bir delile dayanmayan felsefi bir görüştür.
Eğitimin bütün safhalarında ilimler tevhidî bakış açısı ve üslupla ele alınmalıdır. Bunun sonucu olarak gençlerimizin hem taassuptan hem de onları inançsızlığa sürükleyen hile ve zihinlerine atılan şüphelerden kurtulacakları; böylece ailesine, vatanına, milletine bağlı mükemmel insan modelinin ortaya çıkacağı aşikârdır.
Eğitim materyallerinde inanç ve kültürümüze uygun mana ve dil kullanılmalıdır. Kâinattaki varlıkların yapılarını ve mükemmelliklerini ortaya koyan kitap, makale ve filmlerde evrimci bakış açısı yerine kültürümüze uygun mananın ve dilin kullanılması gerekmektedir.
Yaratılış konusunda tebliğler doğrultusunda raporlar hazırlanıp Yükseköğretim Kurulu, Millî Eğitim Bakanlığı, TRT vb. ilgili kurumlara iletilmesi uygun görülmüştür.
--------------
(1)Tatlı, Â. (2018). Pozitivist Felsefe’nin Türkiye’ye Girişi. Felsefenin Dilinden Yaratılış. Bilimlerin Dilinden Yaratılış Serisi - no:3. Antalya. 142 s.
(2)http://haber.dpu.edu.tr/tr/haber_oku/5f94a73e781b3/iv-uluslararasi-bilimler-isiginda-yaratilis-kongresi-sona-erdi (Erişim tarihi: 29.10.2020).