Selman S. Akyüz
Kara Mustafa’nın Hanı
“Kimse korkmasın! Konyaspor’un taraftarı sahada ve tribünde olanları doğru gördüğü sürece bu şehirde futbol bitmez. Konyaspor’un menfaatlerini kendi menfaatinin üzerinde tutan kaliteli yöneticiler olduğu sürece bu şehirde futbol bitmez. Kimse korkmasın! Bu şehirde gazeteciler kamu görevi yaptıklarının bilincinde oldukları sürece futbol bitmez. Ama en önemlisi Konyaspor’un sadece renklerini sevenler olmaya devam etmeli.”
6 ay önceydi. Yukarıdaki satırları kaleme aldıktan birkaç gün sonra bazı vefalı meslektaşlarım beni otobüsün önünde havaya atıyordu. Kendimi kışlanın içerisinde buldum. Bir de baktım ki askerliğimin bitmesine 10 gün kalmış. Nasıl hevesliyim. Nasıl heyecanlıyım. Eskiden yaptığım her şey sanki dünyanın en mutluluk veren işleriymiş gibi. Müthiş bir özlem duyuyorum. Düşünün, bana Beşiktaş maçından sonra “İrlandalı” diyen Sayın Mehmet Bezirci’yi bile özlemişim. (Gönderdiği selamların hatırına). Stadyumda maç izlemeyi, futbolculara kızmayı, hakemlere gülmeyi, maç sonrası teknik direktöre, çoğu zaman soru soracak gazeteci olmadığı için, mecburen soru sormayı bile özlemişim. O kadar çok şeyi özlemişim ki, terhis olacağım gün 6-0’ın acısını bile hissetmedim.
Konya’ya adım attım, ilk maç Gençlerbirliği ile ve son dakikada gelen gol. Karşımda suratsız insanlar topluluğu. Herkesin suratı bir karış. Gitmeden önceki son yazımda “acaba çok mu iddialı laflar etmişim” diye düşünmeden edemiyorum. “Bu şehirde futbol bitmez” demişim. Yok, hayır, doğru söylemişim, bu şehirde futbol bitmez. Ama şu bir gerçek ki, taraftar dışında kimse işini iyi yapmamış sanki. Konyaspor’da 6 ayda değişen tek şey taraftar olmuş. Ekrem Coşkun’un yaptıklarına hayran kaldım. Taraftar gençleşmiş, stada girince maça geldiğini hissediyorsunuz artık. Ama bunun dışında; transfer hikayeleri aynı, kamp dedikoduları aynı, Ahmet Şan aynı, Hasan Dağlı ve karşısında gittikçe büyüyen muhalif kitle aynı, Sağlam’ın gidişi, Karaman’ın gelişi aynı, Ömer Zengin’in profesyonel futbolculara ayak içi pas çalışması yaptırması aynı… Yani çok şey kaybetmemişim. Ha özür dilerim, kulübün borçları biraz artmış galiba.
Sayın Coşkun; “Korkma Selman, burası Kara Mustafa’nın Hanı değil” diyor. Bir an şaşırdım. Ne de olsa daha toyuz. Konya’nın en eski hanlarından biriymiş burası. “Burası yol geçen hanı değil” demek istiyormuş. Ekrem Bey diyorsa bir bildiği vardır.
Ekibini yanlış belirlese de Ünal Karaman umut veriyor. Gerekli tedbirleri alır. Trabzon maçındaki futbol gerçekten güzel günlere işaret ediyor. Yönetime de nefes aldırdı. Konya onun arkasında duracak. Yeter ki ışık yakmaya devam etsin. İkinci lig takımına yenilip kupadan elendikten sonra futbolcuların biraz rahatsız olması gerektiğini onlara anlatsın. Ya da kendisi rahatsız etsin. Yöneticilerin de hesap vermesi gerektiğini hatırlatsın. Ne de olsa Konyalı. Kimse işine karışmıyor ve sözlerine itimat ediyor.
Konyalı, Karaman’a güveniyor ve başarı bekliyor, biz de…
Hoş bulduk.