Kimse mutlu biten aşkın hikayesini dinlemek istemez
Yeni evli bir çiftin yaşadığı sorunları anlatan 'Aşkta 103 Adım' isimli oyunun iki oyuncusu; Bülent Seyran ve Özge Özberk, evliliği ve aşkı anlattı
Yönetmenliğini Nedim Saban'ın yaptığı Tiyatrokare'nin yeni oyunu 'Aşka 103 Adım'da 'Meltem' ile 'Mutlu' isimli yeni evli bir çifti canlandıran Özge Özberk ve Bülent Seyran; oyunu ve günümüzdeki evlilikleri GÜNAYDIN'a değerlendirdi. Her pazar Profilo Kültür Merkezi'nde sahnelenen komedide ikiliye; Ümran Ertok, Koray Kurt ve Suna Keskin eşlik ediyor. İşte, ikilinin anlattıkları:
İkiniz de çok pozitifsiniz; sahnede de çok iyi bir ikili olmuşsunuz. Bu uyumu neye borçlusunuz?
ÖZGE ÖZBERK: Oyun için en önemli şey; oyuncuların enerjisinin tutması ve hayata aynı yerden bakabiliyor olmaları... Bu açıdan Bülent'le çalıştığım için çok şanslıyım. Henüz iki oyun oynadık ama herkes böyle bir çiftin varlığına inanıyor.
BÜLENT SEYRAN: Bazı oyuncular vardır, 'Herkes beni izlesin, bana gülsün' diye düşünür ama bizim ekibimizde böyle bir şey yok! Tam tersine herkes birbirini öne çıkarmaya çalışıyor. Özge, enerjisi yüksek biri... Provalarda çocuğu hastayken bile yüzündeki gülümsemeyi eksik etmiyor. Aşık bir çiftin inandırıcılığını verebildiğimizi düşünüyorum.
Bu inandırıcılığı verebilmek için ne yaptınız? Mesela; bu oyun 1957 yılında film olarak da yapılmış, izlediniz mi?
B.S.: Evet, 'Parkta Çıplak Ayak' adıyla çevrilmiş, izledik.
Ö.Ö.: Filminin yanı sıra defalarca sahnelenmiş bir oyun bu... Hatta Sevinç Erbulak, annesi Füsun Erbulak'la babası Altan Erbulak'ın bu oyunda tanıştığını söyledi. Elimizde çok sağlam bir metin zaten var. Taban tabana zıt iki karakter, aynı çatı altında bir araya gelirse, 'Aşk mı galip gelir yoksa karakterlerden birinin baskın oluşu mu öne çıkar?' diye düşündürüyoruz. Dolayısıyla çok fazla gözlem yapmaya gerek yok, böyle evlilikler var.
İSMİ BİR AVANTAJ!
Orijinal ismi neden 'Aşka 103 Adım' olarak değiştirildi?
Ö.Ö.: Buna yönetmenimiz Nedim Bey (Saban) karar verdi. Cihangir'de asansörsüz, yedi katlı bir binanın çatı katında yaşayan yeni evli çift; evlerine girene kadar 103 basamak çıkmak zorundalar. O yüzden ismi bu şekilde oldu. 103 basamak seni aşka mı taşıyor, yoksa o yorgunlukla yıldırıyor bezdiriyor mu, oyunda onu görüyoruz.
B.S.: 'Parkta Çıplak Ayak' ismini kullansaydık, filmi izlemeyenler için büyük bir sürprizi ortadan kaldıracaktık. Ne kadar az şey bilirse seyirci, o kadar keyif alır. İsminin değişik olması bizim için avantaj.
EVLİLİKTEN YANAYIM!
'Mutlu' ile 'Meltem' nasıl karakterler?
B.S: 'Mutlu'; eşini çok seven, işkolik ve takıntılı bir adam. Avukat olduğu için her şeyi kanuna göre yapmaya çalışıyor. Sıkıcı, uyumsuz biri...
Ö.Ö.: 'Meltem'; hayata pozitif bakan biri. Aşkın her şeyin üstünde olduğunu düşünüyor.
Sizce evlilik olması gereken bir şey midir?
B.S.: İnsanlar, mutlu oldukları sürece belli bir şeyin altına imza atmalarına gerek yok! Ben ne zaman çocuk istersem, o zaman evlenirim. Şu anda öyle bir fikrim yok!
Ö.Ö.: Ben her zaman evlilikten yanayım.
Mutlu aşk var mıdır?
B.S.: Mutlu aşk vardır ama onun tarihi yoktur. Hiç kimse mutlu biten aşkın hikayesini dinlemez. Kerem ile Aslı, Romeo ile Jüliet; hepsi mutsuz bittiği için tarihte yer almış, bugüne kadar gelmiştir. Onlar evlenselerdi Tarla Kuşu'yla Jüliet olurdu. (Gülüyor)
Ö.Ö.: Mutlu aşk vardır, mutlu son yoktur.
'MUTLU'NUN TEMİZLİK TAKINTISI BANA BENZİYOR
Canlandırdığınız karakterlerle benzer yanlarınız var mı?
Ö.Ö.: 'Meltem'in hayata karşı bakış açısı benimle özdeşleşiyor. Evimiz soğuk olsa da, birbirimize sarılırız diye düşünen bir kız. Ben de sorun yaratan değil, hep çözüm odaklı düşünen biriyim. Hayata toz pembe bakmaya çalışırım. B.S.: Ben 'Mutlu' kadar sorun çıkaran bir adam değilim. Daha çözümcü biriyimdir ama takıntılı olması, temizlik hastalığı bana benziyor biraz. Bende de temizlik takıntısı vardır. İki gün üst üste aynı tişörtü giyemem. Ayağımda beş saatten fazla aynı çorapla dolaşamam. Arabamın arkasında hep yedek eşyalar bulunur.
ÖZBERK: BENCE EVLİLİK AŞKI ÖLDÜRMÜYOR!
Oyunun esas sorusunu size sorayım: Evlilik aşkı öldürür mü?
Ö.Ö.: Öldürdüğünü düşünmüyorum. Sadece ortaya çıkan problemlere çözümler üreterek yaklaşmak gerekiyor. Bir de çiftlerin daha sık konuşabilmeleri gerekiyor. Oyunda annenin söylediği bir cümle var: "Çiftlerin ikisi de kırmızı ışıkta durursa çatışır, yeşilde geçerse çarpışır. Gençlerin hayatında sarı ışık yok! Bazen sen bekleyeceksin o geçecek, bazen o sana yol verecek." O dengeyi kurduğun zaman mutlu mesut yaşarsın.
B.S.: Evlilikte artık aşkı çok aramak gerekmiyor. İlişki biçim değiştiriyor, sevgiye emeğe dönüyor. Tutku eskisi kadar kalmıyor ama daha fazla koruma himaye altına alma, sahiplenme gibi endişeler artıyor. Şu anda birbirine aşık her çift, birbirini görmek için can atar, yan yana gelince heyecanlanır ama evlilik de aynı heyecan kalmıyor yerini bir alışkanlığa bırakıyor.
OYUNDAKİ ERKEK DEĞİŞİYOR
Evlendikten sonra çiftlerin üzerine bir rahatlık mı geliyor?
Ö.Ö.: Evet ama beklentiler de fazlaşıyor. Örneğin; önceden her dakika 'Seni Seviyorum' diyen adam, evlendikten sonra bunu çok fazla yapmaz. Oyundaki adam da böyle. Kadın, adamı değiştirmeye çalışıyor. Bu da evlilikte sallantı yaratıyor. Bence hiç yapılmaması gereken bir şey. Çiftler birbirlerini değiştirmemeli.
B.S.: Bence, tavan arasını boşaltmakla alakalı bir şey. İlişkilerin de birkaç yıldan sonra pörsümeye başlamasının sebebi de bu. Hep o flört döneminde yapılan jestler, mimikler, çiçekler, gönül almalar devam edecek sanılıyor. Eskiyi unutup, şimdiye bakarsak saygı ve sevgi zaten gelişecek.
kaynak/sabah