Hümeyra Uslu
Konya mahalleyi insana bağlıyor
Konya’nın mahalle isimlerini incelediğim yazı dizisinin sonuncusuna başlarken şunu düşündüm. Gerçekten Hocacihan’ın, Araplar mahallesinin, Arapoğlu makasının neden öyle isimler aldığını anlayabildik mi? Bunların Konya’yla olan bağlantısı Alim, Zat isimlerinin neden verilişini çözümleyebildik mi? İstedim ki merak ettiklerim cevap bulsun. Buldu da. Umuyorum okurken siz de az da olsa şaşırma hissi öğrenme sevinci yaşamışsınızdır.
Konya’nın aslında modern bir şehir olduğunu Konya’nın insanı yaşattığını söylemiştik. Mahalle isimlerini genellikle tarihten ve insanı inşa eden zatlardan aldığını da. Bunlardan son iki tanesi de son yazıya sakladık. Nedir onlar?
Meram’da bulunan Fahrunnisa Mahallesi birincisi. Bu mahalle ismini yine bir önemli kişilikten almış. Aslında Fahrunnisa, Hz. Mevlana’nın müritlerinden biriymiş. Ve bu kişi kendi adını o bölgeye vermiş.
Hocafakıh mahallesi ise ikinci örneğim. Bu mahalle de yine, ismini bir kişiden, hoca Ahmet Fakih’den almıştır. Taşı toprağı insanla birlikte anlatıyor Konya… İsimlendirme konusuna biraz ayrıntılı baktığınız zaman bunu anlamak çok zor değil. Modern bir şehir mahalleyi tabiatın bir unsuru coğrafyaya değil de bir insana bağlıyor.
Konya’da duyduğumuz en çok şeylerden biri de mahalle semt isimlerinin tabiri caizse “çirkin” oluşuydu. Neden bir İstanbul semtleri gibi değil ki sorusuyla çok karşılaştım. Modern insanın en çok istediği şey göze hitap etmesi. Bugün Konya ile İstanbul arasında bir kıyas yapmak doğru değil. İstanbul dediğiniz yer içinden deniz geçen şehir. Konya’nın modern insan tarafından beğenilmemesi belki de bundan. Modern insan görseldir ancak Konya’nın tabiatı çok renkli değildir. Konya’nın modern insana makul gelmemesi bu açıdan bir parça anlaşılabilir. Konya’yı anlamak daha öz bir idrak ister. İstabul’da zaten her yer güzelliklerle yeşilliklerle doluyken orada mahalle semt isimlerinin insan tahayyülüne iş bırakmaması da normaldir.
Konya’da bir anlatı vardır. Alaaddin isminin bir anlatısı vardır. Sadrettin isminin bir derdi vardır bu topraklarda. İnsan eğiten insan okutan, ilim irfan peşinde koşan insanlardır bunlar. Ne olduklarını kim olduklarını bilmediğimiz sürece Konya’nın mahalle isimleri hep “eski” veya “çirkin” hatta “komik” gelecektir bizlere. Aslında kendimize de çok kızamıyorum. Neden derseniz, bugün Hz. Mevlana dendiği zaman akıllara Elif Şafak geliyor. Bu durumda siz kime neyi nasıl anlatırsınız? Bu bir sembol katliamı değil de nedir? Bir medeniyeti, hatta sembolleriyle var olan ve onlarla yaşayan bir medeniyeti yok etmek hafızalardan silmek değil de nedir?
Geleneksel yaşamı özümseyenler (onlar biz ve bizden sonraki jenerasyon kesinlikle değil bundan eminim) bugünkü modern hayattaki tekdüzeliğin elbet farkındadırlar. Kimlikleri yok ettiğimizin, anlatısı olan isimleri gidip börek ismi olarak kullanmamızın, yanlış olduğunun farkındadırlar.
Ümitvar olmak gerektiğini hep savunan biri olarak kendimize ve gençliğe her ne kadar kızsak da bizi ayağa kaldıracak olan değerler yine bunlardır. Ve bu değerlerden başka bir çaremiz olmadığı da açıktır. Özetle sembolleri öldürmediğimiz ve medeniyetimizi ayakta tuttuğumuz sürece aslında şehrimizi de anlayacağımız açıktır. İnsan olmak insanı anlamak ümidiyle… Not: Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı’ndan M. Ali Orak Bey’e yardımlarından dolayı teşekkürler.