Ümit Savaş Taşkesen
KOSKİ-TYB-AĞAÇ
“Dağlar taşlar ağaç olacak
Yaz gelecek, kış gelecek
Ülkemiz cennet kalacak
Kazmalar elimizde çukur açalım
Kürekler elimizde toprak atalım
Yaz demeden kış demeden ağaç dikelim hey, ağaç dikelim
Günler geçecek, aylar geçecek
Yağmur yağacak, güneş açacak
Her bir fidan ağaç olacak”
TYB Konya 2008 açılışını geçtiğimiz hafta yaptı. Erdem Bayazıt programı ile birlikte çok değerli misafirleri Konya’da ağırladık. Çok çok şaşırtıcı şeyler yaşadık. Kişisel tarihimizde anlatılacak çok şeyi dinledik, şahit olduk. Rasim Özdenören ile birlikte Turan Koç, Ramazan Kaplan, Arif Ay il dışı misafirlerimizdi. Bizim yoğunluğumuz ise ondan bir hafta öncesinde Abdullah Harmancı ve Vural Kaya ile birlikte yaptığımız Ankara yolculuğu ile başlamıştı. Karagöz edebiyat dergisini çıkartan ekip ile görüşmek, Ankara’daki dostları görmek için yola çıkmıştık. Kural Dışı adlı kitabı ile TYB 2008 Eleştiri ödülü alan Konyalı Şair-Eleştirmen Osman Özbahçe’ye misafir olmuştuk. Ertesi gün ise Ahmet Şükrü Kılıç, Osman Özbahçe, Abdullah Harmancı, Vural Kaya, Hakan Şarkdemir, Oğuz Karakaş, Ercan Yıldırım, Bülent Ata, Serkan Işın’ın da aralarında bulunduğu şair, yazar, eleştirmenlerle birlikte Kocatepe Camii’nin yakınındaki parkta oturup epeyce bir süre sohbet eylemiştik. Tevafuk bu ya aynı günün akşamında A. Sezai Karakoç da Ankara’daymış. Hep beraber onu dinlemeye de gittik. Biz daha o hafta sonunun yorgunluğunu üzerimizden atamadan bir başka koşuşturmacanın içinde bulduk kendimizi. Düzenleyici Abdullah Harmancı’yı çokça yordu Erdem Bayazıt programı. Anlamlı, tatlı bir yorgunluk. Ankara dışından gelen misafirler için kalacak yer ayarlamaya çalışırken hayli zorlandık. Meğer bizim haberimiz olmadan Konya Kongre Merkezi oluvermemiş mi? Karate organizasyonu, tarım fuarı derken geçtiğimiz hafta Konya otellerinde yer bulmak imkânsızdı. Çok, çok zorlandık. Sonraki programlara gelecek kişiler için şimdiden yer ayırtmaya başladık.
Yaşadığım onca yoğunluk içerisinden hangisini, hangilerini yazsam diye düşünürken hafta sonuna da çok olağanüstü gelişmelerle girdik. İlkin Sami Güçlü’den aldık haberi, TYB’de kendimiz sohbete dalmış giderken. Birden çıkageldi Sami Bey, derin bir sohbetin içerisinde buldu bizi. Dışarıda yağan kardan ve son gelişmelerden haberiniz yoktur sizin dedi. Ne karı ne olayı derken kendimizi gelişmelerin içerisinde buluverdik. Sonra Rasim Özdenören geldi. Yemeğe geçtik. İlk andaki yorumlar izledi birbirini. Yorumlar, olasılıklar vs. vs. Benim dilimden dökülen mısralar oldu.
“biliniyor
bizim mahsustan yaşadığımız
biliniyor
şarkıların sırası bizde
biliniyor
hayat bizden razıdır
biliniyor
otların sarardığı yerlerde güneş
kurşunun değdiği tende heves kalmıştır.”
Bu güne kadar epeyce yorum okumuşsunuzdur muhakkak. Onlara yeni bir şeyler eklemeyeceğim. Dikkatinizi yukarıdaki ağaç marşına çekeceğim. Hemen herkesin okurken karşılaştığı, öğrendiği, masum görünen bir şarkı değil mi? Ama bu şarkının masumiyeti sizi aldatmasın sakın. Bir zamanlar yasaklanan şarkılar marşlar listesinde yer alıyordu. Ülkede sosyalist bir gelecek tasavvuru olanların gizli antları ve niyetlerini dile getiren sembollerle kodlanmış hain bir şarkıdır o! Yaa, bir de o gözle okuyun bakalım sözlerini. Kodlarını çözün. 60’lı yıllarda çözülmüş tabii ki. Ve hemen yasaklanmış. Ülke komünizm belasından kurtulmuş böylece. Bugünü dünden bir de böyle okuyun bakalım… nerden nereye değil mi? Bu da geçer ya Hu!
…
Siz şarkının sözlerini düşünürken biz TYB Konya ve KOSKİ işbirliği ile 22 Mart Dünya su günü münasebetiyle Loras Dağına fidan dikmeye gideceğiz, eş-dost-aile hep birlikte. Dünyada bir dikili ağacımız olsun. Bir dikili ağacınız yoksa siz neden katılmıyorsunuz bize? Bir sürü sıkıntının ötesinde tabiata açılıp, anlamlı bir iş yapalım. Herhangi bir ücret ya da katılım şartı yok bir dikili fidanım olsun isteği dışında. Yapılacak tek şey kaç kişi katılacağına dair TYB’ye rezervasyon yaptırmak: 350 45 25
…
“Yaşamak, Bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine” diyerek bitirip cumartesiyi bekleyelim.