M. Ali Köseoğlu
Kralı gelse ne yazar!
Pamuk Prenses ile 7 cüceleri bilirsiniz…
Prenses cadının verdiği zehirli elmadan ısırır ve derin bir uykuya dalar. Prens onu öpünce bu derin uykudan uyanır…
Önceki gün Galler Prensi Charles ve eşi Cornwall Düşesi Camilla Parker Konya’ya geldiler ya, benim de aklıma ‘uyuyan güzeli’ uyandırması için prensin öpücüğünü bekleyen prensesin hikâyesi geldi.
Konya gerçekten uyuyan güzel…
Peki, Prens Charles’in Konya’da ne işi vardı ve bu ziyaret esnasında yanağına bıraktığı öpücük Konya’yı uyandırmaya yetecek miydi?
Buna ben ‘evet yetecek’ desem siz inanmazsınız.
En iyisi demeyeyim…
Fakat şunun hakkını vermek lazım ki; Konya’ya Prens Charles ve eşi Camilla Parker’ı getirmek hayli övünülecek bir hadise…
Onunla bu ziyaret vesilesi ile pek çok defa bir araya gelip bol bol fotoğraf çektiren Vali Osman Aydın, Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Selçuk Üniversitesi Rektörü Süleyman Okudan başta olmak üzere herkese epey bir malzeme çıktı.
Elbette ‘bal tutan parmağını yalayacak’… Biz de bunu tenkit değil takdir ediyoruz.
Pek çok internet sitesi bu ziyareti haber yaparken yaygın gazetelerimiz de oldukça geniş yer verdiler hadiseye.
Demek ki Konya bir Prens’in gelip görmek isteyeceği yer olmuş…
Demek ki, biz içinde yaşayıp/yaşlanıp giderken, uzaklardan birilerinin merak edeceği değerlerimiz de varmış…
Ne güzel…
Ta Bosna’da gördüğü Prensi o gün Konya’ya davet eden Başkan Akyürek’i ne zamandır yazılarım vesilesiyle tebrik etmiyordum. İşte bu ziyaret buna da vesile olsun: kendilerini tebrik ve takdir ediyorum.
Bu ziyaretin meyvelerini beklemekle ilgili kanaatimizi bir kenara bırakıp esas Prens Charles’ın ettiği bazı sözlerin altını çizmekte fayda görüyorum.
Prens Charles, ‘herkesin aynı olmadığını, ancak ebedi ve evrensel bilgelikten bahseden ortak değerlerin bulunduğunu söylüyor ve bu bilgeliğin insanın yaradılış içindeki yerini düşünmesini sağladığını, insanları birbirine yakınlaştırdığını ve köprüler kurmasına imkân verdiğini ifade ediyordu. Onun sarf ettiği sözler içerisinde ise şu pek mühim: “Bizim için kendi inandığımız şeyler ne kadar kıymetliyse, komşularımız için kendi inandıkları şeylerin de en az o kadar kıymetli olduğunu daha iyi kavrayabilmeliyiz.”
İşte bu söz… Ancak prenslere yakışır…
Konya’da İnanç Özgürlüğü Platformunun haftalardır süren cumartesi eylemlerini biliyorsunuz. Burada toplumun kanaat önderleri sürekli -başkalarının inançlarına değil üstelik-, bu yurtta yaşayan insanların inançlarına ‘özgürlük’ tanınmasını istiyor.
Galler Prensi, belli ki doğulu bizlere mesaj verirken, diğer ulusların fikir ve yaşamlarına ‘saygılı’ olunmasını istiyor. Fakat bu ülkede yaşananlardan –nasıl olur- haberi yok!
Prens Charles, “Ve bazen merak ediyorum, aramızdaki farklar ilahi öğretinin kendisinden çok bu öğretiyi yorumlayışımızdan kaynaklanmıyor mu?” diyor…
Merak ediyorum, aramızda hiçbir fark olmaması gereken şu kadar milyon insanın, beslendiği ana kaynak bir iken, birilerinin işlemeye çalıştığı günahın gereği nereden geliyor?
Bir kaç gün önce, Öğretmenler Günü dolayısıyla yazdığı kompozisyon 1. seçilmesine rağmen, başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide Kütük’ün yaşadıklarını Prens Charles’a mı şikâyet edelim, ne yapalım!
Prens diyor ki; “saygı göstererek kendi inancımızın olgunluğunu göstermiş oluruz ki bu da ulusların medeniyetinin bir işaretidir”.
Bence Prens Charles’ın yanağımıza bıraktığı öpücüğün bizde uyandırması gereken olgunluk budur: İnançlara özgürlük… Yaşadığın ülkede…
Charles’a ders vermesi gereken bu ülkenin insanlarının bugün ondan vaaz dinliyor olması da bir o kadar garip değil mi?
Bazen bütün ümidimi yitirdiğim anlar oluyor. Kralı gelse ne yazar diyorum…
Prensi gelmiş, söylenecek ne kadar güzel söz varsa söyleyip gitmiş. Bazıları için ‘kralı gelse ne yazar?’