yazar-70
Lider Polemikleri, Bayrak Savaşları
Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. Haydi, buyurun sandık başına. Liderlerin çoktan tercihini ve seçimini yapıp işini bitirdiği ve bizlere de noter görevi yaptırdıkları, demokrasicilik oyununun son perdesindeki final rolümüzü de oynayalım da, işimize gücümüze bakalım artık.
Ayrıca şu haberlerdeki, komik ve seviyesiz lider polemiklerinden kurtularak doğru dürüst haberlere hasret kaldık yahu. Ayrıca bizlerden toplanan vergilerden, hazinenin partilere yaptığı seçim yardımı ile alınan ve şu çevreyi mahveden, naylon ve bez parti bayraklarından kurtulalım artık. Sahi yıllardır merak etmişimdir, acaba hesaba vurulduğunda, çok ciddi rakamlar harcanan bu süsleme olayı, acaba ilgili partiye kaç oy olarak geri dönüyordur?.. Ya da şöyle bakalım; acaba caddelerdeki bayrak sayısı ve süsleme yöntemlerine bakarak kaç insanımızın, parti tercihi değişiyor yada şekilleniyor?.. Çok merak ediyorum ve inanın bu yaşıma kadar, sırf bayrak yüzünden bir partiye oy vereceğini söyleyen bir Allahın kuluna rastlamadım. –Aslında kararsızdım ama, falan partinin bayrak süslemesi yüzünden, oyumu falanca partiye vereceğim.. diyene hiçmi hiç rastlamadım.
Peki, bu benim bildiğimi, parti genel merkezleri ve yöneticilerinin de bildiğine göre, bunca milli sermaye israfı niye?.. Neden partiler, kendilerine oy olarak geri dönüşümü olmayan, bu yolu niye terk etmezler ve bayrak yarışına devam ederler. -Psikolojik bir taktik savaşı önyargısı ile yerleşen bu lüzumsuzluktan acaba ne zaman ve nasıl kurtulacağız?.. Sözde modern! Avrupa devletlerinde de acaba bu türden lüzumsuzluklar söz konusu mudur?
Bizdeki suyun başındaki parti yöneticileri, Türk milletinin, Aziz Nesin’in dediği türden olduğunu mu zannederek, kendi beyinlerini ele veriyorlar. Makul mantıklı cevap bulmakta zorlanıyorum ve takıldım kaldım doğrusu bu işe. Takıldığım bir başka konuda şu. Sandık yaklaştıkça, liderlerin meydanlardaki söylem ve polemiklerinin seviyesi. Normal şartlarda asla kullanmayacakları, söylem ve ifadeleri öyle rahatça kullanmaya başladılar ki. Sanki yarın birbirilerinin yüzüne bakmayacakmış gibi, hoyratça ve desteksiz sallamaları da tıpkı “bayrak savaşları” gibi, seçmenin gözünde asla oya dönüşmeyeceğini bildikleri halde, bu üsluptan vazgeçmiyorlar. Oysa inanın bu tür basit ve bayağı suçlama ve hatta hakarete varan söylemler, o lidere ve partisine oy kazandırmaktan çok, oy kaybettirmekte… En önemlisi de halkın gözündeki siyasetçi itibarına gölge düşürülüyor.
Neyse lafın özü bir seçim kampanyasının daha sonuna geldik ve hayırlısıyla pazartesi sabahı Ülkemiz adına yepyeni bir siyaset sayfası açılacak. Umarım gelen gideni aratmaz ve mevcut iktidarın yaptığı müspet hizmetlerin, mislisini yapacak ve menfi icraatlarından tecrübe çıkarıp tekrarlamayacak yepyeni ve pırıl pırıl bir hükümetimiz, meclis başkanımız ve cumhurbaşkanımız olurda, en az bir 4-5 yıl daha bu seçim ortamlarına girmeyiz. Fakat bu temennime kendimin dahi inanasım gelmiyor ama, haydi hayırlısı.
KISSADAN HİSSE
“Baba erenlerden Bektaşi’nin biri sıcak yaz günü elinde karpuzu dere kenarında bir ağacın altına oturmuş. Karpuzu kesmiş bembeyaz kabak çıkmış karpuz. Morali bozulmuş ağacın altına yatıp uyumuş. Bir ara uyandığında garibin biri ham karpuzu kabuklarıyla beraber kemiriyor bir yandan da ellerine açmış, Allaha şükrediyormuş. Baba erenler adam haline bakmış ve gülümseyerek :Kurban olduğum, böyle bir kabağına bu kadar şükredersen, bundan daha iyisini ömrü billah, istemezsin ve de göremezsin ki!...”
ADAM GİBİ
İki çeşit seçmen vardır;
Partilerin kullandıkları,
Partileri kullananlar.
HİKMETLİ SÖZLER