yazar-28
Madde 23...
Geçen hafta İnternetten gelen dikkate değer bir yazı ile ilgili olarak Aydınlar Ocağı Sille Sohbetlerinde de konuştum. Dikkate değer bir masaj olarak gördüğümden sizlerle de paylaşmak isterim.Mayıs ayının son haftasında Kocaelinde Aydınlar Ocağı Şura Toplantısı olacak. Kocaeli Aydınlar Ocağı başkanı lütfetmişler ve bir bilgi notu göndermişler. Avrupa Birliği ile ilgili olarak bunu ve soruyorlar; bunu biliyor musunuz?"........ müzakerelerin yalnız Türkiye'yle değil, diğer devletlerle de yapılabileceğini ........... Müzakereler sırasında Türkiye birkaç devlete bölünürse veya Güneydoğu Bölgesinde bir Kürt Devleti kurulursa, yeni bir karara gerek olmaksızın onlarla da müzakere yapılacağına .........."Araştırdığımda bu yazının İnternette birçok sitede de var olduğunu üzülerek izledim. Demek ki dost Avrupanın yapısında bir değişiklik yok. Sevr anlaşmasını biz onaylamasak da onlar kendi aralarında imzaladıkları bu belgeleri halen geçerli olarak görüyor ve ona göre davranıyorlar. Anlaşılan bizi bir bütün olarak Avrupa Birliğine almak niyetinde de değiller. Son zamanlarda yayınlanan haritalar da bunun bir göstergesi. Bizim için daha önemli olan onların düşünceleri değildir. Önemli olan bizim ne yaptığımız, ne düşündüğümüzdür. Bizler İstanbulun fethi sırasındaki papazların tartışmalarına benzer tartışmalarla mı vakit geçireceğiz, yoksa akıl ve mantık süzgecinden geçirdiğimiz iş birliği çabalarını kendi menfaatimize mi döndüreceğiz. Karar vermemiz gereken nokta bu. Ama günlük tartışmalara bakılacak olursa bizler ilk tercihten yana duruyoruz. Ciddi olanı tartışmak yerine üç maymunları oynamayı tercih ediyoruz.Son zamanlarda kendi içi problemlerimizi çözmek için kullanmaya çabaladığımız ve bu sebepten inanılmaz tavizler verdiğimiz Avrupa Birliği ilişkileri korkarın istenmeyen sonuçların habercisi. Bu kadar tavize rağmen ciddi adımlar atamadığımız da ortada. Kıbrısta verilen tavize rağmen henüz bir başarı sağlanamadı. Kıbrısı zorlayan kısıtlamalardan hiç biri bir yıldan daha uzun bir zaman geçmesine rağmen düzeltilmedi. Referandumun en ateşli taraftarı Talat bile giderek sesini yükseltmek zorunda kalıyor. Korkarım Denktaş haklı çıkacak amma inşallah geç kalınmış olmaz.Dost Avrupa ülkeleri giderek birer birer Ermeni olaylarında taraf olmaya başlıyor. Onaltı ülkenin parlamentosu şimdiden kınama tarzında tasarıları kabul ettiler. Arkası gelecek gibi. Bizde onlarla ilgili parlamentoda soykırım iddialarını belgelerle ortaya dökeriz demek eğer çaresizlikten değilse pek ciddi bir politikaya benzemiyor.Bütün bu olaylar bir araya geldiğinde manzara şu: Dış politikamız yavan ve iflasın eşiğinde. Yıllardır başarılı olamadığımız bir konuda şimdi havlu atmak üzereyiz. Hele bir Ankara genişleme anlaşması imzalanma aşamasına gelsin sıkıntıyı o zaman görün. Bekâra karı boşaması kolaydır tarzında ifadelerle geçiştiremeyeceğiniz bir sıkıntı bu. İmzalayacak, sonrada ben onu tanımıyorum denilecek bir orta oyunu da değil. Kıbrısta referandumda hele bir Türk tarafından evet çıksın görün o zaman olay nasıl çözülüyormuş diyenler şimdi suskun. Ya imzadan sonra Rum kesimini tanımak zorunda değilsiniz diyenler aynı senaryolarla, aynı yalanlarla karşınıza gelirse ne yapacaksınız. Manzara çıkmazların yolun sonuna geldiğimizi gösteriyor. Anlaşılan deniz bitti...İşte büyük devlet olmanın ispatı bu noktada. Memleketin tüm tersaneleri istila edilmeden ya tavrınızı koyacak restinizi çekeceksiniz ya da beyaz bayrak. Baksanıza yabancı sermeye adı altında yüz yıldır birikimlerimiz yabancılara satılmaya hazırlanıyor. Özelleştirmeye evet ama satılan malın değerini bulunca. İşte plansızlığın, programsızlığın ve beceriksizliğin sonuçları. En basit konularda standart oluşturamayan toplumların kaderi. Mecliste görüşmeler sırasında ciddi tartışmalara sebep olan 23 ncü maddenin zaman içinde ciddi tepkiler oluşturması da kaçınılmaz. Sizin hakkınızda karar veren ve bunu uygulamaya koyabilecek güçte olanlara toplumsal tepki önemli ve mutlak bir tavır konulmalı.