Meke Baranasından, bana kalanlar

Barana; bazı bölgelerimizde sıkça kullanılan, sohbet meclisi, birbirini yar görenlerin yarenlik ettiği mekânların adıdır. İlçemizde pek kullanılmasa da, anlamını bilen ve barana sohbetlerine sıkça katılan biri olarak, geçen hafta sonu Meke Gölündeki geçirdiğim toplam 5 saatlik piknikten bahsetmek isterken dilime geldi barana kelimesi.

Dünya ve siyasi görüşlerimiz açısından, karşı kutuplarda sayılabilecek fakat hem akrabam abim ve yaşça büklerimden oluşan bir dost meclisi kurduk Meke’de. Tamamen tesadüfen karşılaştığım ve davete hiç itiraz etmeden balıklama kabul ettiğim bu Meke pikniğindeki saygı duyduğum ağabeylerim, Mehmet Elmas, fikir ve görüşlerine sıkça başvurduğum Köşe yazarımız İsmail Yazar ve çok samimi olmasak ta saygı duyduğum büyüğün Şeref İnci ile kelimenin tam anlamıyla “Meke Baranası’ nı kurduk o gün.

Sohbetimizin konusu ve içeriği ile ilgili teferruattan ziyade sizlerle paylaşmak istediğim konu şu. Nolur birbirimizi, sırf dünya ve siyasi görüşlerimizden dolayı önyargı ile şucu-bucu diye ayırmasak ya da, benim gibi düşünenler ve ben gibi düşünmeyenler diye bölücülük yapmasak ta, böyle baranalarda biribirimizi dinleme ve anlama zahmetine katlanabilsek, inanın öyle müspet kazanımlar elde ediyor ki insan.

Ben şahsen bu Meke Baranasından çok şeyler kazandım. Kısaca bir örnek verecek olursam; yaşadığım aile ve iş ortamımda genelde muhafazakâr görüşe sahip hatta radikal dindar sayılabilecek insanlarla çok sık dini konuları tartıştığım olmuştur. (Tartışmak ve Kavga, yani mücadele anlamındaki Kavga, zaten benim genlerimde fazlaca mevcut) Ama itiraf ediyorum o hacı hoca takımı yakın meclis toplantılarını hiçbirinden bu Meke Baransındaki kadar, gerçekçi bilgiler ve doyurucu ayağı yere basan karşı görüşleri seve seve kabul ettiğim ve teslim olduğumu hatırlamıyorum. Yani şunu demek istiyorum, ne olur bütün kardeşlerimiz, hep kendimize benzeyen ve zaten biz gibi düşünenlerle oturup birbirimize yağ yakacağımıza, farklı görüştekilerle, Barana sohbetlerine otursak ne kaybederiz sanki.

Tabiki bu sohbeti bende böylesine anlamlı kılan faktörlerden biri de “Dünyanın Nazar Boncuğu” diye tabir edilen, O muhteşem Meke’mizinde payı muhakkak. Her ne kadar suyu da çekilse, kokmaya da başlasa, onu o muhteşem ve heybetli duruşu yeter. Bu arada o günkü sohbette not aldığım ve araştırma sözü verdiğim, İslam tarihindeki  “Muaviye ve Yezidi”  “İmamı Caferi Sadık ve İmamı Azam Ebu Hanife” olaylarını teferruatlıca araştırıp öğreneceğimi ve o ağabeylerimle tekrar bir “Meke Baranasında” buluşmak üzere ayrıldık. Son olarak Barana’da ilk kez duyup not aldığım, bence çok anlamlı bir Kıssa ile satırlarıma son veriyorum.

“İnsanoğlu; teknolojide öyle bir çağı yakalamış tır ki, insan yaratılmaya bile başlanmış. Derken, insanlardan bazıları bir gün kendi aralarında toplanıp karar almışlar ve yaratanın huzuruna çıkmışlar. (Kıssa bu yaa) –Ey yüce yaradan, biz artık sana kulluk etmek istemiyoruz. Çünkü biz senin, ‘yaratılanların en kutsalı’ dediğin insanı bile yaratabiliyoruz…  Yaradan da onlara; Öylemi? Peki o zaman hemen şuracıkta bir insan yaratında, birde ben göreyim demiş. Heyet lideri, yanındakilere seslenmiş.    –Haydi arkadaşlar, getirin şuradan iki çuval toprak... Tam o sırada yaratan söze girmiş. –Yok öyle benim toprağımdan almak, herkes kendi toprağını kullansın…”  Ne olacam demeyip, ne odum… diyenlere ithaf olunur.

En derin saygı selamlarımla.

 

 ***Adam Gibi***********

“Ölçekleri yanlış olanın,

Ölçümleri de yanlış olur.”

******Hikmetli Sözler*****

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.