MHP'ye destek AKP'den intikam mı?
İskenderpaşa Cemaatinin, MHP’ye destek verdiğini deklare eden açıklaması, muhafazakar camiada gerçek anlamda bir şok etkisi uyandırdı.
AK Parti’nin Anayasa’yı değiştirecek bir çoğunlukla Meclis’e gelmek için bütün varlığını ortaya koyduğu bu dönemde, İskenderpaşa Cemaatinden gelen bu ters vuruşu, kolay anlayabilmek mümkün değildi.
Bu açıklamada anlaşılmayan bir tavır daha vardı. Cemaatler, dernek tarzında bir yapı olmadığı için dışa dönük açıklama pek yapmazlar. Hele hele yazılı hiç açıklama yapılmazken, İskenderpaşa Cemaati, tavrını niçin böyle aleniyete dökmüştü?
Ben de açıklamayı ilk duyduğum andan itibaren şaşkına döndüm. Kendimce ihtimalleri aklımdan geçirmeye çalıştım.
- Acaba Nurettin Coşan, babası rahmetli Esat Coşan’ın, Necmettin Erbakan ile ters düşmesinin bir tür intikamını mı almak istemişti? Ne de olsa AK Parti de Milli Görüş geleneğinden diye...
- Cemaatten bazı isimleri AK Parti’den aday göstermek istemişler de bu istekleri mi reddedilmişti. Bunun üzerine, “Biz de sana gösteririz!” tarzında bir çıkış yapma gereği duyulmuştu?
- Kim bilir belki de Cemaat lideri konumundaki Nurettin Coşan, AK Parti ile şahsi derin bir kırgınlık mı yaşanmıştı ?
Belki başka ihtimaller de sıralanabilirdi.
Cemaat içerisinde tanıdığım isimlerle irtibata geçip aklıma takılanları doğrudan sormaya karar verdim.
Yaptığım görüşmelerde, bazı isimlerin zaman içerisinde, cemaat bağlarının Esat Coşan Hocaefendiye şahsi muhabbete dönüştüğünü gördüm. Hemen hepsinin de hiçbir cemaat bağı kalmamasına rağmen İskenderpaşa Cemaati hakkında en küçük bir rencide edici ifade kullanmamaları dikkatimi çekti.
BAHÇELİ BİLE ŞAŞIRMIŞ OLMALI
Cemaatin önde gelen isimlerinin yaptığı değerlendirmeler gerçekten dikkate değerdi. Farklı isimlerden dinlediklerim, sanki bir ağızdan çıkan sözler gibiydi.
Paylaşacaklarıma katılır ya da katılmazsınız. Ama anlatılanlarda hiç yabana atılmayacak öngörüler ve yaklaşımlar var.
Nurettin Coşan’ın imzası ile açıklanan deklarasyon, MHP ile yürütülmüş bir pazarlık sonucu alınmış bir karar değil. Cemaatin kendi iç değerlendirmesi sonucu verilmiş bir karar.
“MHP lideri Devlet Bahçeli bile açıklananlara şaşırmış olmalı” deniliyor.
Bu camianın başından bu yana MHP ile yolları hiç kesişmemiş. Milli Selamet Partisi’nin kuruluşunda aktif rol almış bir cemaatin sonraları bir dönem Özal’a bile destek verdiği bilinir.
3 Kasım 2002 seçimlerinde AK Parti’ye destek veren cemaat, 1 Mart Tezkeresi sonrasında ters düştü. Yalnız ters düşmekle kalmadı. 7 Ekim 2003 tarihinde Nurettin Coşan bir bildiri yayınladı ve “Müttefikler başka İslam ülkelerini de işgal etmek isterse izin verecek misiniz?” diyerek AK Parti ile köprüleri atmıştı.
Anlaşılacağı üzere, bu cemaatin yazılı bir açıklama yapması MHP desteğinde ilk değil. Daha önce de AK Parti’ye net tavır aldı.
MHP’ye esas destek vermelerinin ardında ise tam bir dervişlik yaklaşımı var. Cemaatçilik değil, diğergamlık var.
Öyle ise İslami camianın tepkisinin çekileceği bilinmesine rağmen bu karar niçin alındı?
“Bir kere camiadan hiç kimse aday olmadı. Bu biline” dendikten sonra yapılan değerlendirme şöyle:
“AK Parti yeniden iktidar olacak. Önümüzdeki 4 yıllık dönemde sivil anayasa yapılacak. Bu Meclis’te CHP olacak. Dahası, bu Meclis’te bağımsızlarla Meclis’e kanal açan BDP de yer alacak.
Bu Meclis yeni Anayasayı yapacaksa, Anayasanın olabildiğince geniş kesimler tarafından hazırlanması gerek. BDP’nin olduğu, MHP’nin olmadığı bir Meclis’in yapacağı Anayasa toplumsal mutabakat sonucu hazırlanmış olmaz.
Dahası MHP Meclis dışı kalırsa, genç tabanı yeniden kontrolden çıkar. Partisini Meclis dışı bırakmış bir genel başkanın sözünü kimse dinlemez.
Biz ülkenin uzun vadeli menfaatlerini düşünerek hareket ediyoruz.”
AK PARTİ’YE VERİLMEK İSTENEN DERS
Muhataplarımın net söylemediği ama farklı isimlerin bir tarafından temas etmelerinden anlıyorum ki, buradan AK Parti’ye de verilmek istenen bir ders var.
AK Parti’nin çok iyi niyetlerle işbaşına geldiği konusunda hemen hepsi hem fikirdi. Ancak, zaman içerisinde kendi taraftarlarını kalkındıran bir hüviyete bürünmüş olması, cemaati fazlasıyla rahatsız etmişe benziyor.
Konuştuğum isimlerden birinin söylediği sözü aynen paylaşmak istiyorum. “Aslında bu biraz da AK Parti’nin kibirli bir tavrına karşı da bir duruş sergiliyor.”
Alevi açılımı, Kürt açılımı hatta Sulukule açılımı bile yapıldı ama dindarların temel taleplerine yönelik neredeyse hiçbir şey yapılmadığı görüşü cemaatte hakim durumda.
Bunlarla ne kastedilmek istediklerini sorduğumda, “Diyanet feryat ediyor. 12-15 yaş Kur’an öğrenmek için çok geç diye. Ne var ki hiçbir adım atılmadı” diye en büyük sorunu dile getirdi.
“AK PARTİ’YE EN KÜÇÜK BİR HAKARET YOK”
En çok merak ettiğim noktalardan birisi de, bildiride yer alan ağır ifadeler idi. “Domuz sürüsü”, “hain köpek” ifadeleri kimler için kullanılmıştı. Muhataplarıma bunu da sordum.
“Kesinlikle, kesinlikle” diye başladı cümleye. “Bu ifadelerin muhatabı kesinlikle AK Parti değil. Öyle olsa, o ifadelerin üzerinde yaptığı iyi şeyleri teslim eden ifadeler olur muydu?” diye topu benim tarafıma attı.
Dayanamadığım o kritik soruyu sordum. “İskenderpaşa Cemaati pornoculara destek verdi diye yaftalanmaktan korkmadınız mı?” dedim.
Aynı netlikte cevap verdi:
“Bu ülkeyi değil de kendimizi düşünmüş olsa idik bu yaftalanmayı dikkate alırdık. Biz bugünü düşünmedik. Bu ülkenin bir iç savaşa sürüklenmek istemesinin önüne geçtik. Bizim yaptıklarımızın önemi aradan yıllar geçtikten sonra anlaşılacak.
1 Mart Tezkeresine karşı çıktığımızda, ‘Nakşi şeyhi CHP ile kolkola’ dediler. Sonradan bizim haklılığımız ortaya çıktı. Bunda da öyle olacak. Biz yalnızca bu ülkeyi sürüklenmek istendiği yerden çekip almaya çalışıyoruz. Zaten bu kasetleri çıkaranların da yapmak istediği MHP’yi Meclis dışı bırakarak bir çatışma ortamına sürüklemek.”
Söylenmeyen ama anlatılanların özü, “Böyle bir tablo olmasa biz manevi bir şahsiyeti aslanların önüne atar mıydık” idi.
Ünal TANIK / Rotahaber