Prof. Dr. Ali Akpınar

Prof. Dr. Ali Akpınar

Miras paylaşımında..

Miras paylaşımında dini hatırlamak

 

Telefondaki ses, kızkardeşlerini şikayet ediyordu: Babaları ölmüş, sıra mirasını paylaşmaya gelmişti. Erkekler, dine göre paylaşalım derken, kocalarının da desteğiyle kızlar yasaya göre paylaşalım diye tutturmuşlardı. Dine göre paylaşırlarsa erkeklere pay fazla düşecek, yasaya göre paylaşırlarsa kızlarla erkekler eşit miktarda pay alacaklardı. Bu durumda yasaya göre paylaşım olursa, erkekler günaha girerler miydi, günaha girerlerse bu günahtan ölünün payına da bir şey düşer miydi?

Telefondaki o sese şunları söyledim:

Bizim dinimiz, doğumundan ölümüne insanın karşılaşabileceği tüm problemleri gündemine alan bir dindir. Bu meyanda din, miras paylaşımına dair temel esaslar da belirlemiştir. Nitekim Nisa suresinin başında ve sonunda yer alan iki sayfaya yakın ayette bu esaslar açıklanmıştır.

Müslüman, her konuda Yüce Allah’a ve O’nun dinine teslim olan kimse demektir. Gerçek Müslüman, Yüce Allah’ın hükümlerine boyun eğmek zorundadır. İşine gelen konularda O’na teslim olup, işine gelmeyen, çıkarına dokunan konularda O’na karşı gelmek mümine yakışmaz ve onun Müslümanlığı ile bağdaşmaz.

Öldükten sonra kişinin amel defteri kapanmıştır, artık hadislerde belirtildiği üzere, ölen kişinin geride bıraktığı sadaka ı câriye, kendisiyle faydalanılan ilim ve kendisine dua eden salih evladın yaptıklarından kendisine sevap yazılır. Bir de şayet o kişi, iyi bir çığır açmışsa, o çığırda gidenlerin sevabından nasiplenir; kötü bir çığır aşmışsa, o çığırda gidenlerin günahından pay alır.

Öte yandan ölen kişi, çocuklarını İslamî terbiyeye uygun olarak yetiştirip yetiştirmediğinden sorumludur. Şayet o kişi, çocuklarına karşı vazifelerini yapmışsa, sözgelimi doğan çocuğuna güzel bir isim koymuş, helal lokma ile onu büyütmüş, temel İslamî bilgileri ona öğretmiş, sünnetini yapmış, evliliğine yardımcı olmuşsa… Bütün bunlardan sonra oğlunun yahut kızının yaptıkları/yapacakları kendilerini bağlar. Onların yaptıklarından anne baba sorumlu olmaz, çünkü herkes için ancak yaptıklarının karşılığı vardır, herkes kendi yaptıklarının sonucuna katlanır, hiç kimse bir başkasının günahını yüklenmez.

Örnek verecek olursak Hz. Âdem ve eşi Hz. Havva, ebeveyn olarak çocuklarına karşı vazifelerini yerine getirmişlerdir. Dolayısıyla kardeş kâtili Kâbil’in yaptıklarından anne baba olarak onlar sorumlu değildirler. Hz. Nuh da bir peygamber baba olarak çocuklarına karşı vazifesini yapmıştır, oğullarından birinin inkârcı olmasından o sorumlu olmaz.

Gelelim kardeşlerin durumuna. Elbette Müslüman olduğunu söyleyen bir kişi, kadın olsun erkek olsun, Yüce Allah’ın herhangi bir konudaki hükmüne, Allah’ın hükmü olduğu için boyun eğerse- ki ona yakışan da budur- bundan sevap kazanır. Aynı şekilde, Allah’ın hükmü olduğunu bildiği halde ve buna inandığı halde, o hükmün gereğini yerine getirmezse günahkâr olur. O hükmü çiğnemesi karşılığında elde edeceği dünyalıklar da bu konuda ona bir fayda sağlamaz.

Ancak şu hususun da asla göz ardı edilmemesi gerekir: Miras paylaşımı demek olan Ferâiz konusu, İslam Hukukunun temel konularından biridir. Ancak konu, İslam Hukuk kitaplarının en son konusudur. İslam Fıkhı, Kitabü’l-İman, Kitabü’t-Taharet, Kitabü’s-Salât konularıyla başlar ve zekat, oruç, hac, alışveriş, nikah ve sosyal ilişkilere dair pek çok konu ile devam eder, nihayet kişi öldüğü zaman sözkonusu olacak olan Feraiz konusu ile sona erer. Şimdi ben, miras paylaşımında dinin hükümlerini yerine getirmek istemeyen kız kardeşlerinden şikayet eden telefondaki sesin sahibi kardeşime diyorum ki:

Güzel kardeşim dun, anne babamızın ölümünde ve miras paylaşımında mı hatırlanır? Sen, şimdiye kadar kız kardeşlerine dini hatırlattın mı, sözgelimi imandan, abdestten, namazdan, oruçtan, zekâttan, hacdan, İslam’a göre evlilik ilkelerinden, sosyal ilişkilerden bahsettin mi? Kardeşlerin bu konulardaki İslamsızlıkları seni hiç rahatsız etti mi? Yoksa bunlar seni hiç ilgilendirmedi de sıra miras paylaşımına gelince, konu keseye dokununca dinin hükümlerini mi hatırladın? Kızkardeşlerin evlenmeden önce, evlenirken ve evlendikten sonra onların haklarını baban yahut erkek kardeşler olarak sizler ne kadar gözettiniz?

Unutmayalım ki İslam dini, bütün hayatı kuşatan bir dindir. O, bütün parçalarıyla birlikte kabul edilmeli ve bütün parçalarıyla birlikte yaşanmalıdır. Ondan işimize geleni, işimize geldiği zaman ve işimize geldiği şekilde faydalanmaya kalkarsak bu samimi ve gerçek Müslümanlıkla bağdaşmaz.

Yüce Rabbimiz, hepimizi dini bütün olanlardan eylesin!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.