M. Ali Köseoğlu
Mümkün mü devrilmesi karanlığın?
Sinan Ümit ağabey önce telefonda iletti heyecanını...
-Nuri Pakdil Konya’ya geliyor. Senin işine yaracak bir kitap var elimde. Onunla ilgili bir bölümü fotokopileyip göndereceğim, dedi.
Sonra vazgeçmiş...
Göndermek yerine elinde bizzat kitapla çıkageldi...
***
Sıddık Akbayır’ın ‘Edebiyat Karın Doyurmaz Çay İçirir’ kitabı...
94. sayfayı açarak ‘Nuri Pakdil’ hakkında yazılanları okumaya başladı...
Tam 9 sayfalık bir bahis...
1. Madde şöyle: Her ‘eylem’i bir rivayet gibi anlatan Nuri Pakdil’in hangi şehirde, hangi otelde, hangi mekânda yaşadığı pek bilinmez. Uzun bir suskunluktan sonra, soylu eylemine, ‘bilgi’den çok ‘bilinç’ aktaran “Otel Gören Defter”i yazarak ‘Sükût Suretin’nde devam eder.
***
Konya Kitap Günleri kapsamında Nuri Pakdil usta ile Rasim Özdenören ağabey cumartesi günü Konya’daydı. Büyükşehir Belediyesi’nin misafiri olarak...
Cumartesi sabahleyin kahvaltıda birlikte olma imkânı elde ettik...
Aydınlar Ocağı Başkanı Mustafa Güçlü ile birlikte Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Abdülmelik Ötegen, Kültür Daire Başkanı M. Sami Küçüktığlı, Daire Müdürü Hasan Yaşar’ın ev sahipliğinde...
***
Nuri Pakdil’e şu soruyu sordum:
-İtalyan Türkolog Prof. Anna Masala 1970’li yıllarda sizin için “İnsanlar Pakdil’i ikibin yılından sonra anlayacaklar” diyor. 2000’li yıllar sizin için nasıl geçti, anlaşılabildiğinizi düşünüyor musunuz?
***
Onun bu soruya verdiği cevaptan önce yazmam gereken şeyler var.
31 Ocak 1984... Akay yokuşunda trafiğin kilitlendiği rivayet edilir.
Hüseyin Su şöyle anlatıyor: Kar yeni bir yıla Pakdil öfkesiyle yağmaktadır ve ‘Akay yokuşunda trafik tıkanmıştır. Ankara’daki öğrenci yurtlarına haber verilmiş ve Edebiyat’ın bürosundan başlayan kuyruk Demirler pasajından Akay yokuşuna taşmıştır. İnsanlar, kucaklarında kitaplar ve dergilerle yokuştan aşağı inmektedirler. Nuri Pakdil, takım takım kitapları ve dergileri öğrencilere dağıtmaktadır.
***
Bu olayı da hatırlattım...
15 yıl boyunca Edebiyat Dergisi’ni çıkarmak için çektiği sıkıntılar...
Ve kitapların satılmayışı...
Sebep bu...
Öfke bu...
Güzel bir öfke ama...
Yakıp yıkmadan, öğrencilere dağıtmak!
***
Peki, yıl 2014...
Pakdil 2000’li yıllarda anlaşılabilmiş midir?
Şöyle cevap verdi:
-Biraz anlaşılmıştır... Şimdi kitaplar satıyor.
***
2001 yılında kitaplığıma koyduğum ‘Kalem Kalesi’nden fal çekiyorum.
Şu satırlar düşüyor yoluma:
Sayın Bay,
Temel taşlarını yerinden oynatmadan mümkün mü devrilmesi karanlığın?
Ben sorumluluk duyuyorsam insanlığın konuşlandırılışından, çelikten sinelerle, karanlığın temel taşlarını yerinden oynatmaya başlıyorum demektir.