Müslüman olsaydı kesin 'Terörist'ti !
Eğer bu eyleme girişen kişi, örneğin El Kaide’nin veya benzeri bir grubun mensubu olsaydı, resmi ağızlar ve medya, onu muhakkak “terörist” olarak adlandırırdı.
Sami Kohen/ Milliyet
Norveç'teki Terör Neler Öğretiyor?
Norveç’i kana bulayan Anders Behring Breivik için “cani”, “deli”, “paranoyak” gibi sıfatlar kullanabilirsiniz. Bunların hepsi Oslo ve Utöya Adası’ndaki katliamı gerçekleştiren bu 32 yaşındaki katile uyar. Ancak Breivik’i en doğru şekilde tanımlamak için kullanılması gereken sözcük, “terörist”tir.
Eminiz ki, eğer bu eyleme girişen kişi, örneğin El Kaide’nin veya benzeri bir grubun mensubu olsaydı, resmi ağızlar ve medya, onu muhakkak “terörist” olarak adlandırırdı. Oysa uluslararası ajanslarda ve TV kanallarında, Breivik’ten “saldırgan” diye söz ediliyor...
Yetmiş altı kişinin canına kıyan Breivik’in giriştiği eylem, terör değil de nedir? Kaldı ki, o akli denge bozukluğu geçirmiş, daha önce cinayet işlemiş biri değil. Sarışın, mavi gözlü, iyi eğitim görmüş, iş güç sahibi, orta halli bir Norveçli... Daha genç yaşta muhafazakâr Terakki Partisi’ne girmiş, ama sonradan onun sağcı görüşlerini hafif bulup partiden ayrılmış ve kendi orijinal fikirlerini kâğıda dökmüş...
İşte 1500 sayfa tutan “manifesto”su, Breivik’in nelere inandığını ve bu eylemi nasıl hazırladığını ortaya koyan bir belge. Burada ağırlık, ırkçı ve kökten dinci fikirleri... İslam’a karşı fobisi ve nefreti... Yabancı göçmenlere karşı düşmanlığı... Marksist diye nitelendirdiği sol hükümetlerin “çok kültürlü toplum” kavramına karşıtlığı... Ve bütün bu “tehlikeleri” bertaraf etmek için, yeni bir “Haçlı seferi”ne girişme lüzumuna olan inancı...
İşte Norveçli terörist profilinin arka planı bu...
Yerli malı terör
Norveç’teki bu olaydan çıkarılacak önemli sonuçlar var.
Norveç, dünyanın en sakin, huzurlu, hoşgörülü, özgür, müreffeh ve barışçı ülkelerinden biri.
Son terör eyleminin “dışardan ithal” yolu ile gelen bir olay değil de, “yerli malı” bir saldırı olması, herkesi şaşırtmıştır.
Breivik’i bu çılgın yola sevk eden şey, “manifesto”sunda da ifade ettiği kaygılar, korkular, kin ve nefret duyguları ve şiddete olan eğilimidir.
Bu, Norveç toplumunun önemsediği değerlere taban tabana zıttır. Yani bu 5 milyon nüfuslu ülkede bu akım oldukça marjinaldir.
Nitekim Norveçli terörist, bu görüşlerini olgunlaştırırken İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerindeki radikal sağcı çevrelerle temas halinde olmuştur.
Bu olay, aşırı sağın Avrupa’daki yükselişinin artık tehlikeli boyutlar almakta olduğunu ortaya koyuyor. Halen Almanya’dan Hollanda’ya, Fransa’dan Avusturya’ya, İngiltere’den İsveç’e kadar birçok Avrupa ülkesinde, aşırı milliyetçi, ırkçı partiler ve gruplar özellikle İslamofobi gibi popülist tavırlarıyla, giderek güçleniyorlar.
Şimdiye kadar bu ülkelerin yöneticileri, hatta istihbarat birimleri, bu gidişatı önemsemediler. Ama Norveç’teki olay bugün Avrupa için esas tehdidin -terör dâhil- bu yönden gelmekte olduğunu açıkça gösteriyor.
Demokrasi testi
Oslo- Utöya katliamı, Norveç’i “demokrasi-güvenlik” denklemi konusunda bir sınavla karşı karşıya bırakıyor.
Açıkçası Norveç şimdiye kadar güvenlik alanında fazlasıyla rahat hareket etmiştir. Şimdi olup bitenlerden sonra terör korkusu, onu da daha sıkı güvenlik tedbirleri almaya sevk ediyor. Örneğin, Oslo’da resmi binaların etrafında ilk kez askeri birlikler devriye geziyor...
Ama Norveç terörle mücadele ederken, demokratik değerlerinden vazgeçmeyi düşünmüyor.
Bunda bütün Norveçliler hemfikir...
Başbakan Jens Stoltemberg’in şu sözleri anlamlı ve esinlendiricidir: “Şiddete karşı en iyi yanıtın daha çok demokrasi olduğunu ve açık toplum ve hoşgörü geleneğinin korunacağını göstermeye kararlıyız...