Derviş Argun
Müteyakkız Olmalıyız
FETÖ lideri Mısır Televizyonuna verdiği mülakatta, Türkiye’ye müdahale talebinde bulunmuş. Yani uluslararası güçlere, ABD’ye, NATO’ya, BM’ye bir sebep uydurun ve askeri güçlerinizle Türkiye’yi işgal edin diyor. Ruhu köleleşmiş birisinden daha seviyeli bir duruş beklenmez. 15 Temmuz gecesi, ne denli cani, ne becerikli katil olduklarını gösterdiler. 15 Temmuz sonrasında da ne denli yüzsüz oldukları ortaya çıktı.
Türkiye’de, bu katiller sürüsünü veelebaşısını,bunca katliamdan sonra belki utanır, sıkılır da bir köşeye çekilir diye bekleyen, ya da bu umudu içinde yaşatanlar olabilir. Onları bile mahcup eden bir pişkinlik. Hizmet ettiği efendilerine mahcup olmamak için yarım kalan işini, Amerikalıya, İngiliz’e, Fransız’a, havale etmek. Nasıl bir onursuzluksa, sadece yaşayan bilir.Hem FETÖ’nün lideri, hem de ona bağlı olanlar, içlerinde taşıdıkları Frankestein’ı daha fazla gizleyemediler, ölüm olup kustular. Onca mazlumun kanına girdiler, onca masumun hayatına kastettiler.
Yaşadığımız günlerin hassasiyetinden dolayı toplumun kategorik bir ayrışmaya girmesini çok tehlikeli bulanlardanım. Ayrışmanın, darbeciler ve bu darbeye destek veren, lojistik sağlayan, alan açan, içeriden ihanet edip kapı aralayanlarla bu darbeye karşı olan millet olarak şekillenmesi dışında bir formatta olması bize güç kaybettirir. Nasıl ki, 15 Temmuz gecesi milliyetçisinden pür şeriatçısına kadar tüm sosyoloji birkaç ortak slogan etrafında birleşerek darbeyi ters yüz etti. Yine aynı şekilde önümüzdeki günlerde de ortak değerler dışındaki birikimlerimizi bir köşeye koyarak bu birlikteliğimizi devam ettirmeliyiz. Allah, vatan ve bayrak bu toplumun neredeyse tamamının ortak değeridir. Ortak değerlerimize eklemlediğimiz ve çoğu kendimizden menkul ayrıntılar bu birlikteliğe zarar vereceği gibi, toplum içinde yeni Frankestein’lar üretecektir. Bu ne İslam peygamberi Muhammed (a.s) ‘ın getirdiği mesaj ne de bu mesajın bize kadar taşıdığı müktesebatla örtüşen bir durum değildir.
Halen bir kaygı yaşadığımız doğru. Bu kaygının oluşma sebebi nedir? 15 Temmuz darbe kalkışması bastırılmış, hükümet güçleri tüm ülke sathında kontrolü ele almışken, neden 14 Temmuz’a göre daha dikkatli ve daha müteyakkız olmalıyız?
Darbe kalkışmasının üzerinden tam 25 gün geçmiş olmasına rağmen hala ne AB ülkelerinden ne de ABD’den resmi zevat düzeyinde bir geçmiş olsun teması olmamıştır. Aksine Avusturya ve kimi ABD’li senatörler başta olmak üzere, 15 Temmuz darbe kalkışmasını bastıran milletimiz ve onun lideri Tayyip Erdoğan’a dönük saldırılarına devam etmişlerdir. Sanki darbeye karşı canını feda ederek sivil duruş geliştirmek, yediden yetmişe sokağa çıkarak tank paletleri altında canını vermek ama cuntaya geçit vermemek suçmuş gibi davranıldı. Bir anlamda darbeyi bastırmak, gösterilen ilgisizlikle cezalandırıldı. Bu davranış biçiminin ne bu milletin yanında ne de liderin yanında bir kıymeti harbiyesi yok. Yok, ama devamında düşünülen şeytanlıklar açısından bir karşılığı var.
Bu durum, halen bu ülkenin 15 Temmuz darbe girişimi mimarlarının masasında durduğunu gösterir. ABD’den, 15 Temmuz sonrası gelen ilk ziyaretçinin askeri üniformalı en üst düzey asker olması, tehdidi yapanları işaret ettiği gibi devam ettiğini de ispat eder.
Hem FETÖ’nün hem de sahibi efendilerinin en iyi yaptıkları şey, fitne çıkarmaktır. Allahü Teâla, fitnenin ölümden daha şiddetli olduğunu bildirirken, esasen yıkıcı yönünü belirginleştirir. Hemen önümüzde duran Suriye gerçeğine bir göz attığımızda fitnenin hangi saikler üzerinden vurucu hale getirildiğini görebiliriz. Türkiye için de aynı yöntemleri izleyeceklerinden hiç şüpheniz olmasın. Toplumu, farklılıkları üzerinden parçalayarak, bu farklılıkları vazgeçilmez kabul eden hamaset düzeyi yüksek bireyleri bir araya getirmek. Sonrası, söylemeye bile gerek yok.
15 Temmuz gecesi gördük. Bu millet dindar. Bu millet vatanperver. Bu millet fedakâr. En önemlisi bu millet kahraman. İhtiyacımız olan şey, ölümden de öte olan fitneye kapımızı kapalı tutmak. Farklılıklarımız üzerinden gönül ve beden coğrafyamızda yol almaya çalışanlara fırsat vermemek. 15 Temmuz gecesi bu millet üzerine düşeni bihakkın yaptı. Tankın paletlerine ya da üzerine yağan füze ve kurşunlara bedenlerini siper ederken yanındakinin ya da elinden tutup kenara taşıdığı yaralının ideolojisini sormadı. Zor zamanların asil duruşu her ne ise, onu yerine getirdi. Şimdi sıra devlette. Örtmeden ve adaleti de elden bırakmadan bu fitne yumağını geldikleri çukura gömüp bir daha bu milletin yakasına yapışamayacak kadar etkisiz hale getirmelidir.
Devlet kademelerinde pozisyon işgal edip de bu mücadelede Cumhurbaşkanını halen yalnız bırakanlar var ise, ne Allah’a ne de bu millete hesap veremezler. Hak, her şeyi görüyor. Halk, her şeyi biliyor.
Derviş Argun