Müzikten virüs bulaşır mı?

Müzikten virüs bulaşır mı?

Yolda yürürken duyduğunuz bir müzik, aslında cebinize özel virüslerle dolu bir kod olabilir mi?

Müzikle etkinleşen virüsler sistem güvenliği kavramını sil baştan yazacak. Virüsler, ya da daha geniş anlamıyla kötü amaçlı yazılımlar hakkında bildiklerinizi unutun. Zira çok da uzak olmayan bir gelecekte özellikle mobil sistemler için ciddi tehlike arzetmesi muhtemel yeni bir tehdit ortaya çıkacak; Müzik, titreşim, ışık ve maytetik alanlar yoluyla aktif hale gelen virüsler.

Sistem güvenliği üzerinde araştırmalar yürüten University of Alabama bilim adamlarının hazırladıkları "Algılama Yoluyla Aktifleşebilen Tespiti Güç Mobil Aygıt Komuta ve Kontrolü" adlı çalışmada internet dışı yollarla aktif hale getirilebilecek virüsler ve diğer kötü maksatlı yazılımlara değiniliyor. Çalışmada akıllı telefon ve diğer mobil cihazlar için 15 metreye kadar uzaklıktan internet dışı yollarla faal hale gelebilen virüsler yazılmasının mümkün olduğu ve bu tür standart dışı tetiklenen yazılımlara karşı henüz hiç bir savunma yönteminin var olmadığına yer veriliyor.

Bu kötü senaryoya göre siz Starbucks'ta hafif bir müzik eşliğinde kahvenizi yudumlarken, masanın üzerine koyduğunuz telefonunuzda uyku durumunda olan bir virüs çalan bir şarkı ile birlikte aktif hale gelebilir. Uyuyan bir virüsün uyanması TV ve radyo programları yoluyla gelen gizli tetikleme mesajları ile de gerçekleşebilir. Yine sizden habersiz telefonunuza sızmış bir virüsün ışık yoluyla da zarar verici görevine başlaması olası. Uzmanlar, son olarak manyetizmanın da özellikle cep virüslerini harekete geçirmede kullanılabileceğine değinerek, menzil olarak kısa bile olsa bu yöntemle yapılacak bir aktifleştirmenin telefon cepte dahi olsa çalışabileceğini belirtiyorlar. Günümüzde sistem güvenliği baştan sona internet ve e-posta kaynaklı geleneksel kanallar üzerinden gelen tehditlere karşı yapılandırıldığından bu tür standart dışı tetikleme yöntemlerinin önüne nasıl geçilecebileceği belirsiz.

Şimdilik kulağa bilim-kurgu filmi gibi gelse de her yeni nesil mobil cihazla birlikte teknolojinin daha da geliştiği ve akıllı telefonların taşıdıkları algılayıcıların yeteneklerinin giderek arttığı gerçeği göz önüne alındığında uyarı niteliğindeki bu çalışmanın sistem güvenliği kavramında köklü değişiklerin habercisi olduğu tartışılmaz.