Nuray Mert'e ders verdi!

Nuray Mert'e ders verdi!

Bazı aydınlar teröre karşı güç kullanımı ile terörü karıştırıyorlar. Bazen ikisni aynı kefeye koyuyorlar. Bunlardan birisi Nuray Mert. Sedat Laçiner, Mert'e bakın nasıl ders verdi?

BDP otobüsüne çıkıp zafer işaretine yapan Nuray Mert'e Prof. Dr. Sedat Laçiner, terör dersi verdi. PKK'yı bir direniş örgütü gibi göstermeye çalışan Nuray Mert'e Laçiner'den bir tavsiye:

"New York’a gitsin ve El Kaide’nin bir terör örgütü olmadığını, meşru bir direniş örgütü olduğunu basın toplantısı ile açıklasın. Bakalım FBI’ın tepkisi ne olacak. Ya da aynısını Madrid’de ETA, Londra’da IRA için yapsın. Bırakınız terör örgütünü savunmayı, İngiliz Terör Yasası’na (Terorism Bill, 2000) göre örgütün renklerini üzerinde bulundurmak bile daha düne kadar terörist olmak için yeterliydi."

İşte Sedat Laçiner'in bugünkü yazısı;

Şiddete karşı çıkayım ya da demokrasiyi savunayım derken, sapla saman iyice birbirine karışıyor. Öyle ki bazı aydınlar meşru güç kullanımı ile terörü birbirine karıştırabiliyorlar. Katıksız terör ile güvenlik güçlerini aynı kefeye koyup, her ikisine de ateşkes çağrısında bulunanımız bile var.

Bakınız ne diyor Milliyet’ten Nuray Mert:

“Şiddete karşı çıkmak ve tartışmak başka şeydir, ‘terörle işbirliği’ yapma iması ile ses kesmeye çalışmak başka! Bu ülkede ‘PKK terör örgütüdür’ diyenler kadar ‘PKK bir direniş örgütüdür’ diyenler serbestçe konuşamıyorsa, özgür ve verimli bir tartışma sürdürülemez.

Mert buna benzer çıkışlarını daha önce de köşesinden ve ekranlardan yapmıştı. Bu konuda Mert yalnız değil. Pek çok yazar PKK’yı meşru bir direniş örgütü olarak görmeyi demokratlığın bir gereği sanıyor. PKK’nın kullandığı şiddet ile güvenlik güçlerinin kullandığı şiddeti aynı kefeye koyuyor...

Doğrudur, terör tanımları çok çeşitlidir ve kiminin teröristi bir diğerinin ‘özgürlük savaşçısı’ olabilir. Fakat tartışmalı kısımlar olsa da bu iş o kadar da basit değildir. İyi kötü terörün ne olduğu bellidir ve PKK’ya da ‘terör örgütü’ diyemezseniz, ‘terörist’ diyebileceğiniz yeryüzünde ikinci bir örgüt kalmaz. Bu nedenle “PKK bir direniş örgütüdür” diyenler onun aynı zamanda bir terör örgütü olduğunu da görmek zorundadırlar.

***

Terörün ne olduğu aslında bellidir ve haklılığınız ya da uğradığınız haksızlıklar yaptığınız eylemi ‘terör eylemi’ olmaktan çıkarmaya yetmez. Örneğin kalabalık bir sokakta, hedef ayırmaksızın bomba yüklü bir arabayı havaya uçuruyorsanız yaptığınız eylem tartışmasız terördür. Bunu yapan dünyanın en haklı örgütü de olsa eylem şekli onu en haksız noktaya taşır. Bu eylemi savunan kim olursa olsun terörü övmüş ve meşrulaştırmış olur. Dolayısıyla eylemi ve gerçekleştiren örgütü övmesi de kanunlarca terör eylemine iştirak sayılır. Çünkü sözlü de olsa bu tür destekler eylemle amaçlanan korkuyu yayma ve terörü meşrulaştırmaya girer ki, pek çok terör yasasına göre bu da aslında bizzat terörün kendisidir.

Peki, PKK böyle eylemler içinde mi? Evet içinde. PKK’nın neredeyse tüm eylemleri tartışmasız terör tanımına giriyor. Uzaktan sivil bir arabayı taramak, top oynayan polisleri katletmek, dershane önünde bomba patlamak, öğretmen ve sağlık görevlisi kaçırmak, bir okulu tamamen yakmaya çalışmak, imam öldürmek, Taksim meydanında, Kumrular’da, Ulus’ta kalabalıkların içinde araba havaya uçurmak ve daha sayamadığımız binlerce saldırı PKK’nın ne olduğunu gözler önüne seriyor. Bu tabloya bakıp da birileri PKK’ya ‘terörist’ diyemiyorsa orada başka bir sorun vardır. Eğer PKK bir terör örgütü ise elbette bu ülkede “PKK bir direniş örgütüdür” diyenler “PKK terör örgütüdür” diyenler kadar rahat konuşamazlar. Nuray Mert’e tavsiyemdir, New York’a gitsin ve El Kaide’nin bir terör örgütü olmadığını, meşru bir direniş örgütü olduğunu basın toplantısı ile açıklasın. Bakalım FBI’ın tepkisi ne olacak. Ya da aynısını Madrid’de ETA, Londra’da IRA için yapsın. Bırakınız terör örgütünü savunmayı, İngiliz Terör Yasası’na (Terorism Bill, 2000) göre örgütün renklerini üzerinde bulundurmak bile daha düne kadar terörist olmak için yeterliydi.

***

Elbette meşru direniş örgütleri de, zayıf olduklarından veya başka nedenlerle bir yöntem olarak teröre başvururlar. Örneğin İsrail, Araplara terör dışında çok az seçenek bırakmıştır. FKÖ de bu nedenlerle teröre başvurmuştur. Ancak FKÖ terörü bırakıncaya kadar ‘terörist’ kalmıştır, ancak bıraktıktan sonra meşruiyet kazanabilmiştir. Pek çok istiklal savaşı da terörle başlamıştır. Ancak terörü belli bir aşamada bırakamayanlar her daim terörist kalırken, terörü zamanında bırakıp halk hareketine dönenler meşru örgüt haline gelebilmişlerdir. PKK ise bunu başaramamıştır. Bir örgüt 30 yıl boyunca salt terör yapıyorsa, onun değişmesi de mümkün değildir. Çünkü o artık terör müptelasıdır.