Yücel Kemendi
“O Şahıs” nereye koşuyor
Dershaneler konusunda herkes konuştu, bizlerde yazdık,
Zannedersem söylenecek bir şey kalmadı artık.
Bu konuda Hükümet yetkilileri konuştu, Dershaneciler konuştu,
Sonuç; dediğim dedik, çaldığım düdük.
Bunu sadece dershane meselesi olarak görünce,
Kim haklı kim haksız sorusuna tek bir cevap verilebilir.
İktidarın açıklamaları tatmin edici değil.
Ancak, soruna sadece dershane kapatması olarak bakmamalı, görünen dershane, peki görünmeyen bölümde neler var. Onu iyi araştırmak lazım.
Geçmişe dönük basit bir araştırma yaptığımız zaman, Hükümetle, %25 paya sahip dershane patronu, malum gurup arasında, değişik zamanlarda, değişik anlaşmazlıkların olduğunu görmekteyiz.
İlk sıkıntı Mavi Marmara olayı sırasında ortaya çıktı,
Sonra 7 Şubat MİT krizi, Ardından Hükümetin Askeri vesayeti sona erdirmek ve demokrasimizi Ergenekon örgütü denen beladan kurtarma çalışmasında.
Bazılarına göre, hükümet malum gurupla ittifak yaptı. Ancak gurup haddini aştı, bunun üzerine dershaneleri kapatma kararı gündeme geldi. İşin içine maddiyat girince de bu ittifak çatırdadı ve kavgaya dönüştü. Bunları ilk günden beri herkes biliyordu, ancak bu kadar büyüyeceğini tahmin etmiyordu.
Hükümet Ergenekon denilen örgütten kurtulmaya çalışırken, sanki kendi eliyle, birilerine yetki vererek, onların devleti ele geçirmesine izin vermişti.
Geçen hafta televizyonda kendi kanallarının dışında farklı bir kanalda konuşan malum guruptan bir vakıf başkanı, hükümet için büyük suçlamalarda bulunuyor, Dershane kapatmakla imam hatip kapatmayı aynı terazide tartıyor, hükümeti "devlet içinde 28 Şubatçıları aratmayan bir tasfiye yürütmekle" itham ediyordu.
Peki kim haklıydı? Mağdur olan kimdi, mağdur eden kimdi?
"Devleti ele geçirmeye çalıştığı" söylenenler bulundukları devlet makamında görev yaparken, malum gurubun çıkarını, kamu çıkarının üstünde mi tutuyorlardı?
Tabiî ki, bizim bunu bilme imkanımız yok!
Ancak geçen hafta bir yakınım bir şey anlattı,
Anlatılanları duyunca kanım dondu.
Van da görev yapan malum guruptan bir hekim “bana şu insanı öldüreceksin diye görev verseler aynen yerine getiririm” diyormuş.
Bunu duyduktan sonra hiç bir şeye olmaz demiyorum artık.
Bu aşamadan sonra “bu malum gurubun Ergenekon dan ne farkı var” diye sormak istiyorum.
Allah aşkına kılıç kınına sığmıyor artık. Bu anlatılanlar doğru mu? yanlış mı? Öğrenmemiz için, İki tarafta sosyal medya üzerinden konuşmayı bir tarafa bırakmalı neler olup bittiğinin doğrudan kamuoyuna anlatılmalılar artık.
Bunlar hep kapalı kapılar arkasında sürdü de şimdi daha iyimi oldu sanki.
Bu tartışmalar dershane olayından çıkmıştır artık. Ama bu kavgaya bu millet müsaade etmez.
Herkes bilmeli ki; Bu bir siyasi operasyon dur.
Bunun arkasında Cumhurbaşkanlığı seçimi var.
Bunun arkasında Başbakan'ın, cumhurbaşkanlığının engellenme isteği var.
Bunun arkasında Malum gurubun bütün eğitimi ele geçirme isteği var.
Kısacası; Bunun arkasında Erdoğan'sız AK Parti. İsteği var
Hoppala bende mi komplocu oldum yoksa?
Hayır benim yazdıklarım kesinlikle komplo değil tarihi gerçeklerdir.
Bu malum gurubun tarih boyunca Milli Görüş ile arası hiç iyi olmamıştır, Bugün, bu gurubun AK Parti iktidarı ile gerilim ve kavgasının çıkış sebebi de budur.
Yıllar önce malum gurubun lideri “o şahıs”; Yalçın Doğan'la yapmış olduğu bir televizyon programında, tüm siyasi liderlerden sayın diye bahsederken, günün başbakanı rahmetli Necmettin Erbakan ile ilgili konuşurken 'o şahıs' dediğini biliyoruz.
Yukarıda bahsettiğim malum gurubun vakıf başkanının canlı yayında ifade ettiği “desteğimizi çekeriz” ifadesini de, şaşkınlıkla söylenmiş bir ifade olarak değerlendiriyorum.
Bu aşamadan sonra, AK Parti'ye oy verilmeyecek sözleri “malum gurubun paramparça olması demektir”.
Bu guruba gönül verenler içerisinde tetikçilik yapacaklar mutlaka çıkacaktır. Ancak büyük bir kitle bu oyunun içerisinde yer almayacaktır. Çünkü Herkes cürümü kadar yer yakarmış.
Sanırım, artık her iki tarafın da halkın hakemliğine başvurması gereken zaman geldi de geçiyor bile...
Şimdi tekrar soruyorum? “O ŞAHIS” Nereye Koşuyor?