Derviş Argun
Öcalan' a rağmen HDP
Bu satırların yazıldığı saatler, 23 Haziran İstanbul seçimine bir gün vardı. Okunduğu saatlerde ise seçim yapılmış, sonuçlar açıklanmış olacak. 31 Mart seçim sonuçları üzerinden, 23 Haziran seçimlerini kestirebilmek aşağı yukarı mümkün gözüküyor. Halen iki ittifakın da birbirlerine belirgin bir üstünlüğü oluşmadı. CHP'nin oyları çalması durumu da masaya yatırılmış olsa 23 Haziran'da kazanan taraf, oldukça küçük oy farkıyla kazanacak gibi gözüküyor. Çünkü ittifakları tahkim eden taraflarda, henüz ciddi bir değişim ve farklı karar gözükmüyor.
Öcalan'ın avukatları eliyle gönderdiği ve HDP tarafından açıklanmayarak gizlenen mektubu, bir başka kanal üzerinden HDP seçmenine ulaştırıldı. Öcalan, seçmenin İstanbul seçimlerinde tarafsız kalmasını ve hiç bir ittifaka payandalık yapmamasını söylüyor. HDP yönetimi ve kandil, bu satırların yazıldığı saatlerde Demirtaş'ın dilinden, Öcalan'ın bu talimatını yok sayan açıklamalar yaparak İmamoğlu'na ve millet ittifakına desteklerini yinelemişlerdi.
Görünen o ki, HDP ve kandil, Öcalan'ın bu mesajını görmezden gelerek yok sayıyorlar ve 23 Haziran seçimlerinde de 31 Mart stratejisine devam ediyorlar. Bu, seçim sonuçlarına nasıl yansıyacak bu yazının okunduğu saatlerde ortaya çıkar. Ama Öcalan'ın bu mesajının gerekçeleri iyi ifade edilebilirse, HDP seçmeni için kafa karışıklığı oluşturacağı muhakkak.
Bence İstanbul seçimi özelinde esas sorgulanması gereken konu şudur.
Hem PKK'nın hem de FETÖ'nün üst düzey yetkililerinin isim vererek yapmış oldukları aleni desteğe rağmen İstanbul seçmeni halen CHP'ye oy vermeye neden devam eder?
Yani mutlaka hem CHP'nin hem HDP'nin seçmen kitlesinde teröre evet demeyen azımsanmayacak bir kitle var. Akşener'in İyi Parti' sini bu konuda anmaya bile gerek yok. Zira milliyetçi bir çizgiden geldiğini iddia eden bu kitlenin, PKK'nın desteklediği bir ittifak ile aynı kulvarda koşuyor olması akıllara zarar bir durum. Tüm bu olmazları bir arada görmek şaşırtıcı ve incelenmesi gerekir. İyi Parti açısından bu tavrın bir inançtan mı yoksa Tayyip Erdoğan'a dönük bir kinden mi kaynaklandığı sosyolojik açıdan incelenmeli ve 2023 seçimleri öncesinde bu seçmen kitlesine dönük çözümler üretilmelidir.
Öcalan'ın HDP seçmenine dönük mektubunda belirttiği "Önümüzdeki dönemde gerek iç toplumsal, gerek bölgesel ve küresel sorunların daha da ağırlaşacağını göz önünde bulundurarak bu üçüncü yol tavrının korunması büyük bir önem ve anlam ifade etmektedir. Bu çerçevede HDP’de vücut bulan demokratik ittifak anlayışı güncel seçim tartışmalarına taraf ve payanda yapılmamalıdır. Demokratik ittifakın önemi ve tarihsel anlamı mevcut ikilemlere kendini angaje etmemesi ve şimdiye kadar olduğu gibi seçimlerdeki tarafsız çizgisinde ısrar etmesidir" teklifi nasıl değerlendirilecek bunu seçim sonuçlarıyla göreceğiz.
Bu talebin sadece 23 Haziran İstanbul seçimlerine mi dönük yoksa genel bir işbirliği yapılmaması talebi mi bunu da zaman gösterecek. Aynı şekilde bu talep HDP tarafından seçmene yani sahaya yansıtılacak mı bunu da zaman gösterecek.
Ama her şeyden öte HDP, Öcalan'ın mektubunu görmezden gelirse, Öcalan'a rağmen siyaset yapabilecek mi, yapamayacak mı, yapacaksa bunun nasıl bir ayrışmaya dönüşeceğini ilerleyen günlerde çok konuşacağız.