Fahri Kubilay
Oligarşik bürokrasi kurbanı okul...
1 milyon 99 bin TL’ye sen okul yaptır ve o okul 15 bin TL’lik ödenek için eğitime açılamasın. Bu nasıl bir bürokratik anlayış anlamak mümkün değil. Söz konusu “Seydişehir Merkez İlköğretim Okulu” ve bu okul doğalgaz aboneliği ücreti yüzünden eğitime açılamıyor.
Şunu hemen belirteyim Seydişehir’e altı aylık kısa sürede devasa bir okul kazandırılmasında emeği geçen katkı sağlayan kim olursa olsun şehrimize böyle bir okul kazandırdıkları için kutluyorum. .
Geçen yıl bu zamanlar yok yapılsın-yapılmasın; yok Mahmut Esat’la birleşsin-birleşmesin şeklindeki uzun tartışmalarından sonra sağduyunun hâkim olması ile yapılmasına karar verildi. 1 Milyon 99 Bin TL'ye ihalesi yapılıp,
Böyle bir mantık olamaz, bu işte sorumlu falan aramaya gerek yok işin sorumlusu gün gibi ortada. Devlet size trilyonluk okul yaptırıyor 15bin tl yi veremeyecek öylemi? kargalar bile güler bu duruma.
En azından biz buradan şunu diyelim de kimse üstüne alınmasın Okulun açılmasının gecikmesi maalesef bürokrasiye takılmış!
Devletin tüm katmanlarında ülkenin kalkınması, gelişmesi, ilerlemesi için birileri tarafından sığınak olarak kullanılan o değil mi “Oligarşik Bürakrasi”..
HER YÖNE KAÇ PARA
Kaba saba, saçı sakalı birbirine karışmış, bitişik kaşlı, her önüne geleni yıkıp deviren, kompleksli, asabi, önüne gelen herkese aynı muameleyi gösteren, hiçbir sınır ya da kural tanımayan garip bir adam…
Recep İvedik; bir Halk Kahramanı’ mı, yoksa Türk toplumunun gittikçe yozlaştırıldığının açık bir göstergesi mi?
Yoksa ekonomik krizler ile zor hayat şartları arasında sıkışmış insanlar için, buhranlı ortamlardan kaçıp kahkahalara sığınmanın adı mı?
Onda kendilerini gördükleri için mi, yoksa bu toplumdaki değişime kurban oldukları için mi?
Türkiye’de tüm zamanların rekorlarını kıran bu filme artık kayıtsız kalmak zor.
Komedi filmleri; son yıllardaki Türk sinemasının en çok rağbet gören türü olduğu gün gibi ortada.
Argo espriler, küfür, şive ve belden aşağı mizah anlayışı… Sanırım bu anlayış Türk halkını gün geçtikçe kendi kendine yabancılaştırıyor..
Geçmişte de insanlar espriye gülüyordu ve gülerken de düşünüyorlardı.
İnsanımız gülüyordu çünkü ne zaman, neye ve ne kadar güleceğine kendisi karar veriyordu! Oysa günümüzde belden aşağı şakalar reyting yapar olmuş.
Seyirciyi Ti’ye alan, onu aşağılayan yarışma programları, ‘Talk Show’lar gülme özgürlüğümüzü bile elimizden aldı.
Osmanlı’da Ortaoyunu’ndan Keloğlan’a, Nasreddin Hoca’dan Hacivat-Karagöz’e kadar giden zengin bir mizah kültürümüz vardı.
Ama şimdilerde bu anlayış değişmiş ne tarafa yöneldiği belli olmayan, insanın mizah anlayışına mı, kültürüne mi, fikrine mi hizmet ettiği anlaşılmayan bir yola girmiş durumda.
Recep İvedik’in tarifiyle neremi seveyim? Her tarafa… Bilmem ne kadar?