Mustafa Yiğit
Öncelik Mehmetçik!
Türkiye’de gündem en hızlı tüketilen şey…
Tüketim toplumu olma yolundayız tamam.
Aynı zamanda hafızası en zayıf halklardan biriyiz onu da biliyoruz.
Ama en azından neleri unuttuğumuzu unutmayalım diyorum.
Daha dün Türkiye’yi darbeye sürükleyeceği iddia edilen bir örgüt ve onun çok ilginç bağlantıları olan üyeleri gazete ve televizyonların gündemini meşgul ediyordu.
Ardından iktidar ve ana muhalefet partisinin düellocuları televizyon televizyon gezdiler. Hangisi haklı, hangisi haksız anlayamadan, üstüne deniz feneri mevzuu geldi.
Doğan grubuyla iktidar partisi kapıştı bu sefer. Burada da kim haklı, kim haksız anlayamadık.
Ama her ikisi de nihayetinde gemiciğe ve amiral gemisine sahiptiler.
Ve her ikisi de bunların hesabını vermekten ziyade fakire fukaraya yardım etmeyi görev bilen milletimizin bu duygularını rencide ettiler, orda burada fütursuzca kullandılar.
Tamam, bunları unuturuz, geçer gider…
Aslında hatırlamasak da olur…
Ama onlar birbirini orada yerken, unutamayacağımız şeyler yaşadık...
Biz unutsak bile ateşin düştüğü yer unutmayacak şeyler yaşadık…
Evet, Aktütün’ü yaşadık.
Yine ciğerimiz yandı. On yedi şehit verdik. Onyedi ana kuzusu al bayrağa sarılı olarak uçmağa gitti…
“Onlara ölü demeyin, Onlar diridirler” diyor, Allah (C.C)
Ama “bunu çok iyi biliyor olsalar da, metanetle karşılaşalar da, bir değil bin oğlumu şehit veririm bu vatana” deseler de ateş düştüğü yeri yakıyordu.
Ve yiğidin anası ağlıyordu her zaman olduğu gibi.
Biz de, analar, bacılar, babalar, çocuklar olarak hep birden ağladık.
Onların acısı daha yüreğimizde soğumamışken Diyarbakır’da polislerimizi şehit veriyorduk...
Altı şehit daha…
Her iki olay da pusu ve baskın söz konusu.
Güvenlik güçlerimiz muhakkak ki bu ülkenin selameti için görev yapıyorlar. Canlarını ortaya koyuyorlar. Gece gündüz, kar kış demeden bu vatan için çalışıyorlar.
Ancak bu kadar çok şehit vermek, bir savaş bilançosuna denk kayıplar vermek üzücü ve bir o kadar da düşündürücü…
Neden bu kadar çok kayıp veriyoruz?
Bir yılda Amerika’nın Irak’ta kaybettiği asker sayısından daha fazla kaybımızın olması nasıl açıklanabilir?
Bu durum gerçekten çok ama çok can sıkıcı.
Bir taktik hatası mı var bu işin içinde?
O zaman doğru bir taktik bulalım!
İstihbaratımız mı zayıf?
O zaman en iyi, en modern ve en etkili istihbarat çalışması yapalım!
Askeri birliklerimizin yeniden yapılanması mı gerekli?
Yeniden yapılandıralım.
Bu, özel harekâtçılarla mı olacak, bordo berelilerle mi olacak, uzmanlaşmış profesyonel birliklerle mi olacak? Ona göre bir çalışma yapalım!
Siyasi irade, askeri güç, iktisadi ve toplumsal açılım ne gerekiyorsa ortaya koyalım.
Terör örgütünün başını bir an önce ezelim!
Terörün ve bölücülerin çiçeklerimizi dallarından koparmasına artık izin vermeyelim.
Her gün şehit haberi almaktan yoruldu bu millet.
Her gün şehit vermekten bitap düştü.
Bir gencimizin bir gün daha fazla yaşaması, deniz fenerinin yanıp yanmadığından da, sahte düello gösterilerinden de, kayıkçı savaşlarından da daha mühimdir.
Bu nedenle ülkeyi sahte gündemlerin içinde boğmayın.
Bir an önce terörün başını nasıl ezeceksiniz onun yöntemini açıklayın bizlere.
Çünkü öncelik Mehmetçik.
Gerisi teferruat…